Bölüm 5 - Son

134 5 1
                                    

Çok paniklemiştim, FBI ' ın kimliğini mi çalmıştı yoksa cidden mi FBI ' dı ? öyleyse neden bana saldırıyordu ? Bunları düşünürken ayağım merdivenden kaydı ve yüzümü kapağın metal kısmına vurdum. Ses her yerde yankılanmıştı. Hector bunu görünce sanki aniden hayata gelmiş gibi gözlerini açtı ve kafasını bana çevirdi. Korkunç derecede kalın bir ses tonuyla , " GEL BURAYA DEDEKTİF..." diyerek kanayan ağzını sildi ve yavaşca kalkmaya başladı, ikimizde sağa sola sallanarak yürüyorduk. Ayakta durmak için zorlanıyordum, kendimi zorlayarak kapağı tuttum ve kendimi kapağa doğru çekerek güç alıp kapaktan yukarıya çıktım. Hector aşşağıda merdivene yaklaşmış bir şekilde bana ve kapağa bakıyordu, çok sinirliydi. " SAKIN KAPAĞI..." Güm ! yüzüne ağır, demir ve tahta karışımı bir kapağı kapatmıştım. Hector sesin ve biraz da baş dönmesinin etkisiyle sırt üstü yere düştü ve kafasını yere vurarak çılgınca , sinirden kükredi ve yere vurmaya başladı, " SENİ GEBERTECEĞİM ! SENİ GEBERTECEĞİM !!! " 

Terimi silerek geminin dümenine doğru ilerledim ayakta zor duruyor ve önümü azıcık buğulu görüyordum. Babamın hobisi sayesinde az da olsa gemi kullanabiliyordum. Dümeni kuzeye doğru çevirdim, telsiz sinyalini açtım ve gemiyi ana şehre doğru sürmeye başladım. Tam kontrolü ele almışken güm ! diye bir ses geldi ve kapak azıcık kalkıp indi. Hector çıldırmış olmalıydı. İnanılmaz bir güçle bağırarak kapağa vuruyordu. Hemen geri adımlarla ilerleyerek güvertede bir şeyler aramaya başladım herhangi saplanabilir, sivri bir şey... Tam dümenin orada bir meyve bıçağı görmüştüm ki hemen yanındaki kapak bir toz yığınıyla beraber büyük bir patırtıyla açıldı. Tozların arasından bir el çıktı ve ardından Hector'un kanamaya başlamış olan suratı. Çok sinirlenmiş bir şekilde bana bakıyordu. Nefretle kalktı, çakısını arka cebinden aldı ve bana yavaş adımlarla yürümeye başladı. Hemen kafamı sağa , sola çevirmeye başladım. Tanrının yardımına ihtiyacım vardı. İlk kez olsa da böyle bir durumda ne yababilirdim ? Tanrı' ya yalvardım. bir çözüm yolu için... Gözlerimi tam kapattığım sırada çok kalın bir sesle Hector bana bağırdı. " YOLUN SONUNDASIN DEDEKTİF! GEMİMDEN SİKTİRİP GİT ! " Dedi ve geminin sancak tarafındaki bir halatı çok güçlü bir şekilde çekti. O halatın etkisiyle geminin yelkenini tutan, ucunda ağırlık takılı olan bir halat yelkenden çıkıp çok hızlı bir şekilde aşşağıya doğru sallanarak boynuma iki tur dolandı. Ve ağırlık karnıma çarptı. Bu çarpmadan sonra verdiğim nefesi bir daha alamadım, halatı çözmeye çalışırken Hector demir bir sopayla sırtıma vurdu ve geminin iskelesine çarparak suya doğru serbest düşüşe geçtim. Tamda düşüşün ortasındayken boynuma dolanan halat birden takıldı ve birden kendimi gemide asılır bir şekilde bağırırken buldum. Ne kadar bağırsamda, yardım çağırsamda yararsızdı... Sözcükler boğazımda dolanıyordu ve sesim hiç duyulmayacak kadar kısık çıkıyordu. Gözlerime kan dolmaya başladı. Hayatta kalma çabasıyla sağa , sola çırpındım ayağımı gemiye serttçe vurdum ve bir kez daha bağırmaya başladım. Ses boğazımdan çıkmıyordu. Hector ipi yukarı çekip birden bırakıyordu. Bu daha çok nefesimi alıyordu. Pes ettim. Son nefesimi tam verecektim ki bir patlama sesi oldu ve bana takılı olan ip koparak benim aşşağıya doğru hızla düşmemi sağladı. Sırt üstü denize düştüm, yüzecek durumda değildim ve boğazım yanıyordu... Gördüklerim beyazlaşmaya başladı, bana uzanan bir el gördüm. Beni tuttu, yukarıya doğru çekerken bütün gördüklerim birden bire beyazlaştı ve görüşüm tamamen kesildi.

                                                                                        ...

Gözümü yavaşca açmayı başardığım sırada beyaz bir odada kollarımda serum, beyaz ve komforlu bir yatakta yatıyordum. Karşımdaki kapı yavaş bir şekilde açıldı. Şık giyinimli biri yaşlı biri genç iki adam odama girdi, ve kapıyı hafifce kapattılar. Genç olan gözlerimin açık olduğunu görünce hemen yaşlı olan adamın kolunu tutup bir şeyler söyledi ve beni işaret etti. Ama hiç bir şey anlamıyordum sesler çok kısık geliyordu. Yaşlı adam bana yaklaşıp bir şeyler söyledi, ama hiç birşey anlamamıştım. Hiç bir cevap vermeden gözlerimi kısarak öylece bekledim. Sonra bir şeyler daha söyledi sesler dahada anlaşılabilir hale geldi ve " Efendim ? beni duyuyormusunuz ? " dediğini duyabildim. Sesim neredeyse hiç çıkmıyordu. " E..evet. " Dedim adam bana iyice yaklaştı duymaya çalıştı, tekrar söylediğimde bu sefer anlamış gibiydi, ve " Oh tanrıya şükür ! " diyerek genç olan adama sarıldı. Sesler artık yavaş yavaş netleşiyordu. " Bayım, siz bir kahramansınız ! " Dedi bana dönerek. Önüme bir kaç ödül, çiçek ve madalya koydu. " Bunlar polis merkezinden ! " neler olduğunu anlamıyordum... 

" Bunları sizi ödüllendirmek ve teşekkürlerini iletmek için verdiler! Bizi ve bu şehri büyük bir katilden kurtardınız efendim ! "

" N..Ne... ? "

Genç olan adam yaşlı olan adamın önüne geçti. " Siz Bayım ! Gemiyi Kuzeye çevirip telsizin sinyalini etkinleştirip sizi bulmamızı ve suçluyu yakalamamızı sağladınız ! Yani kısaca dersek, hayatımızı kurtardınız ! Suçlu yakalandı, insanlar artık rahat ediyorlar ! " diyerek elimi heyecanla sıkıyordu. Yaşlı adam kendisini Albert, ve genç olan asistanını da Kevin olarak tanıttı. Kolumdan yavaşca tuttu ve kaldırdı. Öteki kolumuda kevin tuttu ve beni serum askısıyla beraber hastahane kafesindeki polislerin yanına getirdi. Kapı açıktı önünden geçerken bir sürü muhabir ve kameraman gördüm. Kafamı yavaşca geri çevirdiğimde tahta, beyaz bir kapının önünde durduk. Albert, " Bu kapıyı sizin açmanızı isteyebilirmiyim acaba ? " diyerek kapı kolunu gösterdi. Kimseye güvenim kalmamıştı artık. Ama kafam çok karışıktı. Güçsüzce kapıyı araladım ve açtım. İçerideki yüzü geçik polis kafalarını bana çevirdi, bir sessizlik oldu ve sonra hepsi elindeki şeyleri bırakarak ayağa kalkıp beni alkışlamaya başladılar, Kahraman ! , diye sesler duyuluyordu. Ne olduğunu hayla tam olarak bilmiyordum ama kendime hakim olamayıp gülümsedim, ve ardından gülmeye başladım, gözüm sulanmıştı. İlk kez böyle bir hisse kapılıyordum... " Teşekkür ederim. " dedim Albert'a dönerek. " Bana neden teşekkür ediyorsun ki ? Kahraman olan sen değil misin ? " dedi ve beni alkışlamaya devam etti... Albert' a dayanamadım. Neden bilmiyorum ama ona aniden sarılıverdim.

Gürültünün arasından Albert'ın kulağına yaklaştım ve göz yaşımı sildim.

" Beni aranıza aldığınız için asıl ben teşekkür etmeliyim. Amirim..."

--------------------------------------------------

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Minik HatalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin