İblis, Tanrı'nın en güzel meleğiymiş. Yaratılmış ve yaratılacak olan tüm kadınların en güzeli, tek ateşteniymiş. Kanatları ateşten, kalbi buzdan kadın. Tanrı, piyano çalarken yaratmış İblis'i. Tırnaklarından saçlarına kadar tutkuyla, arzuyla yaratmış. 7 notanın sonsuz asaletiyle yaratmış. 7 kalple yaratmış, 7 lanetle. İblis cennetin değil, cennet İblis'in süsüymüş. Tâ ki cennete toprak girene kadar. İblis'in içinde cehennem o gün yanmış. İblis'in kötü olduğunu da nereden çıkardınız siz? Her âşık kadın kadar, kadınmış o da, Adem cennete gelmeden önce. Ki Adem yaratılmış cennette, cehenneme ne gerek, yanmış İblis'te cennette.
Adem'i görmüş, yanmış bir kalbi.
Adem'i solumuş, yanmış bir kalbi.
Adem'i hissetmiş, yanmış bir kalbi.
Adem'in elleri, yanmış bir kalbi.
Adem'in kalbi, yanmış bir kalbi.
Adem'in gözleri, yanmış bir kalbi.
Adem'in kaburgası, yanmış 7 kalbi.
Kocaman kanatları olan ateşten bir kadını aşk mahvedemezdi. Tanrı ve tanrı kere günahlar mahvederdi. Tanrı Adem'le Lilith'i yan yana koyduğunda, İblis'e kaç intihar hediye etmişti? Her şeyi kuşkusuz, en ilahi kalemle yazan tanrı, cehennemi neden İblis'in içine işlemişti? Lilith kadındı, Adem'le aynı kandan, Adem için olandı. İblis kadın kere kadındı, ateşten, kâinat için olandı. Tanrı bu buzdan şöleni izledi, yarattığı kadını, yarattığı adamı, yarattığı İblis'i izledi. Tanrı siyah ve beyazdan önce kırmızıyı yarattı. Kırmızıdan bir kalemi, kan kırmızı yazan bir kalemi, İblis'e hediye etti.
-Kırmızı-
"Ki ben, andım olsun, bu kırmızı yazan kalemi, insanlıkla eğlencem bitene kadar, topraktan olanın kanıyla dolduracağım. Ki ben, 7 kalpli ateşten kadın, tüm insanlığı göğüs kafesimde ki cehennemde yakacağım."
*İblis'ten;
Toprak daha dünyada, ben tüm kâinata kadındım. Adem daha çamur, ben tüm kâinata kadındım. Tanrı Adem'i yarattığında yanında bir kadınla, ben tüm kâinata cehennemdim. Topraktan olan karşımdaydı, aşktan olan topraktan adamın içinde. Lilith Tanrı'nın oyunuydu, Adem benim oyuncağım. Ben Adem'de minik kızım, aşka rastladım. Cennete günah girmeden aşk girerse eğer, en büyük günah aşk olurmuş, bunu bana Tanrı fısıldadı. Adem ve Lilith'e ruh üflenmeden önce Tanrı tüm gece piyano çaldı. Başımı omzuna yaslayıp Tanrı'nın piyano çalan ellerini seyrettim. "Bana neden 7 kalp verdin?" dediğimde duraksadı. Ellerini yavaşça tuşlardan kaldırıp saçlarımda gezindirdi. "Sen" dedi, "yarattığım ve yaratacağım en güzel şeysin. Yarattıklarımın son buluşunun senfonisi senin 7 kalbinin sesi olacak." Piyano çalmaya devam ederken omzunda uyuyakalmıştım.
...
Ruhlu toprak/ Cennette gün:
Sabaha gözlerimi araladığımda nehir kenarında oturan iki ruhlu toprak gördüm. Adem ve Lilith. Günün ilk saatleri ikisini uzaktan izledim, anlamaya çalıştım, insan soyunu incelemeye başladım. Bağları vardı, minnet ve sevgi, Adem kendisine su uzattığında bile şükranla bakıyordu Lilith'e. Şenlik yeri gibiydi, melekler ve cinler etraflarında dört dönüyor, sordukları soruları yanıtlıyordu. Var olmak ve hayat bulmak. Varlıklarını burada istememe hasedi ve Adem'den uzak kalma korkusu eşit oranlı bir histi içimde. *İmkânsızsa ateşin toprağa sevdası, imkânsızdır toprağın cennette kalışı* Varlıklarından herkes memnundu, yokluk hissiyatındansa İblis'ten bir kadın. Bozuk, ses, bozuk. Adem dokundukça topraktan kadına, işledim isyanı kaderinin bir alt satırına. Beynine fısıldamak, inkârı fısıldamak. Ait olamama hissini fısıldamak. Bir gürültü koptu ki, cennette eşi benzerine rastlanmamış. Ne olduğunu daha kimse anlayamamışken topraktan kadının cin nehrinde insanlığa vedasını izledi herkes. Adem artık yalnız ve eşsizdi. Adem topraktan tek kalpli bir adamdı ve Tanrı bana çok fena kızgındı. Adem'in ruhu daha körpecikken yalnız kaldı, topraktan olanlar yalnız kalamazdı.
Tanrı kızdı, kızdı, kızdı.
Annesi kediyi öptü, camı örttü.
Öylece oturan Adem'in yanına gittim, dokunsam şimdi tenine, cennetten bile duru tenine, ateşim yakardı. Sessizliği bozamadık, sessizliği Tanrı'dan gelecek cezam bozardı. Tanrı sustu, Adem sustu, tüm melekler ve tüm cinler ve tüm elmalar sustu. Gece'den Venüs'e uzanacak o laneti herkes unuttu. Adem'i 3 gece göstermedi Tanrı bana. İçimde ki tuhaf bağın Adem'e olmadığını söyledi, benim için yarattığının o olmadığını söyledi, inanmadım. Büsbütün karşımdayken benim için olandı o, ayırt etmesi zor değil fakat acı vericiydi. Cennette ki çilek ağaçlarını gezdim tek tek, iyi bir çilek şarabı cennetten meyvenin eseridir. Aslına bakarsanız tüm şaraplar İblis'ten bir kadının eseridir. Cennette bir Pazar sabahı Tanrı usulca yanıma sokulup "Bu görev senin, Adem'in kaburgasını ver bana" dedi. Dediklerini anlamasam da Adem'in yanına gittim, bir kadeh çilek şarabıyla. Bir İblis'in sarılma isteği var mıdır? Bilmiyorum. Adem'e bir bağım vardı ama Adem bunun için yetmezdi. Benim için karanlık bir boşluktu, çözemiyor, sadece düşüyordum. Üçüncü kadehten sonra mayışan gözleriyle yüzüme baktı, konuşmadı. Tırnaklarım? Hayır pençelerim. Bir İblis'te ne ise adı, ondan işte. Yavaşça göğsünü deştim, kırmızıydı, topraktan olanın sıvısıydı. Çaldığım kaburgası çok ağrımasın diye, yemin ederim ağrımasın diye yerine kendimden bir kemik bıraktım *tanrı bunu duyarsa bana çok pis kızacak. Usul usul diktim yarasını. Kanatlarımın altında yatağına götürdüm, kaburgasını Tanrı'ya. Bir kemiği yedi kalbime saplamam gerekliydi, bunu bana cinler söyledi.
-
"Sekiz kere beni kesersen yedi kere ölürüm. Beni öldürürsen kendimi yeniden doğururum. Bu masalı sen bilmiyorsun, annem çok kanıyor ama elmalar hiç yarasını sarmıyor. Sol göğsünü yokla, iblis hepinizin boşluğunda."
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Şarap
RomanceHer masal cennetten çıkma, İblis'in masalı cennetten kovulmaydı. Tanrı ateşten afeti fırlattı cehenneme, Tanrı topraktan afeti fırlattı dünyaya. Annem anlattı bu masalı bana ama tek şartla. Babama söylemek yokmuş, yoksa çok kızar ve tüm elmaları öld...