Adsız ;))

title of your story

Geçen bölümü Sarı yazmış. Bana kızıyordu, uzun yaz diye kendi de kısacık yazmış kusura bakmayın. Neyse bu bölümün en başı Sarı dilinden. Sonrasını ben yazdım. İyi okumalarrr...

Eren sinirle;

"Bir hafta okuldan uzaklaştırma mı ? Ne yapacağız lan biz. Annemlere söyleyemem ben!"

"Ya bizim suçumuz yok ki ama. Nerden bilelim biz o kutunun yangın tatbikatı için olduğunu."

" Yani Beyza haklısın, ama dinlemediler bizi işte. Şimdi sadece okul zamanı ne yapacağımızı düşünmemiz lazım. Sonuçta ailelerimize söyleyemeyiz."

" Serviste mi gelmeyecek acaba?"

"Yok be müdür gelip tek tek servislerle mi konuşacak şu kız uzaklaştırma aldı diye? "

" Hadi bir gün iki gün okula gelmeyiz hastayız diye de diğer günler ne yapacağız??"

" Ya o değil de kızlar bizim hiç bir suçumuz yok, müdüre bir ders vermek lazım."dedi Eren.

"Ama nasıl bir ders?"

****

Bir haftanın iki günü evdeydik hastayız diye, diğer günlerde de hep Özsüt, Starbucks, Pierre Loti falan takıldık. Bu şekilde geçti bir hafta.

Müdüre vereceğimiz cezayı da düşündük.Öyle bir şey yapacaktık ki bir daha bize ceza vermenin ne demek olduğunu anlayacaktı. Peşimizde dolanacaktı. Hahah

Nihayet Pazartesi günü geldi çattı. İlk defa Pazartesi sendromsuz bir güne uyandık. Çünkü bugün o büyük planı uygulayacaktık. Bir hafta Starbucks kahvelerini içmekten gına gelmişti. Ama değdi o Frappucionalara.

Sınıfa geldiğimde kollarını açmış bana doğru yürüyen bir Feride gördüm. Aman ben sevmem öyle sarılmaları. Ama Feride olunca sarılan hayır diyemedim . Taş kız bildiğin taş, maşallah...

"Bir haftadır çok sıkıldık siz olmayınca sınıf çok sessiz kaldı "dedi somurtarak" Özledim seniii"

Hııı özledin evet canım çok özledin.. Bi kere bile aramadın, mesaj bile atmadın amk.Eren kim ki zaten ...

" Bende seni özledim canımm" Çarpılma vol4 oldu sanırsam.

****

Yine boktan bir geometri dersi ile karşınızdayız, konu üçgenler hoca doldurdu tahtaya soruları .

Arkamdan bir ses -o fısıldayamayan ama fısıldamaya çalışan Beyza'nın sesi-

"Erenn,Eren."

"Ne var?" diye sinirle arkama döndüm .

"En sinirli üçgen hangisidir?" Oğlum yine bir bokluk var da neyse .

"Hangisidir?"dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Eşkenar üçgen"

"Ne alaka?"

"Tepesi atmış da ondan hahahahah" (Anlayamayan okuyucu için açıklama: eşkenar üçgenin tepe açısı altmış derece ya hani . Hadi gülün .)

Allahımm!!! Sınıftan kahkahalar patlıyor. Şaşırdım şu an. Normalde Sarı'nın esprilerine bir tek kendi güler. Oradan biri,

"Beyza senin de esprine güldüysek demek ki baya özlemişiz sizi"

"Şşt susun ya Allah Allah, ders dinlemeye çalışıyoruz şurada." İllaki böyle diyen biri bulunur değil mi her sınıfta? Bizim sınıfta da var işte bir tane Döndü - sanırım sınıfta en sevmediğim insan- . Eve dönse de kurtulsak. Ehehe.

****

Sınıfın kapısının açılmasıyla tüm gözler nöbetçi arkadaşa çevrildi.

"Beyza, Eren ve İrem'i müdür çağırıyor."

Hah sonunda geldi. Sabahtan beri bu anı bekliyoruz.

"Geçin bakalım gençleerrr. "

Ha gençler mi dedi müdür bize? Okulun belalısı diyordun hani ne oldu? Ya böyle adam olacaksın.

"Bu beyefendi sizi okuluna burslu olarak almak istiyormuş."

"Evet, bizim okula sizin gibi üst düzey öğrenciler almak istiyor ben. Sizin gelecek daha iyi olacak, bizim okul imkanlar güzel. "

" Kızlar, ben hayır gelmezler onlar bizim okulun göz bebekleri, en iyi öğrencileri - şimdi bizim dönemin birincileriyiz de harbiden - onlara gözümüz gibi bakıyoruz dedim ama sizinle görüşmek istedi. Hadi şimdi siz de söyleyin gitmeyeceğinizi."

Hııı, bok bakıyorsunuz , okuldan uzaklaştırdın ya geçen hafta. Salak şimdi nasıl okulun en iyileri olduk.

" Hangi okul demiştiniz?" Sanki bilmiyormuş gibi sordu İrem. Ama zaten unutmuştur o ne konuştuğumuzu dün ne yediğini unutan bir insan da kendileri.

"Robert Kolej'inden gelmişler. "

" Ooo o zaman ben annemlere söyleyeyim de aldırsınlar beni kaydımı oraya yapsınlar."dedi heyecanlı heyecanlı Beyza.

" Ya öyle şey olur mu evladım biz size her türlü imkanı sunuyoruz, gerek yok oraya gitmene. "

" Hocam, nasıl imkanlar sunuyorsunuz? Acaba geçen hafta mı başladınız imkanlar sunmaya, çünkü biz hiç görmedik de imkan falan ."

" Aa, öyle olur mu Eren biz siz üçünüze ayrı ayrı imkanlar sağlıyoruz. Konusunu bildiğiniz derslerden çıkmanıza izin veriyoruz, diğer öğrencilerden farklı olarak okul forması giymiyorsunuz mesela.."

Hıı, okul formasını giymiyoruz ama her gün kapıda numaramızı da alıyorsunuz yani noldu şimdi ??

" Hocam biz biraz düşünelim de, beyefendinin kartını alalım. Arar haber veririz gelip gelmeyeceğimizi."

" Tamam, o zaman ben giderken eşlik eder size." dedi bizim barista. Tek ayağımın üzerinde dönerek kapıya doğru yürümeye başladığımda kızlar çoktan çıkmışlardı.

" Çook teşekkürler John, müdür acayip inandı. Çook sağ ol."

" Önemli değil, siz beni gezdirdi, Türkçe öğretti biraz. Size teşekkürler."

" Önemli değil canım." dedi sevimli gözükmeye çalışarak Beyza - zaten sevimli de benim arkadaşım- , John'u çok beğeniyor da.

Plan: Starbucks'taki baristamızla konuştuk, Robert Koleji'nden geliyormuş gibi davranıp müdürü kandırmamıza yardım etti.

****

Planımız işe yaradı gençler. Okulun belalıları olmaktan kurtulduk artık.. Neyse bu arada ben Beyza ,Eren bölümü kaydetmiş ama yayınlamamış. Ben yayınlıyorum. Haberi yok. Aramız biraz farklı gibi şu sıralar. Cuma günü bana kızdı da. Ben de bozuldum açıkçası. Onun en yakın arkadaşı Üdifferent'mış da onu bir tek o anlıyormuş falan falan.. Bende bir taraftan Aslı ile Feride bir taraftan Eren-ki o bana iyi gelen ve yanında kendim olabildiğim tek insan - arada kaldım. Bunları okuyacağını biliyorum Eren, seni çok seviyorum ve yanında olmak istiyorum. Tamam seni anlayamayabilirim ama bir Üdifferent'tan bence daha iyi arkadaş olabilirim diye düşünüyorum. Bugün sana soğuk davrandığım için özür dilerim. Bundan sonra dersler de çıktığında yanında ben gelebilir miyim acaba? Neyse burayı sadece Eren okusun. Sizde okursunuz da gerçi. Şimdi şu kızda salak mı özel şeyleri şuraya yazıyor mal ya artık okumayacağım demeyin lütfen Adsız okumaya devam edin.. Bundan sonra emin olun araya ben girmeyeceğim ya da girerim belli olmaz. Bize dua edin..