18.bölüm(pandalı pijamalar)

743 51 9
                                    

 Birbirlerine bakıp piç piç sırıtıllar ve oturdukları yerlerinden kalkıp benim yanıma geldiler selena bi kolumdan Justin ise diğer kolumdan tutup beni sürüklemeye başladılar ''noluyor ya  o kadar kötü değildi:'' diye bağırıyordum tabi kii beni duymazdan geldiler ve beni iskeleye götürdüler lütfen tahmin ettiğim sey olmasın diye dua ederken beni suya fırlatmışlardı soğuk su bedenime çivi gibi işlerken sel ve justin kahkaha atıp '' işte bu komikti'' dediler. Siz şimdi görürüsünüz komik olan neymiş...

18.bölüm

"Hey tamam bu kadar eglence" diyerek iskeledeki merdivenlere doğru yüzmeye başladım. Soğuktan dişlerim birbirine çarpıyordu. "Justin yardım eder misin?" diyip elimi uzattım. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp merdivenlere doğru yürüdü ve eğilip elini uzattı. Uzattığı eline bakıp sırıttım ve hiç beklemediği anda elini tutup onunda suya düşmesini sağladım. Selena şaşkınca bana bakarken ben gülüyordum. Justin su yüzeyine çıkıp "lanet olsun!" dedi sessizce. Selenaya su sıçratıp "sende gelsene" dediğimde arkama baktıgını farkettim tam arkamı dönecektim ki kendimi suyun içinde bulmnuştum. Ne kadar çırpınsamda  su yüzeyine çıkamıyordum. Doğru tahmin Justin beni boğuyor. Sonunda çıktığımda kahkaha atıyordu. Ölümcül bakışlarımı üzerini dikip "sen bittin" dedim ve üzerine atladım. Arkasından üzerine atladığım için şu an onun sırtındaydım.Kollarımı boynuna dolayıp kafasını suya sokmaya çalıştım ama sadece çalıştım. "Miley tamam yeter bu kadar hasta olacaksın" diye uyardığında bi elimi suyun altından beline indirip bi kolumu kaslı vücüduna doladım. Teni çok sıcaktı. Kulağına doğru "sen bana bakarsın" diye fısıldadım. Selena "çıkın artık" diye sesleniyordu. "Geliyoruz" diye selena'ya seslendikten sonra sırtından indim ve yüzerek merdivenlere ilerleyip çıkmaya başladım. Çıkar çıkmaz rüzgar tenimi yalayıp geçmişti. Ciddi anlmada üşüyordum. Titreyerek selenanın yanına ilerledim. Justin'de denizden çıkıp yanımıza geldiğinde "kıyafet bulmamız gerek" dedi. "Ben karavana gidiyorum siz gelirsiniz" diyip yanımızdan ayrıldı Selena. Kesin yine alınmıştı. Omuz silkip Justin'e döndüm. "Nerden bulacağız kıyafet?" diye sordum. "Bilmem. Üşüyor musun?" belli olmuyor mu ? demek istesemde kendimi tutup söylemedim ve kafamı evet anlamında salladım. Herne kadar ısınmayacagımı bilsemde kollarımı vücuduma sardım. Justin üzerindeki tişörtü çıkarıp suyunu sıktı ve "sarıl bana" dedi. Ona anlamayan gözlerle bakınca "dediğimi yap!" dedi. yanına ilerleyip ona sarıldıgımda vucudunun sıcaklığı karşısında şok olmuştum. Ateşi mi vardı da bu kadar sıcaktı. Elimi alnına götürüp "ateşin var sanırım" dediğimde gülüp "hayır yok" dedi. Elimi alnına koyduğumda sıcaklığın gayet normal olduğunu gördüm. Haklıydı ateşi yoktu. Omuz silkip sıkıca sarıldım. Kumsalda ilerleyip asfalt yola çıktığımızda ıslak ayakkabılarım kum olmuştu. Rahatsız edici bir durumdu. Ayakkabılarımı çıkarırken justin bana "hasta olucaksın" dedi. Evet bunu bende biliyorum ama ha ıslak ayakkabıyla dolaşmışım ha ayakkabısız bişey fakretmiyor iki türlüde üşüyorum. Ayakkabılarımı elime alıp "ıslak ayakkabı beni koruyacak mı?" dedim alayla onunda ayakkabısı da kum olmuştu. Beni onaylayıp ayakkabısını çıkardı ve o da eline aldı. Asfalt yolda araba olmadığı için Justin'in elini tuttum ve yolda ilerleyip açık mağaza bulmaya koyulduk.  Hava baya kararmıştı ve büyük ihtimalle gece yarısı falandı.Dükkanlar genelde hediyelik şeyler satanlar açıktı. Bi kostüm dükkanı görünce başka çaremiz olmadığı için oraya girmiştik. Dükkana bakan yaşlı adam gelip "evet ne arıyorsunuz gençler?" diye sordu ve sonra bizi baştan aşağı süzüp halimizi anlamış gibi gülümsedi. "Giyebilecek herhangi bişey" dedi Justin. Yaşlı adam başıyla onaylayıp askıdaki kıyafetleri karıştırırken Justin'e sokuldum. "Sanırım size uygun bi tek bunlar var" diyip elindeki pijamna takımlarını gösterdi üstünde panda resmi vardı. Çok tatlıydı. "Ben bunu giymem" diye itiraz etti Justin. Gülerek "o kadar emin olma" dedikten sonra adamın bana uzattığı askıdaki pijamayı aldım. "Üzgünüm evlat şu an bi tek bunlar var. Diğerleri süperkahraman kostümleri" dedi mahçupça. "Justin uzatma işte zaten eve gidicez" diyerek kabinlerden birine ilerledim. "Saçmalama mı? bunun üstünde panda var" dedi yüzünü buruşturup. "Ben giyiniyorum sende giysen iyi olur yoksa bu saatte seni beklemeden giderim ve kaybolurum" dedikten sonra cevap vermesini beklmeden kabine girdim. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum Justin o pijamaların içinde çok tatlı görünecekti. Sabırsızlanıyorum.Üzerimi giyinip ıslak kıyafetlerimi elime pantolonumun cebindeki telefonum bozulmuştu açılmıyordu. Umarım hafıza kartına bişey olmaz bugün çektiğimiz fotoğraflara.Telefonu pijamanın cebine atıp aynadaki görüntüme baktım saçlarım hafif ıslaktı ve aşırı rahatsız oluyordum. Saçımı topuz yapıp kabinden çıktığımda Justinin hala orda beklediğini görünce yaşlı adama dönüp "amca bunları koyabilecegim bi poşet var mı?" dedim. "Bekle getiriyim" diyip kasanın oraya gittiğinde Justin'in yanına gittim. Gülerek "çok sevimli" dedi. "Eğer sende giymezsen gidiyorum" diyip kollarımı gögsümün altında birleştirdim. Nefesini verip ellerini ıslak saçlarından geçirdikten sonra bir süre düşündü ve "bi yere ayrılma geliyorum" diyip pijamayı aldı ve kabine girdi. Zafer kazanmışçasına gülümsedikten sonra amcanın verdiği poşete ıslak kıyafet ve ayakkabılarımı da koydum. O an aklıma yanımda hiç param olmadığı gelmişti Justinde de yoktur büyük ihtimalle ıslanmıştır cebinde. Neyle ödeyecektik ? "şeyyy....amca.. biz suya düştük yani denize ve..." cümlemi tamamlamama izin vermeden "tamam tamam bu seferlik para almam" dedi. Gülümseyip "çok teşekkür ederim." derken kabinin açılma sesini duydum. Başımı çevirip Justin'e baktığımda kahkaha atmama engel olamamıştım. "Gülme" dedi justin dişleri arasından ama ne yaparsam yapayım duramıyordum. Çok sevimli görünüyordu kötü çocuk halinden eser yoktu. Kötü biri olmadığını zaten biliyorum ama bilirsiniz işte şu artist halinden işte. gülmekten gözümden akan yaşları silip tekrar Justin'e baktım. Ona baktıkça gülesim geliyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp "süper olmuş" dediğimde ölümcül bakışlarını gözlerime dikti ve elindeki kıyafetleri benimde içinde kıyafetlerimin olduğu poşete koydu. "Hadi gidelim artık" dedim zar zor. Gülmekten karnım agırmıştı. "Ama ya para-" "merak etme bize yardımcı oldu amca" diyip gülümsedim. Başıyla onayladığında yaşlı adama tekrar teşekkür edip çıkıyorduk ki "durun çocuklar bişey unuttum" diyip durmamızı sagladı. Dönüp baktığımda elinde peluş terliklerle koşuşturarak yanımıza geldi ve "üşütürsünüz çıplak ayak" dedi. Hiç farketmemiştim ayaklarımı tabi Justin'e o kadar çok gülmüştüm ki unutmuştum. Teşekkür edip panda şeklindeki peluşları ayağıma geçirirken Justin'in giymediğini gördüm. "Giysene" diyip diğer tekinide ayağıma geçirdim ve yüzüne baktım. "Komik olma Miley zaten yeterince berbat görünüyorum" dediğinde kaşlarımı çattım. Ayaklarını üşütüp hasta olacaktı gerzek! ve hala görünüşünün derdinde. "İyi ben gidiyorum o zaman" dediğimde çenesi gerildi. Tam gidecekken bileğimden tutup "tamam lanet olsun tamam" dedi ve adamın verdiği peluş terlikleri ayağına geçirdi. İşte şimdi tamamlanmıştı "oldu mu?" dediğinde dudaklarımı birbirine bastırıp başımla onayladım. Konuştuğum anda gülmeye başlayacağımı biliyordum ve daha fazla zorlamamak için gülmemeye çalışıyordum. Mağazadan çıktığımızda insanların garip bakışlarını üzerimde hissediyordum ama umursamadım. Kolumu justin'in beline dolayıp "çok tat-" "sakın bişey diyeyim deme senin için nelere katlanıyorum ben!" diye sözümü kestiğinde kıkırdayıp yanağından öptüm. Karavanın bulunduğu yere yaklaştığımızda Justin'den ayrılıp koşarak karavana ilerledim ve kapıyı açıp içeri geçtim. "Tanrım nerde kaldınız?" diyip bana döndü ve üzerimdekileri inceledikten sonra "ciddi olamazsın!" diyip güldü. "Sen bide Justin'i gör" diyip bende güldüm. "Hadi be! şaka yapıyosun"   "hayır ama sakın gülme çok kötü yapar" diye uyardım. Başıyla onayladığı sırada Justin şöfor koltuguna oturmuştu. "Sakın bişey deme Selena anahtarları ver" dediğinde selena kıkırdayıp anahtarları verdi. Justin arabayı sürmeye başladığı sırada uykum gelmişti. Selena kafasını omzuma koyduğunda bende camdan dışrı bakmaya başladım. Bugün çok güzel geçmişti. "Telefonum bozuldu" dedim Justin'e. "Benimde" Selenadan ses gelmeyince uyuduğunu anlamıştım. Kafasını omzumdan çekip koltuğa yatmasını sağladıktan sonra ön koltuğa geçip Justin'in yanına oturdum. "Umarım hafıza kartına zarar gelmemiştir" dedim. "Neden?" "resimlerimiz falan gider" dedim. Araba sürerken ayrı bi havalı oluyo bu çocuk. Bi insanın yandan profili bile mükemmel olur mu demeyin oluyomuş. Ben onu izlerken "bişey olmamıştır eve gidince bana ver bakarım" dediğinde onaylayıp gülümsedim. Üzerindekiler hala gülme isteği uyandırıyordu bende. Hala şaşırıyordum giymeyi kabul ettiğine. Kaliforniyaya geldiğimde önce Justin Selena'yı kucağına alıp evine götürmüştü sonra tekrar karavana binip bizim evin önünde durdu. Anahtarımı arabada brakmıştım. Uykusuzluktan gözlerimin altının şiştiğine emindim. Benim tersime Justin'in hiç uykusu var gibi görünmüyordu.Eee tabi o kadar uyudu beyefendi. Kaportadan anahtarımı alıp arabadan indim. Justin'de arkamdan inmişti. "Bize mi geleceksin?" dedim sevinçle. "Evet bu halde eve gidersem Trace ve Josh 1 sene benle alay ederler" dedi. Onu baştan aşağı süzüp dudağımı büzdüm ve "haklısın" dedim. Eve girdiğimizde direk odama çıkmıştık ayağımdaki puf terlikleri çıkartıp kendimi yatağa attım ve üstümü örttüm. Justin üzerindekini çıkartırken "çıkarma çok yakışmıştı" dedim ve esnedim. "Miley!" dedi tehditkar bir şekilde. Ben kaslarına bakarken yorganı kaldırıp altına girdi ve beni kendine çekip sarıldı. Zaten yorgun olduğum için hemen uyumuştum. "Miley uyannnn!" gözlerimi aralayıp Justin'e baktım ve "ne oldu?" dedim uykulu bir sesle o kadar çok uykum vardı ki... "bizim eve gidip bana giyecek bişeyler getirmelisin sonra okula gideceğiz" dedi. Yarı açık gözlerimi kapayıp "uyu ya ne okulu" dedim. Evet bunu diyen bendim düşünebiliyo musunuz? "kalk artık gitmemiz lazım bugün sınav var!" dediğinde yerimde sıçrayıp iri gözlerle "ne sınavı?" dedim. "Şaka yaptım" diyip sırıttığında yastığı alıp kafasına geçirdim ve yerimden kalkıp "zaten uyanacaktım ki!" diyip dil çıkardım. Gülerek "hıı tabi" dedi."Herneyse ne istiyosun?" diyerek üzerimdeki kıyafeti çekiştirip düzelttikten sonra gözlerimi ovuşturup dolabıma ilerledim. Çıkardığım kıyafetleri ve iç çamaşırlarını kenara koyup masaya yaslandım ve yatakta oturan sevgilime baktım. "Evime gidip bana kıyafet alman lazım" dedi. "Neden senin bacağın yok mu?"  deniz kokusunu üzerimde hissediyordum. Kendimi çok yorgun hissediyordum.Hapşırıp ona baktığımda "hasta oldun işte" dedi. "Saçmalama alttarafı hapşırık" dediğim sırada tekrar hapşırdım ve elimi kaldırıp "tek kelime etme" dedim.Hasta olmuştum işte ve uykusuzdum. Ayrıca okula gitmem gerekecekti acaba babamı arayıp izin alsam ve gitmesem nasıl olur?  Kıkırdayıp "bence okula gelme bugün" dedi. Aslında haklıydı gün boyu sürenecektim. "Sende gitme evde uyuruz" dedim. "Olmaz sunumum var bugün" eğer okula gitmezsem Justin'in peşinden koşan kızları ondan uzak tutamazdım. Çocuk yakışıklı tabi peşini bırakmıyorlar ki. Kıskançlıktan değil bu sadece benim olanı paylaşamıyorum işte. "O zaman bende geliyorum" dedim. "Hayır Miley uyu sen ben ögle arası gelirim sunumum ikinci ders zaten" "hıı sonra o kevaşeler etrafına üşüşsün dimi" dedim. Kesin hasta oluyordum zaten hasta ve uykusuz olduğum zamanlar sarhoştan beter oluyordum. Ve üç dört saatlik uykuyla duruyordum. Justin gülerek "bu kadar kıskanç olma"  dediğinde sinirle "ben kıskanç değilim sadece benim olanı başkasıyla paylaşamıyorum o kadar!" dedim. Ayağa kalkıp yanıma geldi ve kollarını belime dolayıp "yaa demek senin olanı paylaşamıyosun" dedi ve sırıttı. Justin'de deniz kokuyordu ve üstü çıplak olduğu için kaslarına bakmamakla uğraşıyordum. "Sen sanki paylaşıyorsun da" dedim gözlerimi kısıp. Bunu söyleme nedenim şort giydiğimde adam bana baktığı için onu dövdüğüydü. O da anlamış olacak ki "evet haklısın ben paylaşmam" dedi ve burnumu öptü. "Hadi bana kıyafet getirmen lazım" dediğinde "tamam ama okula geleceğim" dedim. "Tamam ama ateşin çıkarsa ya da kötü olursan döneceğiz" "peekiii önce duşa giriyim sana kıyafetlerini getiririm sonra" dediğimde beni onaylayıp köşedeki kıyafetlerimi ve iç çamaşırlarımı alıp sırıtarak bana uzattı. Yüzümün kızardığına emindim çünkü iç çamaşırlarımı gözleriyle baya incelemişti. Elinden kıyafetlerimi çekip duşa giridm "seninle gelmemi ister misin?" kapıyı kilitleyip "ha ha çok beklersin" dedikten sonra üzerimdekileri çıkardım ve kirli sepete atıp topuz olan saçımı açıp aynadaki görüntüme baktım saçlarım kabarmış ve dağılmıştı. Gözlerimin altı şişmişti onun dışında pekte bişeyim yoktu. Halsiz hissetmem dışında. Hızlı bi duş aldıktan sonra kıyafetlerimi giyinip saçımı kuruttum ve dişlerimi de fırçalayıp odama giridm. Justin yatakta uznmış kollarını kafasının altında birleştirmiş tavanı izliyordu çıktığımı görünce "anahtarım karavanda alıp odamdan bana kıyafet getir baksırda" dedi. Oflayıp "iyi de sen gitsene" dedim zaten yorgundum. "Dün senin yüzünden bunları giydiğimin farkındasın değil mi?" dediğinde dünü hatırlayıp kahkaha attım. "Tamam tamam getiriyorum" dedim  gözümden akan yaşı silip. Karavnın anahtarını alırken "sende duş al ben gelene kadar" diyip odamdan çıktım ve karavandan evin anahtarını alıp indim. Güneş daha yeni yeni doğmaya başlıyordu. Justin'in evinin önüne gelip kapıyı açtım umarım Trace ya da Josh uyanık değildir. Yavaaşça içeri geçip ardımdan kapıyı kapadım ve sessizce merdivenleri çıkıp Justin'in odasına girdim. Dolabından bi kot ve uzun kollu tişört çıkardıktan sonra çekmeceden  siyah bi baksır aldım. Askıdaki ceketinide alıp odasından çıkıyordum ki komidinin üstündeki resim dikketimi çekince duraksayıp adımlarımı o tarafa çeviridm ve resmi elime alıp incelemeye başladım. Bu Justin'in küçüklül resmiydi sanırım 8 yaşında falandı burda ama yanındaki kadında kimdi acaba annesi falan mıydı çünkü ona çok benziyordu. Bunu sonra Justin'e soracaktım zaten hiç aiesindne bahsetmemişti bana. Resmi tekrar yerine bıraktım ve evden çıkıp hızllı adımlarla kendi evime gittim cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtıktan sonra merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odama girdim. Justin beline havlu sarmış sandalyede oturuyordu "getiridm" diyip kıyafetlerini verdim. "Sağol bitanem" gülümseyip odamdan çıktım ve mutfağa inip kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Hala mal mal sırıtyordum. Bana bitanem demişti. Lanet olsun neden bu çocuk bana güzel bi kelime söylediğinde bu kadar mutlu oluyordum? kahvaltı hazırlamam bittiğinde Justin'de giyinmiş bir şekilde yanıma gelmişti. Oturup yemeğe başladık. Çok uykum vardı ve gözlerimi açık tutamıyordum hatta bi ara yerken gzölerim kapanıyordu uyuyacaktım ama Justin beni dürtüp uyandırmıştı. "Bence gelme" dedi Justin ve ağzına bi zeytin attı. "Doyduysan çıkalım mı ?" dedim onu duymamazlıktan gelip. "Evet sende çantanı al gel bekliyorum" dedi. Odama çıkıp çantamı alırken odamın ne kadar dağınık olduğunu farkettim yatağı toplamamıştım ve bi kaç kıyafetim puf terlikler yerderydi. Umursamayıp çantamı aldıktan sonra aşağı indim ve kapının önünde bekleyen Justin'in yanına gittim. Durakta servisi beklerken uyumamak için kendimle savaş veriyordum. Sonunda servis gelmişti. Okula geldiğimzde direk sınıfa gidip kafamı sıraya koydum ve uyuudm. Arada hocalar bişeyler söylemişleri ama sonra artık tipim nasılsa uyumama izin vermişlerdi hatta eve gitmeme bile izin vermişleri. Justin sunumu yaparken uyuduğum için izleyememiştim. Son dersti bu sonra eve gidecektim yani öğlen arası olacaktı. "Miley çok berbat görünüyorsun" dedi cass. Kafmı kaldırıp ona baktığımda bana acıyan gözlerle baktı. Kendimi yanıyor gibi hissediyordum ama üşüyordum da garip bi his. "Hey bi baksana ateşim mi var?" dediğimde dudağını alnıma götürüp "oha miley yanıyorsun kzıım sen kalk revire gidiyoruz" dedi ve itiraz etmemi beklemeden "bay tom izininizle Miley'i revire götüre bilir miyim ateşi çıktı da?" dedi. Bay Tom önce bana Cass gibi acıyan gözlerle baktıktan sonra "tabi götür" dedi. Şu an nasıl bi haldeyim cidden merak ediyorum. Ayağa kalkıp kapıya ilerlerken "bay Tom bende pek iyi hissetmiyorum zaten birazdan zil çalacak eve gidebilir miyim?" dedi justin. "Peki Justin o zmaan Miley'i revire sen götür" dediğinde onaylayıp yanıma geldi ve koluma girdi. Sınıftan çıktığımzda "evire gidelim bi ilaç iç sonra eve gideriz" dedi. Midem bulanıyordu ve sanırım kendimi tutamayacktım. Karşımızdaki ögrenci tuvaletlerini görünce koşarak kızlar tuvalatine girdim ve bi kabine girip kusmaya başladım. Yediğim herşeyi çıkarmıştım. ıykk. "Miley iyi misin?" oha artık arkamdan kızlar tuvaletine mi girdi bu? sifonu çekip kabinden çıktım ve agzımı çalkalayıp "biraz kustumda" dedim ve peçeteyle elimi ve agzımı kuruladım.Yanıma gelip beni kucağına aldığında o kadar yorgundum ki itiraz etmemiştim. Revire girdiğimde Justin dışarda beklemişti. "Neyin var?" diye sordu hemşire. "Ateşim var ve kustum midem bulanıyordu" dediğimde ecza dolabından bi ilaç alıp bana verdi ve "bunu iç üşütmüşsün" dedi. Plastik bardağa su doldurup elime verdi. İlacı içip suruda içtikten sonra teşekkür edip çıktım. Justin duvara yaslanmıştı. "Hadi gidelim" dediğimde tekrar yanıma gelip beni kucağına aldı yine itiraz etmedim çünkü halim yoktu. Kim görürse görsün ne düşünürse düşünsün. Okuldan çıktığımzda taksiye binmiştik. Gözlerimi kapayıp kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

tek başıma yazdığım için uzun sürüyo biraz. bu arada asfalt yolda çıplak ayakla dolaşma fikrin için alone_12231'e teşekür ederim. Bu gibi fikirleriniz olursa söyleyin :) --jiyan xx

Nothing Like Us(1.SERİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin