Kolumdan dürtüklenmemle mızmızlanmaya başladım. Uyuyordum yahu ne dürtüklüyorsunuz?
" Melis kalk hadi, uçak iniş yaptı. İneceğiz şimdi. "
Haydaa! Ana uyuyoruz şurda ne kaldırıyorsun Allah aşkına. Uyurken bile kafiye yapıyorum ya canım ben.
" Kızım ne anası kalksana. "
Söylene söylene diğer tarafıma dönüp biricik yastığıma koala gibi yapıştım. Bu yastık niye sertti be bu kadar? Aman neyse, onu mu düşüncem uyumaya devam edelim.
Sırtımdan cimciklenmemle yerimden sıçradım. Gözlerimi avuşturup gerildiğimde söylenmeye başladım.
" Yav ana ne yapıyorsun kafayı mı yed- Merve? "
Başımdan aşağı kaynar sular dökülmeye başlarkan bir yandan da kafamın tepesinde dan diye bir ampul belirdi.
Hay aksi! Ben uçaktaydım ve büyük ihtimal uyumuştum. Merve de beni uyandırmaya çalışıyordu. Ona da yazık tabi.
" Ne Mervesi canım, ananım ben senin. " Diyip gözlerini kıstı. Masum olduğum bakışlarımı ona atıp kalkmak için hazırlandığımda sağ tarafımda bana dalga geçercesine bakan bir adet gökdelenlere meydan okuyan çocuğu gördüm. Niye öyle bakıyon lan tipsüz?
" Ne baktın yeğenim? "
"Hiiç, " dedi sadece. Sonra ekledi.
" Sadece yastığın çok güzelmiş. Fazla varsa bende alabilir miyim? "
" Ne yastığı ya? " Anlamsız anlamsız yüzüne bakmaya başladım. Ne diyordu bu aptal şey.
" Evet yastığın. " Diyip kolunu uzattı. Noluyo olum ben hiç bir şey anlamadım. Merve kıkırdamaya başlayınca ona baktım anlatması için. Ama bir süre sonra kahkaha atmaya başlayınca uçaktaki herkes bize bakmaya başladı. Kendine gelmeye başlayarak konuşmaya çalıştı.
" Kanka annen derdi de inanmazdım lan. " Diyip tekrar kahkaha atmaya başladı. Onunla birlikte bu uzun oğlanda gülmeye başladı. Ay yeter.
" Ne demiş annem sana be. "
Konuşmaya çalışıyordu ama kahkaha atmaktan konuşamıyordu. Kendine geldiğinde konuşmaya başladı.
" Uyurken konuştuğunu. " Diyip bu sefer bildiğiniz böğürmeye başladı.
" Iy bı yıstık niyi sirt ıcıbı, " diyen uzun oğlan kolunu da gözüme sokmuştu. Tamam abartmayalım sokmamıştı. Neyden bahsediyordu bunlar?
Biraz düşününce aklıma tek tek akın eden tüm olaylar sonucu utanmıştım. Yastığım diye bu uzun oğlanın koluna yapışmıştım kesin. Yüzümün rengi, efenim domates rengi olsun, patlıcan rengi olsun o aralarda takılırken ben sıçrayıp çantamı alıp uçaktan inmek için tabiri caizse koşmaya başladım.
Uçak iniş yapmıştı ve çoğu insan inmişti. O çocuğu da mümkünse bir daha hiç görmek istemiyordum." Melis, bekle! "
Merve'nin seslenmesiyle durdum ve bana yaklaşmasını bekledim. Uçaktan indikten sonra şu koca havaalanından çıkış yaptığımızda büyük bir oh çektim. Yorulmuştum yahu. Otele gidersek daha da memnun olurdum gerçi. O yüzden de önceden yer ayırttığımız otele doğru yürümeye, hatta yardırmaya başlamıştık.
Bodrum'a gelmiştik tatil için. Daha önce 1-2 kez gelmiştim. Az çok biliyordum buraları.
" Melis, nerede bu otel? Piştim yandım kül olmak üzereyim şuan. "