Medya; Sia feat. Labrinth - To Be Human
"Renkler... Renkleri seviyorsun değil mi? Sevdiğini biliyorum. Renkleri düşün, renkler kurtuluştur. İçinde yatan umut mavi, sevinç sarı, sevgi pembe, hayal yeşil... Çiz renkleri beyninde, oluştur her şeyi. Yapabilirsin, inan. Korkma. Korku siyah, endişe gri... Bulutları düşün beyaz, gökyüzünü düşün mavi. Gökyüzünde süzülen kuşlar, rengarenk. Sen hayal et, hayat et yeter ki, inan onlar oluşur."
Elini uzattığında inandım dediklerine. Bir anlığına inandım. Kalbim gümbürdedi, durdu, sonra tekrar hızla atmaya başladı. Nefesim kesilmişti, o kadar güzeldi ki... Bakmaya kıyamadım bir an, gözlerimi kapattım. Korktum, bakışlarım bu güzel tabloya zarar verir diye korktum. Sonra dayanamadım, tekrar açtım gözlerimi. Zarar vermekten korkmam bir yana, bu güzel tablodan mahrum kalmak daha can yakıcı olurdu. Ama yine de gözlerim doldu; ağlamazdım biliyordum, ağlayamazdım. Dolan gözlerime inat devam ettim bu güzelliğe bakmaya. Öyle güzel gülümsedi ki elini tuttuğunda bir filmi izliyormuş gibi hissettim; filmi izlediğim günün akşamı, yatağımda kendimi başrol oyuncusu olarak hayal edeceğimi bilerek. Sonra tekrar o güzel sesini duydum. 8-9 yaşlarındaki bir melekle konuşuyordu.
"Benim güzel perim, anladın mı beni? Resme yeteneğin var, sadece çizeceğin şeylerin renklerini güzelce hayal etmelisin."
Boğazım kurudu, bir baba nasıl bu kadar güzel olabilirdi? Dilim damağıma yapıştı, yutkunamadım. Kalbim yine teklemeye başlamıştı. Gözlerimi kaçırdım, dayanamıyordum. Bakmaya da, bu güzel görüntüden mahrum kalmaya da dayanamıyordum. Elimi kalbimin üstüne koydum, düzensiz atışları endişelenmeme sebep oldu. Ölür müydüm? Ölmemeliydim, korkuyordum. Bu güzelliği kaçırmak istemiyordum.
"Annenin yanına gidelim mi meleğim?"
Kalbim kanadı, kan içime aktı. Yemin ederim hissettim, ruhumun kalbi kanıyordu ve ben buna engel olamıyordum. O sırada bir müzik sesi doldu kulağıma, sevdiğim bir şarkıcıydı söyleyen.
"To be human is to love." diyordu şarkının sözlerinde. "İnsan olmak sevmektir."
Doğruydu. İnsan olan severdi, her insanoğlu sevgiyi tadardı çünkü insandı. Bu insanın doğasında vardı, sevgi olmasa bu dünya ayakta kalamazdı. Gözlerim kızının elini tutarak sevdiği kadının yanına giden adama kaydı. İlk insan oluşum gidiyordu. Gözlerimi kapattım, görüntü güzeldi ama acı güzel değildi. Çimlerin üstüne sırt üstü uzanıp gökyüzüne baktım. Belki de başkası severdi beni, onu sevdiğim gibi. Kim bilebilirdi ki? Daha önümde sonu bilinmez bir hayat vardı, ikinci kez insan olmak için henüz geç değildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Can Sıkıntısı
Cerita PendekCan acısı, can sevinci ve biraz da can sıkıntısı...