di

876 103 28
                                    

Jooheon çalan kapıyı açtığında birden içeri dalan genç çocuk ile afallamıştı.Genç kapıyı girdiği hızla kapatmış ve delikten dışarıya bir bakış atmıştı.Yüzünü görebildiğinde gözleri fal taşı gibi açılmış ve ağzından küçük bir küfür savurmuştu.

"Siktir, yine mi sen?"

Changkyun gördüğü yüzle gülümsemiş ve şansına bir kez daha şükranlarını sunmuştu.Bu genç adamın onu evden atmayacağını düşünüyordu.Ya da öyle umuyordu kim bilir?

"Ah, kurtarıcım!Tekrar karşılaştık."diye konuştu neşe saçan yüzüyle.Jooheon ise suratını asmış ve çatık kaşları ile ona bakıyordu.

"Evime birden dalabileceğini mi sanıyorsun?"

Kızgın bir şekilde ona bakan gence yalvaran bir ifade ile bakarak konuştu."Lütfen sadece yarım saat kalmama izin ver, kurtarıcım.Yoksa yakalanacağım."

Jooheon o an ne yapacağını bilememişti.Yakalanacağını söylüyordu ama neden onu kovaladıklarını değil.Bir yabancıyı evinde ağırlamak istemiyordu ama içten içe neden o koca adamların bu küçük bedeni kovaladığını da merak ediyordu.

"Bir şartla."diye konuştu.Changkyun ona heyecanla bakarken devam etti."Bana o adamların neden seni kovaladığını söyleyeceksin."

Başını hızla olumlu anlamda sallamış ve kocaman bir gülümseme ile Jooheon'ı kolundan tutarak koltuğa doğru çekiştirmişti.Koltuğa oturduklarında etrafı inceliyordu.Kahverengi tonlarında döşenmiş ev biraz kasvetliydi.Evi kasvetten kurtaran tek şey ise duvarda asılı olan bir kiraz ağacının tablosu idi.Sehpanın üstünde kitaplar yığılı bir şekilde duruyordu.Koltuğun yastıkları yere saçılmış ve perdeler gündüz olmasına rağmen kapalıydı.Acaba depresyonda falan mı, diye geçirdi içinden Changkyun.Jooheon'ın küçük öksürüğü ile evi incelemeyi bırakmış ve ona dönmüştü.

"Bekliyorum."

"Ah, nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum aslında..."

Onun sözünü kesen Jooheon yüksek tonda konuşmuştu."O adamlar gangster değildi, değil mi?Aman tanrım seni sakladığım için benim de başım belaya girecek!"

"Hayır, sakin ol.Onlar gangster değillerdi."diyerek gülmeye başladı Changkyun.Jooheon'ın bu aşırı gereksiz telaşlı hali komiğine gitmişti.

"Onlar babamın adamlarıydı."

Jooheon duyduğu şeye anlam verememişti."Babanın adamları mı?"Changkyun başını olumlu anlamda salladı.

"Peki seni neden kovalıyorlar?Ya da sen neden onlardan kaçıyorsun?"

"Ah, hepimiz bir şeylerden kaçarız kurtarıcım.Ben ailemden kaçıyorum.Peki sen neyden kaçıyorsun?"

"Ailenden mi?"

"Şöyle ki...Annemle babam ayrıydı.Sonra ise birden, yıllar sonra tekrar birleşmeye karar verdiler ve Çin'den buraya geldik.Sorun şu ki sözde babamla yaşamak istemiyorum ve evden kaçıp her sabah başka bir yerde uyanıyorum.Eve dönemem için uğraşıyorlar.Ve sorumu geçiştirdiğinin farkındayım."

Jooheon ilk kez ona karşı gülümsemişti.Küçük bir gülümseme olmasına rağmen bu gülümseme Changkyun'un hoşuna gitmişti.Onun hep gülümsemesini istemişti içinden.

"Ben yalnızlıktan kaçmaya çalışan ama yalnız olan biriyim.Evet, kaçmayı başaramayan bir aptalım."

"Bana kalırsa yakın bir gelecekte yalnızlıktan kurtulacaksın."diyerek bir gülümseme yerleştirdi yüzüne Changkyun.

mortuus stella °jookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin