Bölüm 2:Blackk

53 16 2
                                    

"Hadi kızım kalksana." Rüzgar'ın bağırışıyla derin uykumdan uyandım.
"Offff bu ne bee sabahın köründe ne bağırıyon." Dememle burnuma mis kokular gelmesi bir oldu. Yatağın diğer tarafına döndüm tam gòzlerimi kapatıp uyumaya devam edecekken Rüzgar'ın öpücüğüyle irkildim.
"Uyan meleğim sana kahvaltı hazırladım"dedi. Esneyerek "günaydın Rüzgar ya daha kargalar kahvaltı yapmadı ben mi yapcam"dedim.. Rüzgar odadan çıkınca kısa bir duş aldım. Kıyafetlerimi hala dolaba yerleştirmedim o yüzden valizden kıyafetlerimi çıkardım. Üzerimi değiştirdim. Pek makyaj yapmayı sevmediğim için o işi sonraya bıraktım. Saçlarımı dalgalandırıp şekil verdim. İşte hazırdım. Balkona çıkıp paketten bir sigara çıkarıp yaktım. İçime derin bir nefes çektim. Genelde uyanır uyanmaz sigara içmeyi alışkanlık etmiştim kendime. Sigaram bitince aşağı kahvaltıya indim. Rüzgar kahvaltıya oturmuştu bile. Yanima yaklaşarak "sigara kokuyorsun sen"dedi. Kendimden emin ve ukala bir şekilde cevap verdim. "Evet çünkü sigara içtim"dedim. Aramızda bir kaç saniye sessizlik oluştu."Kullanmanı istemiyorum"dedi. "Of rüzgar kısıtlanmayı sevmiyorum biliyorsun. Hem kendi yaptığın şeyi bana yasaklama gibi bi hakkın yok"dedim.
"Senin vücudunla benimki bir mi?"dedi...
Kahvaltıda meyve suyu sevmediğimden kendine bir fincan çay doldurdum. Çayı yudumlarken "moralin bozuk"dedi Rüzgar.
"Yok birşey, bu gün telefon numaramı değiştircem ve iş bakıcam kendime"dedim önümdeki tabaktakilerle oynarken. "Ne işi ya gerek yok biliyorsun"dedi Rüzgar. Cümlesini bitirmesine izin vermeden "sakın o cümlenin devamını getirme. Ben kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim"dedim...
Rüzgarın ayaklanmasıyla arkasından bağırdım. "Bana iş bulucağız değil mi?"dedim. Rüzgar arkasını döndü ve "işin hazır meleğim"dedi. "Ne işi kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim demiştim." Rüzgar ukalaca devam edip "kendi ayaklarının üzerinde durmuyacaksın demedimki sadece işe ihtiyacın yok muydu bende sana iş veriyorum."dedi. "Ne işi Rüzgar yapabileceğim birşey mi?"dedim. "Aynen tatlım yapabileceğin birşey"dedi. Arabanın kapısını açıp "hadi bin bakalım"dedi...
Rüzgar arabayı çalıştırıp Etilere doğru sürmeye başladı. Bakışlarımı cama çevirip düşündüm. Annem ne yapıyorudu acaba şimdi yokluğumda, kahretsin şimdiden çok özlemiştim onu. Şimdilik bir iş bulmam gerekiyordu. Aslında paraya ihtiyacım yoktu. Ama kendi ayaklarımın üzerinde durmalıydım. İlk önce Rüzgar'ın bana bulduğu işe bakacaktım. Babamın işleri dolayısıyla çoğu işleri yapabilirdim. Daha önce onun barlarında çalışmıştım. Başka işleride yapmıştım.
Bunlar basitti. Peki o ne olacaktı? Kalbimden çıkarıp atacak mıydım? Tabiki de atacaktım. Bu yeni hayatımda onun yeri ve adı yoktu. İzmir'den buraya geldiğimde oradaki tüm yaşananların tek kalemle üstünü çizip geldim. Rüzgarın sessizliği bozmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.
"Dalgınsın meleğim. Neyin var senin?Eğer konu oysa inan bana unutturucam sana."
"Yoo yok bişey " dedim. Rüzgar sinirlendi ve arabayı daha hızlı sürmeye başladı. Rüzgar sinirlenince mavi gözleri koyu mavi lacivert halini aldı. Bu hali beni ürkütüyordu. Direksiyonu daha sıkı kavradı. "Bana bak!!" Camdan dışarıyı seyretmeye devam ettim. "Bana bak dedim sana." Bağırışıyla ürkmüştüm. Hadi bakalım işte şimdi başlıyoruz.
"Ne var Rüzgar, rahatlamak için kafamı dağıtmak için senin yanına geliyorum. Sende herkes gibi üstüme gelmeye devam et. Aferin."
"Benim yanıma geliyorsun şu lanet çocuğu düşünüyorsun. Sen benim yanıma niye geldin soylesene Handee??!!" Gözlerim yanmaya başlamıştı. Sanki biraz daha soylense geri dönücektim. Gözlerimdeki yaşlarla içimde verdiğim savaşı kaybetmiştim. Ve artık gözlerimdeki yaşlar süzülmeye başlamıştı. O an kendime lanetler yağdırdım. Ben güçsüz değildim. Güçsüz olmuyacaktım. "Bak meleğim òzür dilerim. Ama düşünme kötü şeyleri ben hep senin yanındayım." Arabayı durdurdu. Daha fazla ağlamaya başlamıştım. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Dayanamayıp sımsıkı sarıldım. "Beni sakın bırakma tamam mı?" "Tamam."dedi ve sözlerine devam etti. "Sen benimsin sen benim tek ailemsin. Seni asla ne olursa olsun bırakmam." Daha sıkı sarıldı. Hiç bırakmayacakmış gibi. Arabanın kapısını açtı. "Hadi bin meleğim yeni hayata başladın, yeni işine bakmaya gidelim."dedi bende hafifce gulumseyerek "gidelim."dedim...
Rüzgar arabayı gayet hoş bir gece kulübünün önünde durdurdu.
"Hadi in meleğim yeni iş yerindeyiz." Rüzgarın dediğiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Sen harikasın rüzgar burası tam bana göre." Rüzgar hafif bir sırıtışla arabanın kapısını açtı. "İn meleğim." Onunla beraber arabadan indim. Barın üstünde kocaman bir yazıyla BLACKK KULÜP yazıyordu. Dışı ise simsiyah ve üstünde gri yazılar vardı. "Gelmeyi düşünüyor musun?" Rügarın söylediği söze karşı hareketlenip seri adımlarla ilerlemeye başladım. Merdivenlerden aşağı ağır adımlarla inmeye başladım. Masalar, sandalyeler, kadehler, bardaklar, aksesuarlar. Herkes büyük bir telaş içindeydi. Tadilatın yetişmesi gerekiyordu. İki gün sonra açılış vardı. Cemiyet hayatı, yüksek sosyete, iş adamları, babam herkes burada olacaktı. Ve burayı işleten kişi ben olacaktım. İnanamıyorum çok çalışmalıydım. Rüzgarın bana verdiği bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeliydim. Rüzgar çalışanlara seslendi. "Gençler yeni patronunuz. Benden sonra burdan Hande sorumlu." Bu çocuk melekti kanatlari yoktu birtek. İyiki gelmiştim bu iş tam bana göreydim. Barlara kulüplere alışıktım. Başaracaktım. Kısa sürede burayı İstanbul'un en iyi kulübü yapacaktım. Yapabilirdim. Üstelik kafamıda dağıtacaktım. Daha iyi olacaktı her şey. Rüzgar'ın seslenişiyle düşüncelerimden ayrıldım. Sesin geldiği yöne doğru gitmeye başladım. "Melek buraya gelsene!"
"Efendim canım."
"Benim biraz işim var benimle gelecek misin?" Daha sözünü bitirmeden atıldım.
"Tabi ki burada kalıcam yapıcak çok şey var."
"Peki meleğim ama ilk günde yorma kendini." Rüzgar yanağımdan öpüp gitti. Nereye gidecekti acaba ne işler karıştırıyordu bu çocuk neyse ya ben işime bakayım. İşçilere seslendim. "Beyler, hanımlar başlıyoruz. Hadi tempo." Bar kısmındakilere seslendim. "Sen,sen, ve sen bar kısmıyla ilgilenin. Sende bana iç mimarınızı çağır hadi acele etsenize. Sende buraya gel içkiler ve diğer içecekler geldi mi?"
"Evet handr hanım araç dışarıda gidip alalım mı?"
"Emre sen yanına üç kişi al brnimle gel içkileri içeri taşıyacaz. Hadi ne duruyorsun orada."
"Peki. Hande hanım." Emre yanına üç kişi aldı hep beraber içki kolilerini taşımaya başladık. "Deniz, Emre hızlı olun aksama kadar düzenlemesinide yapıcaksınız." Beraber içkileri içeri taşıdık. Patron olabilirdim ama onlar çalışırken izleyemezdim. Onlara yardım ettim. Evet iç mimarımızda gelmişti. Kulübün dizaynı bitmitmişti. İşçilere seslendim. "Bu günlük bu jadar yeter. Yarın sabah 7de herkws burada olsun."dedim...
Akşam olmuştu. Rüzgar hala ortalıkta yoktu. Ve hiç aramamıştı. En iyisi ben arayayım. Çantamdan telefonumu bulup çıkardım. Son aramalardan sarışınımı bulup aradım. İlk çalışta açsa şaşardım zaten. Ahh evet açtı nihayet.
"Alo sarışın nerdesin?"
"Nerde olmamı istersin meleğim?"
"Ya bırak dalgayı sarışınım."
"Nerde olcam kızım ya kulübe geliyorum seni almaya."
"Tamam acele et.!"
"Geldim seni görüyorum. Karşıya bak." Telefonu kapatmamla rüzgarın arabayı yanımda durdurması bir oldu. Arabadan indi ve yanıma yaklaştı. "Çok bekletmedim dimi meleğim."
"Yoo işim bitti zaten." Bugünlük işim bitmişti. İlk gün olmasına rağmen kulübü açılış tarihine yetiştirmek adina çok çalışmıştım. Acıkmış ayni zamanda çok yorulmuştum.
Yorgundum. Eve gitmek istediğim için eve gelmiştik. Ve acıkmıştım. Acaba Rüzgar bize yemek yapar mıydı? Sormakta fayda var. "Acıktım ben"
"Dışardan söyliyim hemen meleleğim."
"Yok sen yap." Rüzgar şaşkın gözlerle bana baktı sonra mutfağa baktı. "Hem sen biricik Handeciğine yemek yapmak istemez misin?"
Ukala bi şekilde yüzüme baktı. "Yaparım. Yaparımda kızım sen bu gidişle evde kalıcan benden söylemesi." Saçlarıyla oynamaya devam ettim. "Evde kalırsam beni sen alırsın."
Rüzgar bana bakıp çarpık bir gülümsemeyle "yok daha neler! Seni başıma bela eder miyim?" Yüzünü bana doğru çevirdi. "Sen baksana benim gözlerime bende seni başıma bela edecek göz var mı?"
Ukala bir tavırla gözlerine dikkatlice baktım. "Bilmem var mı? bir bakayım." Gözlerine bakarak bir kahkaha patlattım. "Lan hakkatende yokmuş."
"Tabi kızım ne sandın."dedi ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Dudakları yumuşacıktı pamuk gibi. Tövbe tövbe ne düşünüyorum ben iyice sapıttım. Balkona girdim. Paketten bir sigara alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Tam yakacaktımi Rüzgar yaktı sigaramı. Ben sigaramı içerken Rüzgar içeri geçip yemek hazırlamaya başladı. O yemek hazırlarken bende yukarıya çıkıp duş alacaktım. Sigarayı söndürüp balkondan çıktım. Merdivenlerden yukarıya çıktım. Odamın kapısını açtım. Ağır adımlarla içeri girdim. İçimde bir huzursuzluk vardı her an kötü birşey olacakmış gibi. Dolaptan giyeceklerimi çıkardım. Yatağımın üzerine koyup banyoya girdim. Sonra topladığım saçlarımı açtım. Yüzümdeki makyajı silip aynada yüzümü incecelemeye başladım. Gerçekten çok güzel bir yüzüm vardı. Herkesin söylediğine göre güzelliğimi annemden almıştım. Sıcak suyu açıp altına girdim. Sıcak su adeta tenime işliyordu. Gözlerimi kapatıp suyun tenimde gezinmesini bekledim. Su vücudumda gezindi, gezindi ve gezindi. Duştan çıkıp giyinmeye başladım. Saçlarımı kuruttuktan sonra aşağıya indim.
Rüzgar masayı hazırlıyordu. Merdivenin başında onu öyle izlerken ister istemez yüzümde bir gülümseme oluştu. "Haklısın ben bu gidişle ev kalıcam." Mutfağa girdim. Mutfak tezgahına yaklaştım ve bir bardak su doldurdum. Bugün hiç su içmediğimi farkettim. Bardağı dudaklarımın arasına alışımdan yudum yudum içişime kadar beni seyrettiğini farkettim. "O kadar doğal, o kadar güzelsinki, her şeye rağmen hayata inatla baş kaldırdın. Uğraştın, çabaladın. Bırak onlar kaybetti. İnan bana sen hep kazanan olacaksın. Bu arada evlilik demişken keşke hep keşke sana azda olsa benzeyen biriyle evlenebilsem." Rüzgarın sözleriyle gözlerim dolmaya başlamıştı. Kendimi ne kadar zorlasamda tutamadım gözümden akan yaşları. Kolay ağlayan biri değildim. Bu son zamanlarla psikolajim epey bozulmuştu. Gözlerimdeki yaşları eliyle silip sımsıkı sarıldı. Ardından saçlarımı koklayıp alnımdan öptü. "Saçların çok güzel kokuyor meleğim."
"Hımm." Dedim ve önümdeki yemeklere bakındım. Acaba görüntü gibi tadı da güzel miydi.
Yemeğimi yemeye başladım. Rüzgar bey daha yemeğimi bitirmeden "sana süper bir film getirdim."dedi elindeki filmi gösterip. "Korku filmiyse izlemem bak."
"Hadi ama Hande benimlesin. Hem bu filmi bu akşam izlemem gerek. Daha doğrusu izlemek istiyorum." Allah benim belamı vermiş! Egoya bak Allahım ya...
"Gerçi sen korkuyordun dimi." Dedi Rüzgar beni gaza getirmek için. "Eheheheh şaka yapma ya komiksin. Ben mi korkuyorum tak filmi Rüzgar."
Pekala bana istediğini yaptırmak konusunda iyi miydi? İyiydi. Her seferinde salak gibi atlıyordum. Rüzgar filmi taktı. Ve koltuğa geçip oturdu bende kafamı dizlerine koyup uzandım. "Meleğim biliyorsunki ışıkların kapanması gerek. Yoksa filmin bir anlamı kalmaz."
"Yani?" Dedim gayet ukala bir tavırla.
"Yani kalk ışıkları kapat."
"Ya sen beni uşağın olarak mı görüyorsun aptal kaldır kıçını sen kapat. Allahım ya!!!" Rüzgar bana òyle bir bakış attıki kalktım kapattım ışıkları birde üstüne özür diledim. Rüzgar bir yandan film izliyor bir yandandan mısır yiyordu. Yeni çıkmış sarı sakalları elime batıyordu. Çok güzel bir yüzü vardı. İlahi bir güzellik. Masmavi gözleri...
.....
Sabah erkenken kalktım. Duş aldım. Giyindim. Hazırlandım. Mutfağa inip bir sigara yaktım.
"Aferin daha birşey yemeden iç."
"Sanane Rüzgar sa-na-ne." Heceleyerek üstüne basa basa söyledim. "Neyse ben çıkıyorum sen napıcaksın?"
"Benim dışarıda biraz işlerim var sen git." Evden çıktım. Taksi kapıda bekliyordu. Taksiye bindim. Gideceğim yeri söyledim. Adam kulübe doğru sürmeye başladı. Bana bir araba lazımdı. Taksi kulübün önünde durdu. Parayı verip indim. Emin adımlar kulübe girdim önce terasa çıktım. Emre terastaki son işlerle ilgileniyordu. Teras katı güzel olmuştu. Aşagı inip bar kısmında oturdum. Davetli listesine göz gezdirdim. Herkes tamamdı. Emre garson şefimizdi. Uzun boylu esmer yakışıklı bi çocuktu. Neyi nasıl yapacağını iyi biliyordu. "Hande hanım her şey hazır açılışa hazırız."
"Tamam o zaman herkes gidip dinlensin. Yarın sağlam bir şekilde ayakta olmanızı istiyorum."
"Peki Hande hanım."
Eve geldim. Biraz oturdum. Gözüm duvardaki çerçevede değişen fotoğraflara takıldı. Ya kıyamam bu kadar fotoğrafımızı nerden bulup böyle yapmış. Taaa küçüklüğümüzden bu yana fotoğraflarımız slayt şeklindr ekrandaydı. Kapının çalmasıyla yerimden kalktım kapıyı açtım elinde büyük kırmızı kutu olan bir adam karşımda duruyordu. Yanlış geldi galiba...
---------------------------------------
Yorum ve voteler icin simdidenbtesekkurler. Esas oglan hakkindaki ipuclarini gelecek bolumde vericem. 😊😊

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin