Yıl 2500lü yılların sonu. Hangi yıl olduğunu tam olarak kimse bilmiyor.. Kimsenin umursadığıda yok.. Artık insanların pazartesi diye adlandırdıkları bir gün yok.. Resmi ve dini tatiller yok.. İnsanlık yaşam umudunu yitirmiş bir halde yeryüzünün derinliklerine yerleşmiş vaziyette. Bölgesel olarak litosferin ortasında. Tam olarak kaç metre onu söyleyemiycem çünkü belgeler kafayı çalışırken yiyen bir bilimadamı tarafından yakılmış. Üşüdüğü için yakmış zavallım diycem ama burası öyle sıcakki üşüme sözcüğü kullanılmadığından dolayı artık toplum için unutulmuş bir kelime..Gerisini siz düşünün...
İnsanlık burayı 2300 lerde inşa etti. Yeryüzüne çıkan yasaklanmış geçit dışında kapana kısılmış vaziyette. En değerli kaynak su yada petrol değil oksijen.. Gökyüzünde daha doğrusu tavanda trilyonlarca lamba var. Ağaçları bunlar güneş ışığı diye kandırıyoruz onlarda bize oksijen sağlıyor. Sebzeler yetişiyor onlarla hayvanları besliyoruz sonra onları yiyoruz vs.. Her ne kadar işe yarasada gerçek güneş gibi işe yaramadığından hep bir oksijen sıkıntısı içindeyiz..
Bu arada özür dilerimi anlatmaya çok saçma bir yerden başladım. Şimdi siz başından beri diyorsunuz ki neden insanlık neden bilmem kaç sikimsonik km aşağıda ne bok yiyor. Heh işte yüzlerce yıl önce doğayı siktiğiniz için ozon tabakası delindi abicim. Daha doğrusu size göre yüzlerce yıl sonra.. Neyse insanlık durumu farketti ama geç kalınmıştı tabaka kendi kendine düzeltemeyecek kadar zarar görmüş ve artık kendikendini yok etmeye başlamıştı. Sökük çorap gibi.. Iğğ... Herneyse onlarda burayı kurdular buraya yerleştiler hergün uzayın abuk subuk boşluğundan korunmak için bir yol denediler... En sonundada çatlak bilim kadınlarımız bir yol buldu.. Neden kadınlar olduğunu az sonra anlatıcam..
Öncelikle bu buldukları yöntemi yani "atmosfersiz ortamda yaşayabilmeyi sağlayan evrim teknolojisini" bitki ve hayvanlarda denediler... Başarılı oldular.. Ağaçlar ve hayvanlar atmosfere ihtiyaç duymadan yaşamaya başladılar. Enerji ihtiyaçları eskiden olduğu gibi oksijene bağlı atp vb. şeyler yerine kaos enerjisine dönüştü. Tabi hepinizin bildiği üzere kaos enerjisi boşlukta bulunan ne yapılırsa yapılsın kaynağı ve işleyişi kesin olarak çözümlenemeyen enerji.. Herneyse nerde kalmıştık heh.. Bu kaos enerjisinin yan etkisi olarak bazı şeyler değişti tabi.. Örneğin yüz çınar ağacının 97 si normal işlevini yerine getirirken geri kalan 3 ü çevresine aşırı elektirik yükü boşaltmaya başladı.. 100 kaplandan 1 i avlanırken etrafına ateş saçmaya başladı.. vs.. Bu yan etkiler dışında herşeyin harika gittiğini farkeden çatlak bilim adamlarımız , insanlar üzerinde deney yapmaya başladılar. Sonuç.. Katliam..
Eveeet ... 100 kişiden oluşan 10ar kişilik gruplar halinde deneyleri aşama aşama uyguladılar ve herkes öldü... Aleti modifiye edip tekrar denediler lakin bu sefer gruplar 1000 er kişilikti.. Önceki katliamın aksine bu deneyde bir canlı sonuç elde edildi.. Bir bebek.. Anne karnında ve insanın evrime en müsait anı.. Bebek kurtulmuş ve tamamen sağlıklıydı. Sadece bebeklerin kurtulabiliceğini düşünen çatlak bilim kadınları kendilerini deney objesi olarak kullanmak üzere hamile kaldılar.. 100 kadın 100 bebek.. Tüm kadınlar öldü ve tüm bebekler kurtuldu.. İnsan ırkının yeni nesli... Herşeyin bebekler açısından güzel gitmesinin yanında içlerinden biri etrafına karanlık bir enerji saçıyordu. Bebeğe Dark ismini verdiler ve orjinalliğin dibine vurdular. Herneyse çocuk karanlığı istediği gibi kontrol edebiliyordu. İnsan ırkının ilk süvarisi olucağını bilmeden yavaş yavaş büyümeye başladı..
Dark büyüye dursun bizim insanlık nüfusu bildiğin kıyıma uğradı. Sizin şu dünya savaşı laga lugalarınız sonucunda kaybedilen insan sayısı ; bizim çatlakların sadece 1 deneyinde katledilen insan sayısına eş değer. Artık kaç değer yapıldığını söylememe gerek yok dimi ?
Herneyse bizim çatlaklar evrimleşmeyen tek insan tanesi kendileri kalıncaya kadar deneyi uyguladılar. En sonunda evrimleşen nesil kendi kendini yönetebilicek yaşa gelince , sözde tanrı tarafından kendilerine verilen görevin son bulduğunu söylerek kendilerini öldürdüler. Evet bildiğin insan katlini meşru kılmak için en eski inanç taktiğini kullandılar ve inanır mısın bir kişi bile bu kıyıma karşı çıkıp isyan etmedi.. Biliyorum tepkin "vay amk..." en azından benim ki tarih dersinde buydu.
Neyse çatlakların yani son ilkellerin çağı bu şekilde bitti. Yıl 2500lü yılların sonundayken yeni bir çağ başladı. İnsanlar gerçek anlamda tekrar yaşamaya başladı. Zaman tekrar önemli hale geldi. Pazartesi sendromu insanlarda tekrar görülmeye başladı. İşine gitmek için erken kalkan memur ırkı tekrar ortaya çıktı. Hiçbirşeyi takmayan pasaklı kızlar yerini kuaförden çıkamayan kızlara , yiyip içip ölmeyi bekleyen erkekler yerini beynini tekrar kullanmaya başlayan erkeklere bıraktı. ( Dipnot : kasıklardaki de dahil ) Ve en önemlisi insanlık yeryüzüne tekrar çıktı...
Bu arada Dark ne mi yaptı ? Eski süper kahraman filmlerinde olduğu gibi acıyı açlığı hüznü filan tatmadı. Doğuşunun ona verdiği ayrıcalıklarla daima en zirvede kaldı.. Kendine itaat etmeyen yaşıtlarını kanında akan güçle ezdi. İnsanlığın evrimden sonraki ilk kralı oldu. Korkakların aksine yeryüzüne çıkan yasaklı geçitten geçti. Karşısına çıkan yaratıkları yanındaki sadık adamlarıyla katletti. Bir şehir kurdu. Zamanı tekrar başlattı. Başlattığı çağın ismini Karanlık Cennet koydu ve şehrin kurulmasını milat ilan etti. Ekonomiyi oluşturdu. Eski medeniyeti tekrar kurdu. İnsanların arasında sarsılmaz gücün sembolü oldu. Ve uzay boşluğunda sağ kalan yaratıklarla anlaşıp bağ kuran ilk süvari oldu.
Şimdiii.. Tarihin sizden farklı kısmı bu kadar. Peki ben kimim ? Ve bu lanet yazıyı sana neden nasıl ulaştırıyorum ? Hadi tahmin et bakalım .. Hahahaha
Hadi düşün zorla o küçük beynini ..
Tamam acıdım.. Yeter zorlama kendini..
Ben zamanın ve insanların en büyük kralı Alfa. Ölmek üzereyim ve sadece gelecektekilerin beni bilmesi bana yetmiyor. Bende işleri biraz ilginçleştirmek için "geçmişteki" herkesin hayatımı öğrenmesini sağlamaya çalışıyorum. Şuan senin bu okuduklarını taş devrindeki camışlara resimler çizerek , sümerliler ve sonrasınakilere kendi dillerinde kalıntılar bırakarak , rönesans döneminde romanlar yazarak anlatmaya çalışıyorum. Bulunduğun zamandaki birşeyler değişebilir yada hiçbirşey farketmeye bilirsin. İlerde belki bazı şeylerin önlemini alıcak ve birçok şeyin olmasını engelleyen tipler çıkacak ve bu yüzden senin geleceğinde ben olamıycam ve yok olucam. Ama kimin umrunda zaten ölüyorum birazcık zaman kaosu oluşuversin ne olucak. Hahahaha
Hadi devam et okumaya ve sana hayatımı anlatayım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dahmaan
Science FictionBen zamanın ve insanların en büyük kralı Alfa. Ölmek üzereyim ve sadece gelecektekilerin beni bilmesi bana yetmiyor. Bende işleri biraz ilginçleştirmek için "geçmişteki" herkesin hayatımı öğrenmesini sağlamaya çalışıyorum. Şu an senin bu okudukların...