Karşıdan karşıya geçen çocuk arabının ona doğru geldiğinin farkında değildi. Tam ona doğru koşacağım anda araba ani bir frenle durdu. Arabadan ani bir şekilde genç bir adam indi ve çocuğun yanına ilerleyip bağırmaya başladı. Çocuk etrafına bakmadığı için suçlu olabilirdi fakat o da şehir içinde bu kadar hızlı gitmemeliydi ani bir öfkeyle onlara doğru ilerledim.
Çocuğu kolundan tuttum ve kendime doğru çektim. Bakışlarımı kahvenin en güzel tonuna sahip olan adama odakladım. Bakışlarıyla bir insani öldürebilecek birine benziyordu. Kaşları alayla hava doğru kalktı.
''Kardeşine sahip çıkamıyormusun ?''
Kardeşim olduğunu nerden çıkarmıştı bu adam. Kaşlarımı çattım.
''Sen ne hakla bana sesini yükseltiyorsun.''
''Bana bak kızım ben senin tanıdığın adamlara benzemem o sesini kıs kardeşini al ve çekil git yoksa elimden bir kaza çıkar''
''Bende senin tanıdığın kızlara benzemem beni korkutacağını sanıyorsan aptallık ediyorsun''
Bana doğru hareketlendiğini görünce duruşumu dikleştirdim ondan gerçekten korkmuyordum o sert bakışları bir çok insanı önünde diz çöktürebilirdi ama ben onlardan değildim.
Kolumu sertçe tuttu.
''Seni az önce uyardığımı hatırlıyorum''
''Uyarın dikkate alınmadı. İnsanlar senin arabanı çekmeni bekliyor git buradan''
Gözleri bana ateş ediyordu resmen. Kafasını trafiğe doğru çevirdi bir kaç kişiye küfr ettikten sonra kafasını tekrar bana çevirdi.
''Bir daha karşıma çıkmazsan iyi edersin çünkü bu burada bitmedi ve söylediğin her sözün hesabını vereceksin.''
Yüzüme alayla bakıp arabasına bindi ve gazı kökleyip görüş alanımdan çıktı. Arkasından boş bakmakla yetindim. Elini tuttuğum çocuğa çevirdim bakışlarımı.
''Bir daha ki sefere karşıdan karşıya geçerken dikkatli ol ve etrafına bakmayı unutma tamam mı''
Tamam der gibi kafasını salladı. Bu çocuk benimle neden konuşmuyordu korktuğu için olduğunu düşündüm ve onu zorlamak istemediğim için başını okşayıp yanından ayrıldım.
Saat 11:45 olmuştu o zorba yüzünden vaktim boşa gitmişti ve bu gidişle çalıştığım cafeye geç kalacaktım. Bunu pek sorun etmedim. Uzun zamandır çalıştığım bir cafeydi ve geç kalmamı sorun etmeyeceklerini bildiğim içim içim rahattı. Cafe'ye varana kadar Hazal'ı aramak için telefonu çantamdan çıkardım. Rehberimde hep son arananlarda o vardı 'Kız Kardeş'. Öz kardeşim yoktu ama ben onu öz kardeşim gibi görüyor ve ona sonsuz güveniyordum.
'Kız Kardeş' yazısına tıklayıp aradım , her zaman ki gibi 3. çalışta açtı telefonu.
''Aşgımm'' diye cıyakladı. Gerçekten baya cırtlak bir sesi vardır.
''Bir kere de şu telefonu şöyle açmasana kızım en son senin yüzünden sağır olacağım o zaman da sen bakarsın bana.'' sırıttım.
''Bakarım ben sana, ama benim yüzümden zarar görmeni istemediğim için sesime dikkat edeceğim diyorum ve konuyu kapatıyorum. Napıyorsunuz bakalım Vera Hanım.''
''Cafe'ye gidiyorum sen ne yapıyorsun demeyeceğim çünkü sesinden anlaşıldığı gibi yeni uyanmışsın''
''Beni tanımanı seviyorum bebek''
Gerçekten onu kendimden bile iyi tanıyordum sesinden nasıl olduğunu, yüz ifadesinden neyi düşündüğünü bilecek kadar hem de.
''Tamam tamam hadi sen tekrar uyu ben kapatıyorum''
''Tamam bebeğim görüşürüz''
Telefonu kapattım. En az benim kadar uykucu olduğunu bildiğim için uyku teklfine yok demeyeceğini ve telefonu kapatacağını biliyordum. Gülümsedim. Hayatımda 'iyi ki' dememe sebep olan tek insandı. Her gün görüşüyorduk, onunleyken zaman geçmiyordu benim aksime çok sevecen ve yumuşak huyludur. Yine de her zaman bir şeklide anlaşmışızdır. Onun için üzüldüğüm tek şey birini sevince vazgeçemiyor olması. 2 yıldır bunu göruyorum onda, bir ilişki yaşadı ve hala izlerini taşıyor. 2 yıl az bir zaman değil unutmamasını haklı buluyordum fakat sevdiği kişinin ona yaşattıkları yüzünden unutamamasını hak ettiğini düşünmüyorum. Ona bu yüzden ne kadar kızıyor olsam da ona kıyamadığım gerçeği var.
Bunları düşünürken cafeye vardığımı yeni fark ettim. Cafe'den içeri girdim ve arkadaşlara selam verip önlüğümü giydim. Cafe işlek bir yerde olduğu için geleni çok fazla oluyordu ve bizim için çok yorucu geçiyordu. Masalardan siparişlerini aldım, siparişleri masalara teslim ettikten sonra, soluklanmak için sırtımı duvara yasladım.Etrafa göz attıktan sonra derin bir nefes aldım.
'Bazı insanlar hizmet edilmesini istediği için , geriye kalan insanlar sürekli hizmet ediyordu'
Hayatın kuralı buydu belki de birileri hep üzülmek zorundaydı. Çalıştığım ortam dışında kimseye köle olacak kendimi ezdirecek biri olmadım her zaman elimden geleni yaptım.
Bundan sonra da yapacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK DUVAR
Teen FictionÇektiği acılarla büyümeyi öğremiş Vera. Hayatın onu yapayanlız bırakmasıyla öfke ile büyümüş etrafını yakıp kavuran Rüzgar.