Sakin olmaya çalışarak annemin dizlerinin dibine çökercesine oturdum.Ne olmuştu burada, bu kadın neden böyle ağlıyordu?Kime ne olmuştu? Lanet olsun.
'' A-anne sen iyi misin'' dedim gözlerinin içine bakarak.O güçlü kadın gitmiş yerine bir başkası gelmişti, korkuyordum.söyleyeceklerinden, yaşayacaklarımdan, herşeyden.
'' Baban'' dedi güçlükle, sanki bişeylerden korkuyormuş gibiydi.
''Ne olmuş babama''o anda tüylerimin diken diken olduğuna yemin edebilirim.
''Baban'' lafın burasında hıçkırarak ağlamaya başladı.
''N-ne b-babama ne olduysa, yalan söylüyorsun.Babam beni bırakmaz''dedim.söylediklerimin bilincinde değildim.Sadece çenem titriyordu ve o anda ne yaptığımın bilincinde olmadan açık kapıdan koşarak çıktım.Kaldırımın kenarından sapan küçük yoldan doğruca sahile doğru koşuyordum.Neden bilmiyorum ama bunu bilinçsiz bir şekilde yapıyordum.Denizi görünce daha çok yavaşladım.Sonra sessizce büyük taşlardan birine oturdum.Öylece denize bakıyordum.Ne olduğunu dahi bilmiyordum.Ama inanmıyordum, inanmak istemiyordum.Ağlamayı kesmiştim.Ağlayamıyordum.Bu bir rüyaydı ve ben gözlerimi açınca bu aptal rüyadan uyanacaktım.
Dizlerimi karnıma çekmiş kafamı da dizlerime dayamış bir şekilde saatlerdir oturuyordum.Kaç saattir buradayım, hava ne zaman bu kadar soğumuş, ve etraf ne zaman bu kadar kararmış bilmiyordum.Bildiğim tek şey bu aptal rüyadan uyanmadığımdı.Soğuk bir ses etraftaki sessizliği bozdu
''Bu soğukta, bir tişört ile, üşümüyor musun?''sesin nereden geldiğine bakmak için kafamı kaldırdım ve o da ne? .Havuzdaki çocuk.Bana bakan çocuk.Onun burada ne işi vardı.Aman tarım o çok, çok ateşliydi.Hey! ben ne diyordum böyle.
''Hayır''soğuk cevabım onu rahatsız edecek ki yanıma yanaşıp sordu. ''Sen, iyi misin?''.Sesimin ağladığımda titremesinden nefret ediyorum.Eğer titremeseydi kimseye bişey anlatmak zorunda kalmayacaktım.
''Evet, iyiyim. ''üzgünüm ama konuşmak istemiyorum anla lütfen.
''Hiç iyi bir yalancı değilsin.'!dedi.
''Seni ilgilendirmez''konuşmayı bitirmeye çalışıyordum.
''Belki sana bir çözüm yolu bulabilirim''
Ona öylece baktım.Saatlerdir burada oturmuş, neler olduğunu, annemi neden dinlemeden, sadece kendi tahminlerim üzerine kendi kendime bir düşünceye kapılıp buna inanmıştım.Ama tahminlerim doğruydu, babama ya çok kötü bir şey olmuştu, ya da ölmüştü.Çok kötü bir şey olsa dahi annem ağlamazdı.Çünkü o bu dünyada tanıdığım en güçlü kadındı.Ben sadece şu anda karşımda duram çocuğa ne diyeceğimi, her şeyden önce ne yapacağımı düşünüyordum.
''Ve..?''dedi.Benden bir cevap bekliyordu.Buradan yüzlerce insanın geçtiğine eminim, fakat hiç biri yanıma dahi gelmemişti.Ve bu çocukla karşılaşmamız bir tesadüften çok kader, alın yazısı gibi bir şey olsa gerek.Birden içime doğan olası bir cesaretle onunla konuşmak, her şeyi anlatmak istedim.Hem belki de canı sıkılır ve beni rahat bırakırdı.
''Sanırım babam öldü''dedim.Ne kadar saçma bir cümleydi bu.Sanırım babam öldü...
''Şey, bilirsin aile ile ilgili yapılan şakalar pek komik olmaz da''.Bu aptal şaka mı yaptığımı düşünüyordu?
''Evet sana da saçma gelebilir ama''
diye başladım.Sözün burasında tiz bir ses çıktı ve o sırada ağlamaya başladım.Bir yandan ağlıyor, bir yandan da adını dahi bilmediğim bu yabancıya zorunlulukmuş gibi bugün olan şeyleri anlatıyordum.
''Ama bugün yüzme havuzundan eve geldiğimde evde bir terslik olduğunu hissettim.Eve girdiğimde kardeşim Martin evde yoktu.Evin kapısı açıktı ve en önemlisi annem hıçkırarak ağlıyordu.Ona ne olduğunu sorduğumda bana sadece'baban'dedi.Bir şeylerin ters gittiğini anlayınca da koşarak buraya geldim.Neden yaptım,kaç saattir buradayım bilmiyorum, bildiğim tek şey babam artık yok.''
Hızlı ve gözyaşları içinde cümleyi bitirdiğimde az da olsa rahatlamıştım.Tişörtümün kenarı ile burnumu sildim.Biliyordum çok kaba ve iğrenç bir davranış ama umrumda bile değil.İfadesizde ona baktığımda bana bakmıyor, kafasını başka bir tarafa çevirmiş denizi izliyordu.
''Evine gitmelisin, en azından olayın tam olarak ne olduğunu bilmiş olursun''dedi.Sesi acımaktan çok bir dost sıcaklığındaydı.Galiba haklıydı.Eve gitmeliydim.Ve ne olursa olsun annemin yanında olmalıydım.Bir şey söylemeden ayağa kalktım ve pantolonumun arkasını sildim.O sırada o da ayağa kalkmış, siyah ceketini çıkartıp omuzlarıma koymuştu.Ben bir şey söylemeden kolumdan tutup yürümeme yardım ediyordu.Birlikte bir süre yürüdükten sonra evin kapısına varmıştık.Evin ziline bastım ve beklemeye başladım.O çocuk hala yanımdaydı.Kapıyı Ashley açtı, bana uzun uzun baktı, yanımdaki çocuğun varlığından bile haberi yok gibiydi.Sonra ani bir hareketle bana sarıldı.Bir süre öyle kaldık fakat çok duygusuzdum.Ayrıldığımızda gözleri dolmuştu. İçeriye girdiğimde annemin hala koltukta oturduğunu gördüm.Yandaki koltukta ise Ashley'in arkadaşı Ryan, kucağında Martin vardı. Arkamdan Ashley'in yanımdaki çocuğa'' içeri gel''dediğini duydum.Ben annemin yanına doğru ilerlerken Ryan'ın gayet şaşırmış bir ses tonuyla''Zayn! ''dediğini duydum.Demek adı Zayn imiş. Annemin yanına gittiğimde ilk olarak yüzüne baktım.Ağlamıyordu.Gözlerinin altındaki mor-siyah halkalar daha çok belirginleşmiş, gözleri kıpkırmızı olmuştu.Annem ayağa kalkarak ellerimi avuçlarının içine aldı ve konuşmaya başladı. Beynim uyuşmuş, kulaklarım uğuldamaya başlamıştı.Demek aylardır görmediğim babam ölmüştü. Kahramanım ölmüştü. Bu bir şaka olmalıydı. Lanet olası bir şaka.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU MAKE ME STRONG
Fanfiction-Usulca bekliyorum, etrafıma bakınca yanımda bir o ve karanlığın ölümcül sessizliği var.Beni sevmiyor ise neden benimle.Ona bağlanmaktan korkuyorum.Ve yalnız kalmaktan.Ne yaptığımı bilmiyorum, benimle geliyor musun?