Amerika // Alfred Fuckin' Jones

799 34 301
                                    

Evinin yanında bir erkek gurubu oturuyordu ve bazen partiler yaparak gürültüden başka bir şey yapmıyorlardı. Ara sıra şikayet etmeye gitsen de hiçbir işe yaramıyordu. Üniversite öğrencisiydin ve arkadaşınla aynı evde kalıp derslerden sonra her zamanki gibi tembellik yapacaktınız. O gün evi düzenleme işini hallettikten sonra çöpleri dışarı çıkarma sırası sana gelmişti, sürünerek ağa kalktın ve çöplerle birlikte evin dışına çıktın. Çöpleri tenekeye atarken yanınızdaki evden tanışınıyorlarmış gibi bir gürültü geliyordu. Birkaç adım atarak onların evinin önüne girdin, küçük bir kamyonun arkasında birkaç eşya vardı ve bütün erkek gurubu dışardaydı, taşınmıyorlardı. Aksine eşyaları eve taşıyorlardı, ellerini göğsünün üzerinde birleştirerek onlara baktın.
"Ne oluyor böyle?"
Diyerek seslendin, sana bakıp gülümsediler.
"Selam *...(senin adın), çok sevdiğimiz bir arkadaşımız Washington'dan aramıza geri döndü şükürler olsun ki!"
Evin içinden koyu sarı saçlı, mavi gözlü ve elips şekilli gözlükleriyle uzun boylu sırıtan bir çocuk çıktı ve sana arkadaşlarının yanına gelerek sana el salladı.
"*...(senin adın)! Bu Alfred, aramıza yeni katıldı. Ve Alfred, komşumuzla tanış."
Alfred kocaman gülümsemesiyle bağırdı,
"Tanıştığımıza memnun oldum *...(senin adın)."
Omuz silktin ve hiçbirisine aldırış etmeden asık surat ifadenle sessizce arkana dönerek evine geri ilerledin. O canavarların arasına bir tanesi daha eklenmesi seni pek mutlu etmemişti.
*
Sabah üniversiteye gitmeden önce yaklaşık 1 saat vaktin vardı ve açtın. Bu yüzden evinin birkaç blok uzağındaki pastaneye uğradın ve telefonuna bakarak bir şeyler atıştırdın. Kapının üstündeki küçük çan çaldı ve içeri sabah sabah hayattan hiç bıkma ihtimali olmayarak sırıtan Alfred girdi. Pastaneyi gözleri ile hızlıca tararken seni gördü, göz göze geldiniz ve ilerlerken senin yanına yaklaştığında sana bakarak el salladı ve ses çıkarmadan, ağızını oynatarak sana "Merhaba," dedi. Bakışlarını onun üstünden çekerek yeniden telefonuna yönelttin. Birkaç dakika sonra olduğun masanın sandalyesini çekerek karşına yiyecekleriyle oturan kişi de Alfred'di.
"Günaydın." Dedi ellerini birleştirerek,
"Sabahları nedense hep soğuk oluyor, hem bugün hava yağışlı; bence yazın ortasında hasta olmamaya dikkat edelim." Diyerek gülümsedi. Birkaç saniye ona dik dik baktıktan sonra elindekileri yemeye devam ederek tekrar telefona baktın ve hiç konuşmadın. Sonra, aniden Alfred telefonunu elinden çekerek aldı ve kendi telefonunu çıkardı.
"Ne yapıyorsun be? Telefonumu hemen geri ver!"
Alfred işaret parmağını sağa sola oynatarak "no-no" diyordu. Sinirleniyordun,
"Önemli bir şey değil, merak etme sadece numaramı kaydediyorum."
Ardından kendisini aradı, kapattı ve telefonunu geri verdi.
"Küçük sohbet için teşekkür ederim," diyerek ayağa kalktı ve masadan birkaç adım geri gitti.
"Ancak şimdi gitmem gerek, görüşmek üzere lollita."
Diyerek yiyeceklerini çantasına koydu ve kafeden çıktı. Telefonunu açtığında kendisini kaydettiği isim ile birkaç dakika güldün;
"Fantastic Jones <3"
Bir de isminin karşısına kırmızı bir kalp koymuştu. Numarayı silmek için davranacakken, bir anda kalmasını istedin. Bunun pek bir zararı olmayacağını düşündün. Yaklaşık yarım saat sonra ise kafeden çıktın.

***
Okuldan çıktıktan sonra part time işine gitmiştin, gayet yorgundun ve kafan çatlıyordu. Zar zor eve gelmiştin ve uyumak istiyordun ancak komşularınızdan yine gürültüler geliyordu, bu seni neredeyse çıldırtacaktı. Evden çıkmaya gücün kalmadığı için Alfred'e mesaj atmayı denedin.
'SAÇMA GÜRÜLTÜNÜZÜ KESMEZSENİZ POLİS ÇAĞIRACAĞIM'
Birkaç dakika sonra Alfred yazdı,
'Aslında bize katılsan bu kadar sinirlenecek bir şey bulmazsın'
Ellerini sıkarak yumruk haline getirdin, yavaşça orayı basmayı ve dağıtmayı istiyordun.
'Lanet gürültüyü kesecek misiniz?!!!'
Cevap hızla geldi,
'Hayır :)'
Hızla oturduğun kanepeden kalktın ve komşunuzun evine koştun. Kapıyı kırarcasına yumrukladın, Alfred açtığında içerdeki müzik sesi daha gürültülü geliyordu ve o anda kulakların çınlamaya başlamıştı. Alfred gülümsedi,
"Geleceğini biliyordum, bu partiye katılman beni daha mutlu etti!"
Hızla Alfred'in yakasına yapıştın,
"NE KATILMASI BE! BENİ DELİ Mİ ETMEYE ÇALIŞIYORSUN?!"
Alfred bir anda afalladı,
"Sakin ol hırçın kedicik, bu konuyu bağırışmadan da halledebiliriz."
Alfred seni bir anda kolundan çekerek evin içine aldı ve kapıyı kapattı.
"Hayatının en güzel parti gecesini yaşatacağım sana!"
Tek kelime etmene izin vermeden kolunu tutarak seni evdeki kalabalığın arasına aldı. Salona geçtiğinizde müzik sesinden dolayı konuşmak için bağırmanız gerekiyordu,
"Dans etmeyi sever misin?!"
Diye seslendi Alfred, kulaklarını parmaklarınla tıkadın,
"Bilmiyorum!"
Alfred gözlerini kıstı ve kafasını yaklaştırdı,
"Anlamadım?!"
"Dans etmeyi bilmiyorum! Lanet olsun, ben bu evden gidiyorum!"
Gürültüden başının ağrısını bile duyamamak seni bir hayli sinirlendiriyordu ve bu evi terk etmek için hareketlendin. Alfred tekrar kolundan tuttu,
"Hadi ama! Eğlenmeyi bilmiyorsun!"
"Buraya eğlence için gelmedim! Lanet kafamı toparlamak, uyumak istiyorum!"
"O zaman bir anlaşma yapalım; sen kafanı tamamen dağıt bu akşam, sonra beraber toplayalım, ne dersin?"
"Hayır derim! HAYIR!"
Alfred kolundan çekerek seni merdivenlerin yanına götürdü,
"Beni bi' saniye bekle, hemen döneceğim."
Dedi ve salona tekrar koştu, evi terkedip polisi çağırmak veya onu beklemek arasında seçim yaparken elinde iki bardakla geri dönmüştü. Bir bardağı sana uzattı,
"Biraz içki rahatlamana yardımcı olur."
Ellerini göğüslerinin üzerinde birleştirdin ve hiçbir tepki vermeden ona baktın. Alfred bardağı biraz daha sana yakınlaştırdı,
"Hadi ama, beni bu şekilde bekletecek misin? Bana biraz tolerans tanı, söz veriyorum kötü bir şey olmayacak. Sadece bu akşamlık birer dost olalım, sonra bana ne istersen yapabilirsin. Sadece bu akşamlık... söz veriyorum, pişman olmayacaksın."
Bardağı aldın,
"Sonra ne istersem yapabilir miyim yani?"
Alfred kıkırdadı ve başını öne eğdi, ardından tekrar sana baktı,
"Tabii ki."
"Peki o zaman, sadece bu akşamlık..."
Dedin ve içkini yudumladın, o sırada Alfred'in ev arkadaşları sizi gördü ve merdivenlerin yanına yaklaştılar. Biraz sarhoş gibiydiler,
"Ah, aman Tanrım ...(senin adın) partimize gelmiş!.."
"Diğerleri gözlerini kısarak baktılar,
"Bu çok güzel bir sürpriz oldu cidden! Biz de bu akşam Alfred'in aramıza katılışını kutluyorduk, ah... bakıyorum da siz çoktan arkadaş olmuşsunuz!"
Kendi aralarında güldüler,
"Evet, biraz geç oldu ama arkadaş olmayı başardık, bu akşam birlikte biraz eğlenmeyi düşünüyoruz."
Dedi Alfred, arkadaşları ayakta afallanarak yürürken Alfred'in omuzuna elleriyle hafifçe vurdular,
"O zaman, iyi şanslar dostum."
Ardından olduğunuz yeri terk ettiler.
"Burası biraz gürültülü."
Dediğinde Alfred yukarı çıkmayı teklif etti, birlikte merdivenlerin basamaklarını tırmanırken son basamağa oturdunuz, ses daha az geliyordu. O sırada ayakkabı bağcıklarınla oynuyordun.
"Hiç birbirmizden bahsetmedik bu arada,"
Dedi Alfred, ardından devam etti;
"Mesela ben Washington'lıyım. Ancak küçüklüğümden beri hep burada, California'da yaşıyordum. Bundan birkaç sene önce buradan Washington'a taşınmak zorunda kalmıştık."
"Eşyalarını California'ya kadar getirdin mi yani? İmkansız!"
Alfred güldü,
"Hayır tabii ki, buradaki eski evimden getirdiğim eşyalardı onlar! Eh... peki sen?"
"Ben mi? Hm... hayatım boyunca buradan pek bir yere ayrılmadım açıkcası, dünyayı keşfetmek daha önemli işlerim olduğunu düşünüyordum... sanırım. Ama hep Washington'a gitmek istemişimdir!"
"Ciddi misin? Washington'a mı? Eğer istersen seni ben gezdirebilirim, birçok yere gideriz, evimi de gösteririm ve hatta yatak odama VIP giriş..."
Bir anda tuhaf bir sessizlik oluştu ancak içinizden kıkırdaşıyordunuz.
"Ahm, neyse... hobilerin nelerdir, biraz kendinden bahset... merak ediyorum."
Dedi Alfred, ve ardından bir süre bu şekilde sohbet ettiniz. Ta ki slow bir müzik çalıp birçok kişi yere sızana kadar.
"Ben bu şarkıyı çok seviyorum!"
Dedin heyecanla, Alfred elinden tuttu ve seni ayağa kaldırdı, birlikte tekrar salona indiniz. Manzara müthişti- yani ev tamamiyle dağılıp harabeye dönmüş, birçok kişi gitmiş, kalanlar sızmış ve birkaç tane sarhoş da sevişiyordu. Bastğınız her yerden parti zımbırtıları veya cam kırıkları ile plastik bardaklar çıkıyordu. Buna aldırış etmeden Alfred ellerini beline koydu ve sen de kendi ellerini onun omuzuna. Salınarak yavaşça dans ediyordunuz.
