EL

65 12 7
                                    

Kabus dolu bir rüyadan uyandığını düşünerek gözlerini açtı. Duvara sabitlenmiş eski bir lambanın ışığı odayı aydınlatıyordu. Burnuna gelen rutubet kokusuyla birlikte hiçbir şeyin rüya olmadığının farkına vardı. Masanın üzerindeki gülleri fark etti. Korkarak masaya yaklaştı. Bahçeden özenle kesilmiş güllerdi bunlar. Hemen bahçevan aklına geldi. Korkarak etrafına baktı ama kimse yoktu. Güllerin altında bir nesne vardı. Sessizce gülleri araladı, aynı anda ağzını kapatarak sessiz bir çığlık attı. Masada yaşlı bir insan eli ve tırnakları duruyordu. Gözyaşlarına boğulmuştu. Kendisini toparlamaya çalışarak olaylara anlam vemeye çalıştı ancak hiçbir anlam veremiyordu. Tırnakları hala bahcevanın elinin ortasında duruyordu. Avazı çıktığı kadar bağırdı,
-kimsin sen!
-...
Masada duran ele bir not iliştirilmişti:"Sadece Gülümse"
Odanın kapı açıldı birden. Korkarak bor köşeye sindi ama kimse girmedi içeriye. Beklemeye başladı korku içinde, saniyeler dakikaya; dakikalar saate dönüyordu. Ama kimse girmedi içeri. Her şeyi göze alarak kapıya yaklaştı. Kapının yanında bir şeylerin hareket ettiğini fark etti. Emekleyerek sessizce kapıya yaklaştı. Kafasını uzattığında mavi gözleri olan bembeyaz tüylü bir kediyle karşılaştı. Kedinin miyavlamasiyla bir çığlık atarak geriye çekildi. Kedi koridorun sonuna doğru koşmaya başladı. Ayağa kalkarak kediyi takip etmeye başladı. Kedi oturma odasına ilerledi. Televizyon açıktı. Karşısında kıpırdamadan televizyon izleyen birisi vardı. Kim olduğunu göremiyordu. Kedi sessizce adamın yanına kanepeye çıktı. Nil adama doğru yaklaşınca tanıdık bir yüzle karşılaştı. Zavallı bahçevan kanepeye yığılıp kalmıştı. Kesilmiş eli yana düşmüş, yuzundeki gülümsemeyle öylece bekliyordu. Beyaz kedi kesilen elin yerini yalayıp duruyordu. Nil'i görünce gözleri parlayarak düşmanca bir hırıltı çıkardı. Nil irkilerek olayın şokunu atlattinca yavaşça dış kapıyı doğru ilerledi. Anahtarı çevirip yavaşça dışarı çıktı. Sessizce yürümeye başladı. Etrafına bakıyordu ama kimsecikler yoktu. Sessizce dış kapıya doğru yöneldi. Dış kapıyı açarken çıkan gıcırtıyı sanki tüm dünya duymuştu. Sokağa adımını atar atamaz koşmaya başladı. Tanımadığı bir sokaktı. Gecenin karanlığında koşarken bir taraftan da ağlıyordu. Burnuna gelen koku sanki dunyanin en guzel kokusuydu.
Fırından gelen sıcak ekmek kokusu gecenin karanlığında her tarafa yayılmıştı.

PASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin