1.bölüm: "Bir kanatları eksikti."

6 2 0
                                    

❤❤❤

Bir makine sesi.. Tuhaf, aynı zamanda hijyen kokan bir yer.
HASTANE!
DERİN!
Gözlerim hemen açıldı. Birkaç saniye bulanık gördüm ama sonra geçti. Doğrulmaya çalıştım ama inlemeyle yatağa düşüp küfür ettim. " Deriin! Derin. Güzelim neredesin?"
"Hasta uyanmış! Hasta UYANMIŞ!" Yüzümü buruşturdum. Bu cırtlak ses derinime ait değildi.
Derinim nerede?!
Benim nefesim nerede?!
Bu zonklamasını siktiğim ağrı neden durmuyor?!
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Poyraz Bey?" Derin derin nefes aldım.
"Derin nerede?" Hemşire kaşlarını çattı.
"Buraya öyle biri gelmedi. Kimden bahsediyorsunuz?"
"NE?!! GELMEDİ Mİ?" Acıyı unutup doğrulmaya çalıştım ama nafile.
"Bakın sakin olun. Ben danışmaya sorarım. Şey adı neydi hanımefendinin?
" Derin. derin Kılıç."
"Tamam. Şu serumu değiştireyim. Hemen gidiyorum." Dişlerimin arasından tısladım;
"Çabuk olun!" Birkaç dakika sonra hemşire dışarı çıkmıştı. Aklımda silik izler vardı. Yapbozun parçaları birleşmiyordu. Unuttuğum bir şey vardı. Sonra aniden aklıma vurulma sahnesi geldi. Daha doğrusu vurulmamızın.
SİKTİR!
Babamın düşmanları.
O-onlar vurdu derinimi.
Onlar!
ONLAR!
SİKTİM SİZİ OĞLUM!
Kapı kolu çevrilirken, beni bir heyecan bastı. Nefes alamadım. Kalbim sıkıştı. Kötü bir haber almaya dayanamazdım. Dayanmak ne kelime, harap olurdum.
Beyaz önlüklü bir doktor girdi içeri.

"Merhaba Poyraz bey. Size açık konuşacağım. Yaşamanızı gerçekten beklemiyorduk. Bu biraz şaşırtıcı oldu bizim için. Kurşun kalbinizin 4 cm yukarısına isabet etmiş. Riskli olmasına rağmen ameliy--"

"Bana derinimi getirin! Başka bir şey duymak istemiyorum! Bana sadece onu ge-ti-rin! Anladın mı? Sadece onu istiyorum. Şimdi çık dışarı ve kendine şu soruyu sor;
'Ben neden sadece insanları bilimsel olarak kurtarmaya çalışıyorum ki?'" Adam dik dik bakıp dışarı çıktı. Kalbimin sıkışmaları arttı. Vücudum onsuzluktan titriyordu. Ona bir şey olması bana olması demek. Ya da siktir et beni, aileme olması demek. O benim ailem. O benim yuvam. O benim sevgilimdi. Di yok lan! Di yok. Siktiğimin geçmiş zaman ekini kullanma Poyraz! Kullanma! O geri gelecek. O sana geri dönecek. Biliyorsun o asidir. Bazen uysaldır ama çoğunlukla asidir. O yaşama tutunacak. O hayata tutunacak.

O sana tutunacak.

Kapı aniden açıldı. Kalbim tekrar sıkıştı.

"Buldum onu. Buldum."
"Ne?! N-neredeymiş? N-nered-de?"
" Yoğun bakım odasındaymış. hala uyanamamış. Solunum cihazına bağlı ama durumu iyiye gidiyor."
"O, o neresinden vurulmuş peki?" Dedim özlemle.
"Sırtından." Acıyla iç çektim.
"İyi misiniz? Su ister misiniz?" Gözlerimi öfkeyle kadına diktim.
"Ben onu istiyorum. Onu! Çık dışarı! O hariç kimse girmesin içeri! Çık!!" Boğazını temizledi.
"Ama.." "Çık dedim SANA!"
"peki"

Zaman geçmek bilmedi. Tam karşımda gri duvar saati vardı. Yelkovan hızlı hızlı, akrep ise yavaş yavaş dönüyor gibiydi. Saniyeler dakikaya, dakikalar saate, saatlerde bir güne dönüştü. Geceydi. Saat 19.07'ydi. Tüm gün boyunca sadece bir saat uyumuştum. Bitkindim.
Tüm enerjim çekilmişti.
Ya dua ettim, ya küfür.
Özlemimi ve korkumu bastıramadı ama intikam duygusu. Hep onlar en başta, en ön sıradaydılar. Onu hayal etmeye çalıştım. Masmavi gözleriyle bana bakarken, salıncakta onu sallarken, şu kapıdan içeri girip boynuma atlarken, yaramı okşarken, saçlarımı karıştırırken..aklınıza gelecek her türlü yaşanmamış anıyı.
En çokta bir daha yaşamayacak olma korkusu yiyip bitiriyordu beni.
Sanki bir daha güneş açmayacak.
Derinim gelmeyecekmiş gibi.
Gerildim. Hep gergindim. O olmadan hep gerginim. Gelmiyor. Şu kapıdan içeri girip, bana masum masum bakmıyor. Gülümsemiyor. Öpmüyor. Sarılmıyor. Kokusu yok.
Bu sefer kalktım yataktan. Hem 24 saate yakın yatmaktan hemde birikmiş bir korkuyla. Serum kablosunu çıkarıp attım. Bir adım attım ama atmamla yüzümü buruşturmam bir oldu. Göz yaşlarımı sildim sonra. Ağlıyordum kaç saattir.
Bir gündür.
Onsuz bir gün.
Kapıya gelene kadar küfrettim ama sonunda ulaşmıştım. Tekrar ıslaklıkları sildim ve kulbu çevirdim.
Görünürde kimse yoktu.
Ya da siktir et olurlarsa olsunlar! Yürüyebildiğim kadar hızlı yürüyüp yoğun bakım odasına geldim.
Ve onu gördüm.
Saçları topluydu. Gözlerimi ilk açtığımda duyduğum makine sesi gibi bir ses vardı.
Okyanus mavisi gözlerini örtüyordu, göz kapakları.
Bir kanatları eksikti.
Melek gibiydi.
Masum meleğim!
Cama ellerimi koydum. Kapıyı da zorladım ama açılmadı. Kilitliydi. Buna da bir küfür savurup sonra geri aldım. Sonuçta onun sağlıgı içın olabilirdi.
Daha fazla incelemeye fırsat kalmadan, cırtlak bir kadın sesi bana bağırdı.

"Aaa. Poyraz bey sizin ne işiniz var burda?! Çabuk yatağa. Çabuk!" Kafamı döndürüp bakmadım bile.
Benim bakışlarım ondaydı. 
Benim yüreğimde, ruhumda, bedenimde, zihnimde ondaydı.
Gerisi sikik halisünasyonlar.
" Lütfen poyraz bey. Zorluk çıkartmayın. O iyi. Sizinde yatıp dinlenmeniz gerekiyor. Bu halde dolaşamazsınız."
"Umrumda değil!"
" Size yemin ederim o iyi olacak. Yemin ederim. Ama şuan bu yaptığınız hem kendinize hem bize zarar. "
"Yalan söylüyorsunuz. Kime böyle söz verseniz, yarın ö-ölüyorlar. Onu kaybedemem. Duyuyormusunuz beni?" Arkamı döndüm.
" Onu kaybedemem." Dedim buruk bakışlarla. Yaşlar akmaya devam etti ama silmeye uğraşmadım. Ancak onun beni böyle görmesini istemezdim.
Ancak onun.
"Ben sözümü tutarım. Gerçekten. O yaşayacak. Hadi sizde odanıza gelin şimdi."
" İçeri girmeme izin verirsen, gelirim." Gözlerini sonuna kadar açtı.
"Ben böyle bir şey yapamam. Ancak bir doktor yapabilir. Üstelik kıyafetlerle." Dişlerimi sıktım.
" Umrumda değil! Bana sadece şu anahtarı getir. Sonra gideceğim. "
" Güvenliği çağırırım beyfendi. Benim sinirlerimi bozmayın. Yaşayacak diyorsak yaşayacak. Hem içeri girseniz ne değişek? Ona yardımınızın dokunacağını mı sanıyorsunuz?"
"Lafı ikilemeyeceğim. Siz bilirsiniz."
" ya havle ya!" Arkasını dönüp gitti. Bende tekrar ona baktım.
" İyileşeceksin. Duydun değilmi hemşireyi? İyileşeceksin güzelim. Bu hastaneden el ele çıkacağız. Tamam mı? Sen uyu. Umut bana emanet. Birşeylerin olmasını dilemek bana emanet. Sen uyu. " diye fısıldadım.

" Odasına girmek istemiyor, emrah bey. Güvenliği çağıracağımı söyledim ama nafile. Adamda keçi inadı var. Sadece yoğun bakım odasını açarsanız odasına gireceğini söylüyor. Adam bildiğiniz deli. Yaralı ama hala ayakta. Bu güç nereden geliyor anlamadım." Taramalıya bağlayan bu cırtlak -demekten bıktım ama öyle- bir kadın sesi geldi kulağıma. Her saniye daha da yaklaşıyordu.
Yanındaki doktora dik dik baktım. Hiçbir şey söylemeden anahtarı cebinden çıkarınca çenem titredi. Umutla gülümsedim. Kapıyı açıp geri çekildi ve kapattı. Gözlerim onu buldu. Bembeyaz odadan daha beyaz, daha masum gözüküyordu. Yandaki sandalyeye oturdum. Bu makine sesinden nefret etmeye başlamıştım artık. Siktir edip tekrar ona baktım. Ömür boyu hiç sıkılmadan izleyeceğim bir tabloydu o. Her detayını ezberlemek istediğim kadın.
Eline uzandım. Buz gibiydi. Bunu sevmedim. O sıcacık olurdu. Bir kedi gibi kıvrılıp yatmak isterdim göğsüne. Sonra uzanıp, kalp atışlarını dinledim. Dünyanın en güzel melodisiydi. Hiçbir zaman unutmayacağım bir melodi. Bir damla daha aktı gözümden. Sildim bu sefer.

"Bir kez daha böyle olmuştu güzelim. Bir daha olmaması için dua ettim ama oldu. Sensiz yapamıyorum. Şöyle şu yataktan kalkıp, bana sarılmanı istiyorum. Böyle hareketsiz yatmanı, bana bakmamanı istemiyorum. Kalk işte. Kalk. Kalk ki tüm üzüntüm dinsin birdenbire. İçim çiçek açsın. Adımı sayıkla durmadan. Gülümse bana. Ah o gamzelerin çıksın meydana. Öyle bir özledim ki seni böyle -burda hıçkırdım-  yıllarca görmediğim aileme kavuşmuşum gibi. Seni özledim. Seni. Her şeyini. Benim olan her şeyini özledim. Artık uyan. Hadi amaa. Artık uyan. Geç kalacaksın okula. Hadi. Şimdi ben gidiyorum güzelim. Buraya girmeme izin verdikleri için onları zor durumda bırakmak istemiyorum. Hem hemşirenin dediği gibi ne kadar konuşursam konuşayım beni dinlemiyorsun." Burnumu çekerek ayağa kalktım. " Tatlı rüyalar masum meleğim. Tatlı rüyalar.." yavaş yavaş adımlar atıp, yürümeye başladım.
Sonra bir ses duydum.
Bir fısıltı.
" Poyraz!"







Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 13, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞKA İHTİYACIM VAR 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin