EMILY
Bu da neydi şimdi.Ne yapacaktım ki.Kaçsam mı?.Hiç sanmıyorum.O sırada annemi mi arasaydım?.Annem gelene kadar bu adamlar beni tam yüz kere becerip, havuza atarlardı.Bizim evimiz 4 yada 5 cadde yukarıdaydı.İmdat diye bağırmalı mıyım.Ahh, Tanrı aşkına Emily! seni kim duyacak? .Yada hepsinin bacak arasına tekme atıp koşmalı mıyım? Ah sürtük Ashley.Neden beni yanlız bıraktın ki? .Sürtük Ashley.!.Onları duymamış gibi mi yapsam acaba.Yada yere yuvarlanıp kalp krizi geçiriyormuş gibi mi yapsam.Lanet olsun iç sesim kapa çeneni! .
Onları duymamış gibi ilerlemeye devam ettim.O anda elimdeki çantanın deli gibi titrediğini gördüm.Tanrım..Ne olacaktı şimdi? Lanet olsun.Lanet olsun!.Oradan olabildiğince hızlı adımlarla uzaklaşmaya devam ediyordum.Lanet olsun ki 3 katlı yüzme havuzunun kocaman bir otoparkı vardı.Otopark büyük otomatik kapılarıyla caddeye doğru açılıyordu.Ama eğer araban yoksa biraz yürümek zorundasın.Şans o ki öğlen gelmiştik.Çünkü daha az kişi oluyordu.Ashley ve lanet olasıca fikirleri.Arkamı döndüğüm için kimin konuştuğunu duymuyordum.Ama gruptaki bir züppenin boğuk sesi tüm otoparkı doldurmuştu.''Hey, güzelim sana söyledim''.Lanet olsun.Arkamı dönmeden''Beni rahat bırak seni piç'' dedim.Emily sen aptalsın.Ne dediğinin farkında mısın? .Onlar kaç kişi farkında mısın? .Sana ne yaparlar farkında mısın? .Lanet iç sesime küfür edip sakin olmaya çalışarak yürümeye devam ettim.Ayak sesleri duyulmaya başladı.Yaklaşıyorlardı.Aman Tanrım.Aman Tanrım.Bi araba.Siyah Chevrolet büyük siyah kapıdan girip ilerledi ve durdu.Arabanın kapısı açılınca küçük dilimi yutuyordum.Bu Ashley'di.Sonra arabadan havuzdaki çocuk indi.Adını Ryan diye hatırlıyorum.Ashley.Kurtarıcım.En yakınım.Her şeyim.Kahramanım.Ona doğru en büyük adımlarımı atarak yürüyordum.Onun da yüzünde abartılı bir endişe ve sinir karışımı bir ifade vardı.Arkadan uzun bir homurtu geldi.Fakat ayak sesleri kesilmişti.Ashley'in yanına vardığımda nefes nefeseydim.''Aptal telefonum Aptal çantanda kalmıs.Bunun için Ryan ile geri dönmek zorunda kaldık.Burada seni bulmak büyük şans''dedi.Aptal Ashley.Telefonu düşünmek için uygun zaman değil.''Ash lütfen beni buradan uzaklaştır ve soru sorma.Herşeyi sana açıklayacağım'' Ryan şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.Ashley endişeyle kafa sallayıp arka kapıyı açtı.Ryan' a bakıp göz kırptıktan sonra arabanın ön koltuğuna kuruldu.
'' Nereye gideceksin prenses'' dedi Ryan.Onunla daha önce hiç konuşmamıştık ve bu samimiyeti uygun bulmamıştım.Ama sadece''St.Luke's, avm'nın aşağısındaki cadde''dedim.Ashley sesimin titrediğini farketmişti.''Ne haltlar dönüyor Em? ! ''dedi.''Lanet olsun Ashley. Beni orada tek başıma bıraktın ve başıma gelebilecek hiçbir şeyi düşünmedin değil mi?.Sen sadece kendini düşündün.Oradaki bir grup serseri neredeyse beni becereceklerdi.''Burnumdan soluyordum.Tanrı aşkına, o çok bencil.''Kendi başının çaresine bakabilecek yaşta olduğunu zannediyordum küçük hanım! ''.''Kapa çeneni Ashley, ne kadar zor durumda kaldığımı tahmin edemezsin''.Edemezdi tabii.Şu anda kalsiz kız rolünü oynuyordu çünkü.''Ne o yoksa korktun mu? ''.Sesindeki alaycılık beni büsbütün çıldırmıştı.''Sen şimdi iyi misin''Ryan ilk kez konuşmuştu.Tanrım ne düşünceli biriydi.Aptal Ashley'in tam zıttı diye düşündüm.''Evet.iyiyim''.Sesim istediğimden daha soğuk çıkmıştı.''Eve yaklaştık''dedi Ashley soğukça.Cevap vermedim.Araba birden durunca camdan dışarıya baktım.Bay ve Bayan Thomson'ların evinin önündeydik.''İşte sanırım geldik''dedi Ryan.Hah, ciddi olamazsın.(!).Ryan'a teşekkür ettim.Ashley ile konuşmadan arabadan indim.Bugün fazla aptaldı.Ve ben daha şokumu atlatamamışken o ve onun ergence davranışlarıyla uğraşmayacaktım.Evin bahçe kapısını açtığımda annemin çiçeklerinin her zamanki gibi fazla bakımlı olduğunu gördüm.Martin'in küçük oyuncak askerleri bahçe masasının üzerinde, annemin sabah içtiğini farzettiğim kahve fincanının yanındaydı.Evimi seviyordum.Evin kapısına ilerlediğimde bir şeylerin ters gittiğini anladım.Evin kapısı açıktı ve içeriden annemin narin sesi ağlamaklı ve boğuk geliyordu.Annem tam üç yıl önceki gibi tek kişilik bej rengi koltuğa oturmuş ağlıyordu.Elimdeki çanta yere düştüğünde kafası ani bir hareketle bana çevrildi.Her zaman özenle kremleyip, pudraladığı narin yüzü birdenbire sararmış, gözlerinin altı mosmor olmuştu.Ve iç sesim o anda herşeyi tahmin etmeye çalışıyordu.
MERHABA CANIMLAR, YAPTIĞINIZ YORUMLAR İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.İYİ Kİ VARSINIZ.SONRA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE.SİZİ SEVİYORUM♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU MAKE ME STRONG
Fanfiction-Usulca bekliyorum, etrafıma bakınca yanımda bir o ve karanlığın ölümcül sessizliği var.Beni sevmiyor ise neden benimle.Ona bağlanmaktan korkuyorum.Ve yalnız kalmaktan.Ne yaptığımı bilmiyorum, benimle geliyor musun?