Bölüm: 5

85 14 25
                                    

Tom'un gösterdiği yere baktım yaklaşık 150 metre ilerimizde bir vampir birini ısırmış kanını emiyordu. dönüştüm hızlıca koştum. vampirde o ara kaçtı ama saldırıya uğrayan Emily'di.

"Canım çok yanıyor bana yardım et kolum kolum aaaa! çok yanıyor beni kurtar Eric. dedi boynu kolumun üzerinde kısık gözle ve nefesini hafif hafif dışarı vererek konuşuyordu.

"Tamam Emily sakin ol bir şey olmayacak kurtulucaksın. dedim gözlerimden yaşlar dökülerek. Tom hala ilerde bekliyordu gelmemişti.

"Tom koş koş gel buraya. ama bir dakika ben rüyadayım kafamı geri çevirdim. ama yerde yatan bu sefer Emily değil de Tom'du.

gözlerim pörtlemiş bir şekilde. olan nefesimi dışarı vererek uyandım.  neden böyle bir rüya gördüm. neden Tom her zaman rüyama giriyor.
üzerimdeki baddaniye'yi attım yere. ve ayağa kalkdım pencereye doğru gittim. pencereyi açtım ve odam ikinci kattaydı. rüzgar o kadar güzel esiyorduki sanki Tom'un kahvaltı hazırlarkenki çaldığı ıslık gibi ama beni kendime getirmişti.

"Heyy ne yapıyorsun orda çaylak gelde kahvaltını yap yoksa düşmanlarımıza yem olursun. dedi Harry bana bakarak.

"Geliyorum üstat dedim hafif bir gülümsemeyle.

"Üstatmı benidemi halt edeceksin yoksa. buna izin vermem dostum. dedi kaşlarını çatarak ve kafasını sağa ve sola sallayıp gülümseyerek. bende inceden bir gülümseme atıp üzerimi giydim siyah v yaka bir tsort beyaz pantolan siyah ayakkabımla da güzel bir kombin yaptım. rüzgar okadar güzel esiyorduki  yapraklar ahenk'de dans ediyor ağaç dallarıda ona eşlik ediyordu adeta. kollarımı açtım gözlerimi kapadım. kurumuş yaprak birikintisine bıraktım kendimi. ahh! oda ne saatim taşa çarptı. saat'mi ! saat kaç ki saate baktım saat 8.20 geçiyordu okula geç kaldım. off off benim neyime rüzgarla yaprakla muhabbete girmek hızlıca eve gittim çantamı aldım ve kulübeye gittim. klandakilerle orda kahvaltı yapardık bende ayrı olmamak için onlarla yapardım babam ve amcamgil evde yapardı. hızlıca kulübeye gittim terastalardı ekmeğe reçel sürdüm.

"Oturmuyacakmısın çaylak. dedi Robert.

"Senin sevdiğin yanında dostum. dedim ağzımda ekmek varken. ve koşmaya başladım.

"O kız kim  selam söyle çaylak. diyerek de bağırıyordu arkamdan Harry

Okula varmıştım en sonunda ama geldiğimde derin bir offf çektim sitemkar sitemkar çünkü okul yanmıştı aklımdan kople çıkmış unutmuştum etraftada kimse yokdu. ama arkamdan bi ses geldi.

"Hey ahbap okul yandı haberin yokmu senin. dedi gencin birisi kolları bir birine geçirmiş kendisi ve tek bir ayağı direk de yaslanır bir şekilde seslenmişti.

"Peki nerde bu öğrenciler. dedim elimi savurarak.

"Bilmiyorum dostum orda okuyan sensin. dedi ve inceden inceden pufluyarak ilerledim. boş boş sokakları dolaşıyordum canım sıkılmıştı sokaklarda sakindi o saatde arkamdan birden ses geldi

"Merhaba. diye sesleniyordu ama ben kimsenin sesine benzetmemiştim başkasına diyor galiba diyerek bakmadım arkama ellerim cebimde ilerliyodum.

"Heyy Ericc. dedi ismimi uzatarak. arkamı döndüm ve devam etti.

"Eric'di adın galiba. dedi gülümseyerek.

"Evet Eric seninki de Emily olmalı.

"Evet. ya istersen bir yerde bi cafe içelimmi. 2 kere beni kurtardın. ama 1 kere de olsa teşekür edemedim. sana borçluyum. dedi dudaklarını büzerek ve kaşlarını kaldırarak.

"Olabilir ama ben buralar da pek yer bilmem.

"Sen beni takip et. dedi ve yürümeye başladık yan yana.

"Ya sana bir şey sorcam. dedi meraklı  bakışlarla.

"Sor tabiki.

"Sen o gün kantinde onları nasıl etkisis hale getirdin. ben bir kurt adamım o sevebden dolayı normal bir insan gücünden kat kat güçlüyüm demek isterdim ama diyemiyorum tabiki.

"Çocukluğumdan itibaren farklı spor dallarında eğitim görüyorum. bırakda bir kaç sokak serserisini de etkisis hale getirecek tecrübeye sahib olalım. dedim hafif gülümsüyerek.

"Hımm  belliydi zaten eğitim aldığın. ha bak burası geldik. dedi hımm derken tek dudağının yarısını ısırıyordu tek kaşı kalkıkdı.

içeriye girdik 2 şer kişilik yuvarlak masalar vardı. cam kenarına en son köşeye geçtik oturduk ve diğer masalar boştu sadece biz vardık.

"Ne alırsınız efendim.

"Ben bir Lungo Espresso.

" Siz bay'ım.

" Ben bir fitre cafe alayım. dedim ve gitti garson.

"Eric beni o yangından nasıl kurtardın. okulun arkasına gittiğimde merdiven  falan yoktu hiçde olmamış orda.

"Emily sorma lütfen. şimdilik yada

"Tamam sormam şimdilik.
eee kız arkadaşın varmı.

"Hayır. dedim kafamı sallayarak umarım seninde yoktur Emily.

"Peki senin erkek arkadaşın varmı.

"Hayır bayadır yok hemde.

"Neden Emily ne yapıyor bu çocuklar sana. dedim hafif gülümseme ile

"bir şey yaptıkları yok çok sıradan geliyolar bana aksiyon lazım macera lazım böyle birini bulanakadar da olacağını sanmıyorum. dedi ellerini açarak o güzel gözleriyle gözlerime bakarak beni büyülüyordu kurda dönüşüp onu deliler gibi sırtımda dağlarda gezdirmek istiyordum macera arıyordu. en sonunda cafelerimizde geldi.

"Emily zor birisin belli iyice araman lazım ozman.

"Aynen.  dedi dudaklarıni büzerek kafasını sallayarak ileri geri ama çok güzeldi saçlarını okşamamak için kendimi zor tutuyordum incecik kaşlari vardı bir gölün gölgesinin karaya vurmuşcasına güzel gözleri vardı bakmadan edemiyordum. aradan 1 saat kadar bir süre geçmişti

"Emily okulun arkasına gidelimmi ormana biraz gezeriz doğa yeşellik iyi gelir hem karşımıza kurt falan çıkarsa biraz aksiyon heyecan yaşamış oluruz he nedersin.

"Olurr. dedi  ağzındaki kelimeleri uzatarak.
BÖLÜM SONU
Yeni bölüm en geç yarın akşam yayınlanacak arkadaşlar yorumlarınızı esirgemeyin








Kurt Adam-Glass WalkersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin