Meredy
Önümdeki kağıda bakıp derin bir nefes aldım. Sınav haftasını atlatmış bir öğrenci olarak Crime Sorciere'de çoktan adım çıkmıştı.
İnek öğrenci.
Bu okuldan nefret etmem için yeni sebepler türüyordu her geçen gün. Bir lisedeki her insan sorunlu olabilir miydi? Lisedeki ortalama herkes güvenilmezdi. Gerard-san beni buraya getirirken 'sıfırdan bir başlangıç yapmak isteyenlerin okulu' demişti. Hadi ama... Sıfırdan başlangıç yapmak isteyen birileri elbette olabilirdi ancak ben yanında yılan taşıyıp kendine Cobra dedirten insanların yanında sıfırdan başlamak istemiyordum. Bu okul çok fazla yorucuydu.
"Sınav sonuçların geldi demek?" diyerek yanıma atladı Ultear-san. "Nasıllar?"
"Okulda adımı çıkaracak kadar iyi."
Koltuğa iyice yayılıp notlarımı kontrol etti.
"Cidden denildiği kadar varmış. İnek öğrenci mi diyorlardı sana?"
Başımı salladım hafifçe.
"Ama... Ama... Ama senin de notların çok iyi Ultear-san! Sana neden öyle demiyorlar?"
Kaşlarını kaldırıp hafifçe sırıtırken bana döndü.
"Bana... İnek öğrenci mi diyecekler?" Sahte bir kahkaha atıp saçlarımı karıştırdı. "Cesaret edemezler."
Kırmızı gözleri parlayıp gözlerimin tam içine bakarken suç işlemiş bir çocuk gibi sırıtıp masanın üzerindeki fotoğrafı işaret ettim. Ultear-san'ı andıran bir yüz şekli vardı. Ancak onun saçları kısa ve göz rengi daha farklıydı. Oldukça... Güzeldi.
"O kim?" dedim gözlerimi fotoğraftan çekmeden. "Her yerde o var. Benim kaldığım odada, senin kaldığın odada, telefonunun kilit ekranında, ana ekranında, bilgisayarının da öyle. Oldukça önemli biri sanırım."
Başını sallayıp fotoğrafa baktı.
"Annem. Önemli biri elbette."
Başımı salladım ağır ağır.
"Tıpkı ona benziyorsun."
"Evet."
"Peki şey..." dedim gözlerimi kısarken. "Neden fotoğrafın küçük kısmında yarım bir Lyon var? Hatta diğer yanında da siyah saçlı biri var sanırım. Yarım olmaları çok... A... Garip?"
"Çünkü onları kestim."
Gözlerimi kırpıştırıp afallamış bir şekilde gülümsedim.
"Mükemmel!"
"Bence de. Biraz daha kesseydim annemin elleri ve manzara gidiyordu. Bu yüzden o kadar kısmı kaldı. Mecburiyetten."
"Lyon ve yanındaki senin neyin oluyor?"
"Evimizde kalan iki zavallı..." derin bir nefes aldı. "Oluyordu. Sonra annem öldü."
Gözlerim büyürken yutkunup dışarıya baktım.
"Küçüklüğüm o ikisiyle geçti." dedi gözleri ileri dalarken. Yüzünde oldukça hafif bir gülümseme, gözlerinin önünden anılar geçiyordu. "Gerçekten sorunlu kişilerdi. Gerçi... Ul Milkovich de pek normal biri değildi. Annem onların yanında mutluydu. Lyon ve Gray... Ah... Gray... Asabi bir çocukken Lyonun tüm yaptığı annemi örnek almaktı. İkisi de anneme karşı eşsiz bir sevgi besliyordu. Sonuçta herkes sokakta kalmış iki küçük çocuğu evine alıp eşsiz bir hayat sunmaz, değil mi?
Başımı sallayıp yutkundum zorla. Öyle bir ses tonuyla konuşuyordu ki tüm kalbimi dolduracak kadar şefkatliydi. İlk defa duyuyordum bu ses tonunu. Ve kaybetmek istemiyordum.