~Günlük Girişi ~
Her şeyi baştan anlatmama izin verin...
Merhaba, ben Do Kyungsoo; İspanya'ya doğru giden bir gemide yolculuk eden bir biyolog idi. Benim işim bulduğum bütün yeni türdeki yaşamları belgelemek ve çizmek, eğer fırsatını bulacak olursam da toplamaktı. Kulağa oldukça basit geliyor değil mi? İşte, ben de tam olarak burada hata yaptım....böcekler ve bitki hayatları üzerinde çalıştığım bir yerin arasında, aşık oldum.
...
Çimler ayak bileklerine kadar uzanıyor ve bir dönüm boyunca böyle devam ediyordu; Kyungsoo gözlerini korumak için şapkasını aşağıya doğru çekti. Ensesindeki deri şimdiden sıcaktan dolayı onu rahatsız etmeye başlamıştı. Onu buraya getiren gemiye doğru dönüp baktı ve bulunduğu yeri zihnine not etti. Gemideki arkadaşları çiftler halinde ayrılmışlar ve sahil boyunca gezip barınacak yer bakmaya başlamışlardı. O ise, diğerleri ile arasına mesafe koyarak ormanın içlerine doğru ilerleme kararı almıştı. Orman, keşfedilmemiş yaşam formları bulmak için oldukça uygun bir yerdi ve Kyungsoo onlardan bir tanesini bulup ona kendi adını vermeyi umut ediyordu.
Dalgın bir biçimde el çantasını kavradı ve gözlerini yapabildiği kadar çok açarak güneş hala varken manzarayı izledi. Sonuçta buraya yaptıkları seyahat çok uzun sürmeyecek ve güneş batmadan önce geri döneceklerdi, bu yüzden ormanda ilerlemeye devam etti. Nemli hava başına bela olsa bile çantasındaki tıngırdayan kavanozların melodik sesinin keyfini çıkarıyordu.
Birkaç saat boyunca süren gezisinde, Kyungsoo bunu yaptığına pişman olmaya başlamıştı; alnındaki ve sırtındaki ter yüzünden sırılsıklam olmuştu. Yine de, yolu yarılamış olduğundan devam etti. Gezisinin ilk iki saati boyunca değişmeyen zemin değişmeye başlamış, ilerledikçe çimler daha yumuşak ve daha yeşil gelmeye başlamıştı. Siyah deri botları sıcaklatıyor ve çimlerin aralarındaki saklı taşların üstüne kararsız adımlar atmasını sağlıyordu. Bacaklarını saran haki rengi pantolonu ise onu iyiden iyiye rahatsız ediyordu. Çıkarttığı matarasındaki sudan bir yudum daha alırken çoktan yarısının boş oluşunu umursamamış ve daha fazlasına ihtiyacı olmadan geri dönebilmeyi ummuştu.
Neredeyse dört saat süren gezide, ormanın büyük bir kısmını katetmişti. Şaşırtıcı olan şuydu ki, gelip geçtiği ağaçlara baktığında ölçülerinin onun kollarının iki katı kalınlıkta ve boyunun da üç katı uzunluğunda olduklarını fark etmişti. Gölgeli ve serin bir yerde durduğunda şapkasını çıkarıp boynundan sarkmasına izin verdi. Elini ağacın gövdesine koyduğunda soğuk hissettirmişti. Bulduğu gölge sayesinde devam etmek için yeniden enerji toplayabilmişti. Keşfettiği ilk şey uzun gövdesi ve uzun bacakları olan bir böcek türüydü. Gördüğü böceğin hızlıca resmini çizdi ve resmin altına kısa bir açıklama yazdı.
Tanık olduğu yeni yaşam türleri yüzünden büyüye kapılırken ormanın daha da derinliklerine ilerledi, gördüğü her yeni hayvan ve yeni bitki türünü hızlıca çizebilmek için attığı her bir kaç adımda bir duruyordu.Daha önceden İspanya'da bulunduğunu hiç duymadığı yeni bir tür primat bile bulmuştu. Ancak hayvanların resimlerini çizerek kanıt toplamak oldukça zordu çünkü sürekli hareket edip duruyorlardı. Çizdiği eskize bakıp gülümsediğinde, bulduklarını diğer biyologlara göstermek için sabırsızlanıyordu. Buldukları yüzünden kesinlikle etkileneceklerdi, kim bilir belki de ona terfi etmesini sağlayacak olanaklar bile sunulurdu.
YOU ARE READING
El Dorado: The Lost City of Gold
Cerita PendekKyungsoo İspanya'nın sömürge döneminde sıkışmış Yeni dünya biyoloğuydu. Başlarda tek istediği şey evine dönmek ve dünyaca ünlü bir biyolog olmaktı. Sonra Kai ile tanıştı ve tüm dünyası alt üst oldu. Kai, Musica halkının lideri olmak için çabalıyord...