Kabus Dolu Bir Gece (1. Bölüm)

34 2 0
                                    



Behiye akşam yatınca uzun süre uyuyamadı, defalarca sağa sola dönüp durduktan sonra dalabildi, gecenin bir vakti tedirginlik içinde uyandı.Köydeki evlerin ışıkları kapalı olduğu için  her yer karanlıktı, biribirinden uzak sokak lambaları sokaklara ölgün bir ışık veriyordu.Evin yakınındaki  sokak lambasının ışığı odayı aydınlatıyordu.Gecenin karanlığında sokak lambasının ışığı ağaç dallarının gölgesiyle birleşince  duvarda değişik gölge oyunlarına neden oluyordu. Rüzgarın etkisiyle, ağaçların hafiften sallanmasıyla bile bu gölgeler şekilden şekle giriyor, gecenin sessizliği ile birleşince insanın ürpermesine neden oluyordu. Bu gölgelere bakarken fark etmeden geri daldı Behiye, dalmasıyla beraber uzun siyah giysili bir siluet hızla geçti yanından, irkildi herkes bir yere doğru gidiyordu, kendi de kalabalığın arasındaydı. Hava tozlu, rüzgarlıydı. Sesler, uğultular duyuyordu rüyasında. Bir bakıyor ki bir kara canavar keskin dişlerini göstererek gözleri ışık saçarak  Behiye'ye doğru geliyor. Behiye kaçıyor yıkık, virane bir eve giriyor. Bir bakıyor etrafında insanlar toplanmış, askerler görüyor. Askerlerin arasında üstü, başı perişan, saçı başı dağılmış ablası Feriha'yı görüyor. Bağırmak istiyor bağıramıyor, ağlamak istiyor ağlayamıyor. Korkuyla uyanıyor Behiye. 

Son zamanlarda Behiye'de bir can sıkıntısı, geceleri uyuyamama durumu vardı. Uyursa da korkunç rüyalar görüyordu. Kıştan çıkmanın verdiği bezginlik te vardı ama en çok da Behiye'nin nişan atması içinde bulunduğu durumu iyice içinden çıkılmaz yapıyordu. Behiye'nin günleri umutsuzluk içinde, annesinin ve babasının söz ve davranışlarının ağırlığı altında ezilerek geçiyordu, söylenen her söz onu yaralıyor, sinirli tepkiler vermesine neden oluyordu. Sık sık sanki bağrıma bir öküz oturdu diyordu. Uzun, kabus dolu gece bitti, şafak vaktiyle birlikte gün ağarmaya başladı.

Güneş ufuktan doğmaya sarı, turuncu ışıltılarını göstermeye başlayınca, annesi onu uyandırmak için içeri girerek, seslendi:

-Behiye kalk inekleri sağacaksın dedi. Behiye az önce gördüğü rüyaların etkisiyle gözlerini ovalayarak kalktı. Çiçekli ahır şalvarını giyip, yazmasını bağladı başına. Elini yüzünü yıkayıp, mutfaktaki süt helkesini eline aldı, ahıra doğru gitti. Behiye ahırın kapısında girince ineklerin dördü de ona bakardı. Sanki inekler bilirlerdi kimin geldiğini. Behiye ineklerle iyi anlaşır onların dilinden anlar, sağarken canlarını acıtmazdı. Lakin Behiye'nin sıkıntısı geçmiyor, hiçbir şey içindeki karanlığı aydınlatamıyordu. Sarıkıza bile yüz vermez olmuştu. İneklerin memesini ıslak bir bezle sildi, kuruladı, sonra ineklerin dördünü de sağdı. Sütü ahırdan çıkardı. Süzek bezini güğümün üzerine yerleştirdi. Sütü sağdığı kovadan süt güğümüne sütü süzdürdü. Sütün bir kısmını gelen süt toplayıcısına veriyorlar, bir kısmıyla da eve yoğurt yapıyorlardı. Güğüme süzdürdüğü sütün bir kısmını, güğümü eğerek içerden getirdiği yoğurt tenceresine boşalttı. Süt dolu tencereyi eline alarak mutfağa gitti. Annesi mutfakta sabah çayının suyunu çaydanlığa koyarak  ocağa yeni koymuştu. Annesine:

-Sütü süzüp güğümü aşağı koydum, gidip sütçüye ver dedi

Gülten Hanım evden çıkıp sütçüyü bekledi. Biraz sonra sütçü geldi, sütü tarttı. Cebinden bir defter çıkarıp kaç litre olduğunu yazdı. Gülten Hanım eve döndü. Behiye ocağa sütü koydu altını açtı, kaynatıp yoğurt yapmaktı niyeti. Bir yandan da ocakta kaynayan suyla çay demledi. Sütü karıştırarak kaynattıktan sonra, ocaktan aldı. Mutfaktaki masaya kahvaltılık peynir, zeytin, tereyağ koydu. İkide yumurta kırdı tavaya. Ekmeği koydu masaya.

Babası bahçenin köşesindeki maşalayı belledi biraz. Üstündeki toprağı silkeleyip, elini yüzünü yıkadı ve sofraya geldi. Behiye, anne ve babası kahvaltılarını yaptılar. Eskiden biraz olsa sohbet açarlardı, Behiye'nin nişan atma olayından sonra pek konuda bulamaz olmuşlardı. Bir kasvet, bir sıkıntı çökmüştü eve. Kahvaltı yapıldı, Behiye masayı topladı. Kirlenen bardakları, tabak ve kaşıkları bulaşık leğenine koydu. Az önce kaynattığı sütün ısısını tencerenin dışından kontrol etti. Buzdolabında tencerede bulunan yoğurttan birkaç kaşık yoğurt çıkardı tabağa. Yoğurdun üzerine süt dökerek özedi. Az önce kontrol ettiği sütü, özediği yoğurtla mayaladı, eskilerin deyimiyle yoğurdu çaldı. Mutfağın köşesine serdiği minderin üzerine yoğurt mayaladığı tencereyi yerleştirdi. Tencerenin kapağını kapattı. Üzerini bir battaniye ile sardı. Yoğurt olması için dört beş saat beklemesi lazımdı.

Annemi En Çok Ben ÖzlüyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin