Aniden bir ruyanın ortasında bulursun kendini,
Tatlı bir rüya...
Duvarda asılı saatin akrebinin sesini duymaz hale gelirsin.
Su gibi akar zamanın,
Hatta bir nehir...
Hızla güzelleşir herşey senin için.
Baştan ayağa seni sarsan o duyguyu hissedersin.
Kalp atışının saniyeyle yarıştığını, ve bu ruyadan hiç uyanmak istemediğini idrak edersin...
Derin bir bakışla başlar herşey, ya da siyah bir çukur... Siyah bir çukurun içinde hapsolursun adeta...
Göz bebeklerinin içinde gizlenmiş bir yaşam...
Yeni bir hayata uyanırsın,
Öyle ki rüya içinde rüya...
Ama tatlı bir rüya.
Bir tebessüm okşar yüreğini, saadet dolusundur,
Bağırmak istersin, yaymak istersin sevinçlerini...
Ama bu sana has bir duygudur.
Zamanla nakş olur hayatının her zerresine,
Nereye baksan o !
Gece o , gündüz o !
İçini ısıtan çayın ve şekerin o !
Evin o, aşın o !
Hayatının her zerresi kısacası o !
Öyle değer verirsin ki,
Kalbine dünyaları sığdırmışsındır da haberi yoktur.
Sonra o zarif kelimeler dökülmeye başlar lisanından,
Canım, hayatım, ömrüm...
Herşeyi o bilmişsindir.
Canındır o seni ayakta tutan...
Hayatındır o, içinde yaşadığın...
Ömründür o, yaşamını belirleyen zaman...
Uyanmak istersin bu rüyadan...
Acı, keder ve hüzün.
Gözyaşlarından oluşmuş bir yağmurun altında bulursun kendini,
Akrep ve yelkovan hiç beklenmedik bir zamanda saatin en uzak köşelerinde durmuştur.
Ayrılığı hissedersin, uzaklığı hissedersin.
İntizar ve sukutu...
Bir an evvel bu ruyadan uyanmak istersin,
O tatlı rüyayı özlersin,
Ve birden uyanırsın bu rüyadan...
Yalnız bir şey fark edersin...
Gerçeklerin de rüyadan farklı olmadığını...
Hayatın neresinde olursan ol!
Aşkın peşini bırakmayacağını...
