Hayır hayır…
Sana kıyamadığımdan canıma okumana izin vermeyeceğim bu defa!
Şimdi seni sana anlatmanın tam da sırası!
Ne bir öfke nöbetidir bu,
Ne de bir sinir harbi…
Son bir defa içinden geçir,
Son defa özle beni…
İniyor gözlerimdeki perde,
Dilimin kemiğini kırdığın gündür bu gece…Hala aynalarda oyalanıyor musun?
Ya da oynuyor musun avuçlarına bırakılan kalple?
Sevgiyle,
Duyguyla,
Gururla…
Oynuyor musun hala canın sıkıldıkça?Kır bu gece umudunu!
Tıpkı bir mahkumun kalemi gibi kır!
İncinmesinden korkmadığın kalpler gibi kır…
Dişini sık,
Dudaklarını ısır…
Kan uykusundan kaldır nefsini,
Bileklerini kan bayramına yatır!
Boğazını sıkarak öldür içindeki mutluluk kelebeğini,
Yarınsız bir yatak odasında kadın olurken çocukluğun…Kusana kadar ağla bu gece!
Makyajının ardına sığınma,
Rimelin rujunla buluşana kadar ağla!
Zamansız gidişler için ağla.
Senin olmayan hayatlarda değişen hayallerin için ağla.
Başkalarının yaşadıklarından sen öldüğün için ağla.
Susma sakın!
Avazın çıktığınca bağır!
Ağlaman gereken o kadar konu var ki!
İçinde hapsettiğin bütün piçler için mesela...
Her birinin birer hiç olduğunu bildiğin ve
Bunu bile bile onlarla kirlendiğin için ağla!
Ağla ki;
Sana ait olmayan ruhtan yıkan,
Arın kızıllığından…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİN DOĞUŞU
PoesiaGüneşin batmayışına dayanabiliriz ama güneşin doğmayışına dayanamayız...