"Dans etmeyi bilmediğimi söylemiştim,"
dedin, Alfred gülümsedi. Kafan onun omuzuna gelirken suratını görebilmen için yukarı bakman gerekiyordu. Ancak suratını görmeye çalışırken nefeslerin kesiliyor ve yanakların kızarıyordu, bu yüzden başını aşağıda tutuyordun.
"Özel bir hamle yapman gerekmiyor, sadece... akışına bırak işte."
Alfred'in nefesleri anlını okşarken uyuşturuyor ve tüylerini ürpertiyordu. Nefesleri anlından yavaşça sağ kulağına kaymaya başlayınca sesi fısıldamalara dönüştü,
"Bana kendimi tuhaf hissettiriyorsun... yani, seni düşünürken ve yanındayken aldığım bu hissin tadı biraz korkutucu. Ancak vazgeçemiyorum, çok güçlü bir uyuşturucu gibi... ve sanki ben de bu hisse karşı bir madde bağımlısıyım."
Yaklaşıp burnunu öptüğü sırada Alfred'in elini bıraktın ve geri çekildin. Titriyor ve endişeleniyordun, kalbinin çarpma sesi normal değildi. Kollarından başlayıp parmak uçlarına inen hafif bir uyuşukluk ellerini hareket ettirmek zorunda bıraktı. Kafanın arkasını kaşıdın ve garip bir gülümsemeyle baktın.
"Kötü... bir şey mi dedim?"
Dedi Alfred ellerini tutarak.
"Hayır... sadece işte, bu akşam biraz yorgunum. Sanırım uyumam gerekiyor. Eh... Alfred, bu geceki güzel sohbet için teşekkür ederim, seni tanımaya izin vermeyip önyargılı davrandığım için de çok özür dilerim. Gerçekten harika birisin, fakat bu akşamı şimdi sonlardırmalıyız, uykusuzluk gürültüyle birleşince bana iyi gelmedi sanırım."
Gitmeye çalışacakken Alfred ellerini bırakmadı.
"Parti bitti zaten biliyorsun, biraz daha kalsan ve en azından biraz daha sohbet etsek. Hem kafanı ve evi toplamaya çalışırız."
Dedi gülerek, etrafa bakındınız. Evin toplanacak bir hali yoktu, resmen terrör estirilmiş gibi dağınıltı. Gülümsedin,
"Beni hizmetçi olarak mı kullanmayı planlıyorsun? Belki de partiye bunun için davet ettin değil mi?"
Dedin gülerek, Alfred de güldü,
"Aslında partiye parti sonunda evi toparlaması için kız davet etmek iyi fikirmiş. Ama... tabii ki seni bunun için davet etmedim, doğrusu seni ben davet etmedim ki! Partimi basan sensin hatırlatırım. Ayrıca, sen merdivenlerde otur, zaten yorgunsun. Yanımda olduğunu hissetmek istiyorum sadece."
"Ah, hayır. Buraları düzenlemekte benim de payım var biliyorsun. Sana yardım ederim."
Alfred tekrar güldü,
"Ben yaparım boş ver! Sen sadece bir köşeye otur."
Mutfaktan bir poşet getirdi ve yerdeki plastik bardak, parti süsleri, patlak balonları ve çeşit çeşit çöpleri topladı. Ona yardım ettin, bu konuda biraz tartışsanız da yaklaşık beş dakika sonra salon biraz daha evden bir köşeye benziyordu. Alfred merdivenlerin ilk basamağına oturdu,
"Gel hadi, biraz ara verelim."
Yavaşça onun yanına oturdun.
"Bekle, Rusya'daki arkadaşımdan arakladığım pahalı bir votka vardı, onu getireceğim."
Dedi ve yukarı çıktı. Ne kadar içki istemediğini belirtsen de seni dinlemeden iki bardan ve votkayla beraber tekrar aşağı indi.
"Merak etme, tadına bak. Beğeniceğine eminim."
Bardağı uzatıp biraz içki döktüğünde derin bir iç çekip içkiyi kabul ettin.
"Şu anda da kesin beni sarhoş etmeye çalışıyorsun."
Alfred tek kaşını kaldırarak baktı,
"Sarhoş kadınlarla yatmayı sevmiyorum, iğrenç geliyor. Eğer bunu kast ettiysen..."
İçkisini yudumladı.
"Şaka yapıyordum, hemen ciddiye alıyorsun."
"Hayır, ciddiye alsaydım böyle davranmazdım."
"Neyse..."
Dedin, ardından kafanı onun omuzuna yaslandın. Bir sürelik sessizlikte gözlerini kapadın ve kendini huzurlu hissettin. Gözlerin kapalıyken etraf aydınlanıyor başındaki küçük çınlama hafif bir melodiye dönüşüyordu. Ara sıra gözlerini açtığında merdivenleri yan yan ve senin üstüne gelirken gördün, gözlerini daha fazla açık tutmaya mecalin olmadığı için tekrar kapandılar. Tekrar açmaya çalıştığında ise karşında bir duvar saati ve kırmızı tavan gördün, sağ tarafından gelen turuncu bir loş ışık eşyaları karanlıktan hafif te olsa kurtarıyordu. Gözlerini tekrar kapayıp açtığında bu sefer, sol tarafında bulunan camdan günün ilk ışıkları, martı sesleri ve güneşin turunculuğu yansıyordu. Olduğun yerde doğrulduğunda yan tarafında Alfred uyuyordu, sende kolilerin etrafta ve eşyaların gelişigüzel yerleştirilmiş olduğu bu odada büyük ve yüksekçe bir yatakta yatıyordun- Alfred ile. Bir anda kalbinin atışıyla çıkan ok beynine saplandı ve o anda yataktan fırladın. Ancak üstünde dünkü kıyafetlerin vardı, sadece ayakların çıplaktı. Bir kot pantolon ve beyaz, sana büyük gelen bir tişört. Senin kıyafetlerindi. Alfred de giyinikti ancak onun üstünde pijamaları vardı. Alfred yavaşça yatakta senin olduğun tarafa döndü ve uyku sersemi konuşmaya çalıştı,
"Hey... iyi misin? Bir şey mi oldu da bu saatte ayakta dikiliyorsun?"
"Evet," dedin.
"Neden ben evimde değilim de seninle aynı yatakta uyuyorum."
Alfred yavaşça doğruldu ve gözlerini ovdu.
"Merak etme, sana virüs bulaştırmam, öpüşmedik bile zaten. Bu gece uyuyakalmıştın, zaten aşağıda bir sürü kişi uyuyakalmış. Başka oda yoktu, yani seni rahatsız etmek istemezdim ancak yanında uyumak zorunda kaldım. Söyleseydin keşke yerde yatardım."
Üzgün gözüküyordu, bir anda kendini kötü hissettin.
"Şey öyle demedim. Yani uyandırsaydın, zaten evim yan tarafta, hemen giderdim."
Alfred aptalca sırıttı,
"Çok güzel uyuyordun... uyandırsaydım kendimi öldürürdüm. Horluyordun ama çok tatlıydı."
"Ne?! Saçmalama ben horlamam, başkasının horlama sesini duymuşsundur sen!"
"Yaa... tabii canım hiç horlamıyordun."
"Alfred ciddi misin? Gerçekten horluyor muydum."
"Evet!" Dedi.
"Hatta gel tekrar uyu, seni videoya çekeceğim."
Diye devam etti.
"İnanmıyorum, ben hor-la-mı-yor-um! Yalan söylemekte çok beceriksizsin."
"Sana yalan söylemiyorum, hadi gel sana kanıtlayacağım! Tekrar uyu da göstereyim sana! Ayrıca horlaman beni rahatsız etmedi, çok şirindin."
Yatağa tekrar girdin,
"İyi peki, görelim bakalım horluyor muydum!"
Çarşafı üstüne bir hışımla çektin ve gözlerini yumdun.
"Ve seni uyarıyorum, dokunma bana."
Alfred bilerek omuzuna dokunuyordu.
"Kıyafetlerinle yatıyorsun, ayıp ama. Soysana şunları."
"Sapık mısın? Git başımdan."
"Evet, aslında biraz sapığım."
Dedi, tişörtünü omuzlarından çekmeye çalışıyordu. Sen kalkacakken üstüne çıktı ve ellerini sıkarak yatağa bastırdı ve kendi üstündeki tişörtü çıkardı.
"Alfred... dur!"
Dedin. Boynunu öpüyor üstünde dolanıyordu. Senin pantolonunun fermuarını çözdü ve aşağı doğru çekti.
"Hayatımda hiçkimseyi bu kadar istediğimi hatırlamıyorum... çok güzel kokuyorsun, kokun beni kendine çekiyor. Çok güzel bakıyorsun, bakışların beni baştan çıkarıyorsun. Sesin, aklımda yankılandıkça terliyorum, kelimenin tam anlamıyla alev alıyorum."
Dedi, pantolonunu çıkartmasına yardım ettin. Kafası boynunun boşluğundaydı ve burnun onun omuzuna değiyordu, birbirinizi soyarken onu kokladın. Bu kokuyu asla unutamayacağını biliyordun.

\\ şimdi bi dk durun, ilk okuyucularıma bir mesajım var.
Sizi s*rim. Yerom sizi yerrom.
Buraya iki saat ne yazacağımı düşündüm, ANCAK BİR GERÇEK Kİ ÇOK MUTLUYUM. Viva viva happy *bi' de gitti bu şarkıda beş dakika boyunca durmadan dans etti*
Neyse gel gelelim konuya, Louisa ve çetesi sanırım kitabımı işgal etmiş. Ben de Wattpad'den umudu kesip iki haftadır girmemiştim ki canım sıkıldı gidip bi kitap güncellemelerine bakayım en azından derken 43 ANASINI YEDİĞİMİN BİLDİRİMİ ile göz göze geldim. Kitap bastırma teklifi alsam bu kadar heyecan yapmazdım ki, her bir yorumda bir çığlık attım hala boğazım acıyor. LAN KİTAP EN SON 12 OKUNMAYDI ONU YAZIP TEŞEKKÜR ETMEYİ PLANLIYORDUM. Çok mutlu oldum, özellikle Roderichli bölümde piano kırıldı mq diyen arkadaşı özel olarak tebrik edeceğim, ben olsam yapılabilecek daha iyi bir yorum yazamazdım. Neyse, heyecandan kendime sahura krep yapamadım, zaten bok gibi yemek yapıyorum krepin de tipi hepten gitti. Neyse onu bi' de yedim bem ama sorum yoq hala hayattayım. Ancak eğer olurda buralara hiç uğramazsam şunu bilin, öldüm. Yarın karneler geliyor ve büyük ihtimalle sosyal medyadan uzaklaştırılacağım. Telefonumu alacaklar, bilgisiyarı yasaklayacaklar ve bütün yaz boyunca teknoloji yüzü görememe gibi bir tehlikem var. AMA AMQ BEM SABAH ÖLECEM DİYE ÜZÜLÜRKEN UZUN -süre sonra İLK DEFA BU KADAR MUTLU OLDUM T^T TEJEKKÜĞ EDEĞİM! Bu arada bu İzlanda şipi ve bilmem ne Denmark aklımda! İLK requestler unutlmaz. *^* sizi seviyorum, yarın için bana dua edin.

Bu arada yazım yanlışlıkları için özürler, çok fazla dikkat edemeden bölümü direk attım.~

Hetalia X Reader Turkish/ Hetalia X Okuyucu Türkçe / Hetalia X Reader Türkçe Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin