Antrenmanlarla Geçen Yıllar

43 3 3
                                    

-AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA !!!!!!!

4 yaşındaki bir çocuk neden çığlık atabilir ? Hadi seçeneklerimizi bir değerlendirelim ve olabilitesi yüksek sonuçları tartışalım.. Ciddi diyorum paragraf altına yorum olarak düşüncelerinizi yazın. Hımm kedi köpek yaratık vs hayatını tehlikeye sokacak bir mahlukat çocuğu kovalıyor olabilir , kabus görüyor olabilir rüyasında çeşitli canavarlara canlı canlı servis edilmiş olabilir , çocuk çok şımarıktır istediği bir şey olmadığı için öfkelenmiş çığlık atıyordur , yada tam tersi üzülmüş ve dayanamayıp ağlıyordur.. Bunların hepsi olabilitesi yüksek şeyler.. Peki ya ben neden çığlık atıyordum sizce ? Tabi ki bilmem kaç sikimsonik metre yukarı dan yere çakılmak için babam yerine koyduğum yaratık tarafından fırlatıldığım için !!!!

Ya yok böyle bir şey , atılma sebebim şu ! : "Ayaklarının yere basmasına çok güveniyorsun , velet.. Gel bakalım , bugünden sonra antrenmanını havada yapıyoruz. Yere çakılana kadar , rüzgara karşı 500 yumruk ve 500 tekme atamazsan , annen yerden parçalarını toplarken cennetten ağlayıp zırlarsın..." 

Yaa 4 yaşında bir çocuğum lan !!! Yaşıtlarım o zamanlar saklambaç oynayıp pasta börek peşinde koşuyor yere düşüp ağlıyordu lan !! Tabi bundan habersiz olduğumdan böyle bir şey söyleyememiştim o zaman..

4 sene boyunca annem ve babam dediğim ejderha dışında hiç kimseyle konuşmamıştım. Tanıdığım evren sadece ikisiyle sınırlıydı. Babam beni her sabah şafağın ilk ışıklarıyla alır ve dağın en yüksek noktasında antrenman yaptırırdı. Bunu ben kendimi bildim bileli yapıyorduk. Bazen annem , babama o daha bir çocuk çok yüklenmiyor muyuz diye çıkışsa da hiçbir halta yaramıyordu. Cevap hep aynıydı ; "Hayat ona çocuk diye acımayacak.. Ben olmadığım bir anda bir böcek yavrusu bile onu bu halde öldürür. Bunun ne kadar aşağılayıcı bir şey olduğunun farkında değil misin !?"

Daha bir ismim bile yoktu. Babama bunu sorduğumda ; "Bir karıncayı bile öldüremeyecek kadar güçsüzsün. Bir ismi hak edecek ne yaptın ki ? Her an ölebilirsin , o yüzden ismini düşüneceğine antrenmanına odaklan.. Unutma hayatta hiçbir şeyi hak etmeden elde edemezsin.. Bu dünyada sadece kan ve gücün sözü geçer. İkisine de sahip olduğunda bunu konuşuruz.."

Babam aslında ne kadar acımasız gibi gözükse de hepsini benim için yapıyordu. Ejderhaların geleneklerini benim gibi zavallı bir insanın üstünde uygulayarak aslında kendi yasalarını çiğniyordu.

Ejderhalar , kibirli ve gururlu yaratıklardır. Bunu hak ettikleri için böyledirler.. Yaşadıkları her saniye bir avcı derisini yüzmek kanında yıkanmak için onları avlamaya çalışır , her bir saniye çevresindeki yaratıklar ejderhaların kanını içip özlerini yemek için yarışırlar.. Böyle bir ortamda canlı kalmak için güçlü olmaları gerekir hemde çok güçlü.. Değilse hayatta kalamaz ve yok olurlardı. Ki sizin zamanınızda ya bir ya iki tane çift yaşıyordu. Neredeyse yok olmuşlardı.. Her neyse geleneklerine göre bebekler ayakları üstünde dengesini sağlamayı öğrendiği andan itibaren antrenman başlar.. İlk avlarını yakalayana kadar isimleri olmaz ve isimleri ilk defa o yakalanan hayvanın kanıyla , kadim dilde yazılır. İsimler sandığından çok daha güçlüdür bunu hiç unutma.. Bu yüzden sırf o kelimenin etkisi daha güçlü olsun diye ejderhalar yakalayabildikleri en güçlü yaratığı avlarlar... Kimisi bu uğurda boyundan büyük avları yüzünden ölür de.. 

Babam söylediği hiçbir sözden geri dönmezdi. O yüzden bir yandan çığlık atıyor olsam da olabildiğince hızlı yumruk ve tekme atıyordum. Hareketleri tam istendiği şekilde yapmam gerekiyordu yoksa sayı yerine geçmiyordu. Ölmemek için deli gibi uğraşıyordum.. Sonuç ne mi oldu ? Hala yaşıyorum değil mi ? 

Yere 40 metre filan kala bitirmeyi başardım ve babamın pençesi tarafından anından yakalandım. Mimiklerinden ve gözlerinden anladığım kadarıyla tatmin olmuştu.. Beni yere bıraktı.

"Aferim.. Akşama kadar antrenmanına devam et. Bugün antrenman setin artıyor. 1000'er et yapıyorsun. Tabi koşu 1200 tur olucak kaytarma.. Bitirdiğinde yemek yiyebilirsin.."

"Tamam...Baba..Şey bende büyüyünce kocaman olucam ya.. O zaman senin gibi annemi koruya biliceğim.. İşte o zaman..şehirlere gidebilir miyim ?"

Babam sorum karşısında ilk başta irkilmiş ama yinede cevaplamıştı : "Yeterince güçlenince gidebilirsin , evet.."

Sevinçten babamın kocaman suratına atlayıp küçük kollarımla burnunu bile saramadığım yüzünü kucakladım. 

"Teşekkür ederim , baba... "

Bu şekilde , 5 yılımı daha geçirdim. Her gün şafak vakti kalkıyor soğuk gölette yıkanıyor ardından 1 saat antrenman yapıyordum ardından dinleniyor babamın beni gökyüzünden yere fırlatmasını bekliyordum. Ardından akşama kadar antrenmanıma devam ediyor sonrasında yemek yiyip yorgunluktan annemin kucağında uyuya kalıyordum. Her hafta set sayıp artıyordu. Bazen koşarken bacaklarım diğer adımı atamayacak kadar yorgun oluyordu ama babamında dediği gibi hak etmeden asla bir şey kazanamazsın.. İşte tüm her şey o adımda bitiyordu. O adımı attığımda vücudumun tekrar yenilenip güç kazandığını ve her şeyin dahada kolaylaştığını farketmiştim.. Bunu babama sorduğumda vücut sınırlarımı aştığım için olduğunu söylemişti. Her sınır seviyesi bir önceki seviyeden kat be kat daha güçlüydü. Şöyle açıklayayım ; ilk sınır seviyesini aşan biri , aşmayan birinden 2 kat daha güçlüydü.  İkinci sınırı aşan biri , ilk sınırı aşan birinden 4 kat ve sınırı aşmayan birinden 8 kat daha güçlü olurdu. İnsan vücudunda toplam 10 kat vardı. Babamın söylediğine göre benim bu yaşımda 4. katta olmam fena sayılmazdı. Anneme göreyse yetişkin bir insandan 32 kat daha güçlüydüm ve bu yaşım için bir mucizeydi..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 30, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DahmaanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin