YILLAR SONRA

21 0 0
                                    

"Offf sabah sabah yine ne bu gürültü"
Çiğdem uykusundan annesi ve babasının kavgaları sayesinde uyanmıştı. Maşallah her sabah alarm gibi daha kargalar bokunu yemeden başlıyorlardı çiğdeminkiler. Bi sebep de olmazdı genelde. Öyle eften püften sebepleri konu edinirlerdi. İşin aslı giderek yaşlanıyorlardı. Çiğdem bunu düşündükçe bir garip oluyordu. Daha yeni küçük erkek kardeşi Alabora' yı kucağına vermişlerdi sanki. Ne çabuk geçiyordu Zaman.
Çiğdem' in ailesi 4 kişilik bir çekirdek aileydi. Su gibi güzel mi güzel bir annesi vardı. Adı Leyla. Babası hep anlatırdı gizli gizli çiğdeme "Senin annen dünyanın en güzel kadını. Ee tabi kimin karısı ?" Der dururdu. Haksız da değildi ,annesi gerçekten de çok güzeldi. Kızıl saçları, yeşil gözleri, beyaz bir teni vardı. Yüzünü küçük küçük çiller süslüyordu. Neşeli çocuksu bir ruhu olduğu gözlerindeki parıltıdan belliydi.
Babası Murat ise oldukça yakışıklı boylu poslu kumral, dikkat çekici bir vücuda sahip olan bir erkekti. Bir bankacıydı. Sert bakışlarının altında yufka yürekli bir baba olan bankacı...
Alabora ise bambaşka bir alemdi. Annesine benzeyen kıpkıvırcık kızıl saçları, renkli cıvıl cıvıl gözleri, beyaz çilli teniyle 2. Bir Leyla hanımdı ve Çiğdem ona bayılırdı. Çok akıllı ve saygılı bir çocuktu çünkü. Ve ablasının onu sevdiği kadar o da ablasını seviyordu.
"Tık Tık Tık"
...
"TIK TIK TIK"
"Ay.. Gel
"Çiğdem hanım saatin kaç olduğunu biliyor musun sen?"
"Biliyorum Leyla hanım sorduğunuz için teşekkürler"
"Kal kız, bana kelime oyunu yapma! Okulun ilk günü geç mi kalıcan"
"Aman anne, duyan da ilk defa okula gidiyorum sanacak"
"Bu okula ilk defa gidiyorsun. İstanbul'da ilk günümüz. Lisende ilk günün . Kötü bir izlenim bırakmanı istemiyorum. Zaten bu son senen biraz daha......."
Sabah sabah neden bu kadar çok konuşmuştu ki heyheyleri geçmedi herhalde
"....... Anlayacağın kaldır kıçını ve hazırlan geç kalacaksın"
"Tamam annem sen in aşağıya ben geliyorum hemen"
Annesi biraz yumuşamıştı. Sinirli yüz ifadesinin yerini tatlı bir tebessüm almıştı.
"Tamam kızım çabuk ol kahvaltın da hazır"
Çiğdem üstünü hızlıca giyindi. Yalan olmasın biraz heyecanlıydı. Kafasını kaldırıp aynaya baktı. Sarı saçlarını, mavi gözlerini ve dövmesini inceledi. Ahhhh o dövme...
...
"Ne kadar güzel bir böcek değil mi Demir? "
"Ben o kadar beğenmedim, çok kız işi."
"HAYIR ÇOK GÜZEL TAMAM MI"
"Tamam çok güzel"
"Söz ver bana, büyünce bunu dövme yaptıralım ve bu bizim mühürümüz olsun"
"Ama bu çok saçma , kız işi bi yusufçuk dövmesi iste..."
"SÖZ VER DEDİM!!"
"Söz tamam, söz"
"Yemin et"
"Ne?"
"YEMİN ETTT!!!"
"Yemin ederim tamam."
...
Hep aklına gelirdi Çiğdem in aklına sabahleyin. Gözleri dolardı, yüzünde hafif bir tebessümle. Acaba Demir nerelerdeydi şimdi? Ne yapıyordu? En son İzmir' den ayrılıp İstanbul'a taşınmışlardı ama Allah bilir nerelerdeydi? Gittiğinden beri onu çok özlüyordu Çiğdem. O çocukluk yıllarını o yaramazlıklarını, ilk ve bu zamana kadar son aşkı Demir'i...
Koşarak aşağıya indi. Hemen ağzına bi iki lokma attı.
"Kızım, oturup Adam akıllı bi kahvaltı yapsana"
"Öptüm Leyla sultan sevyom seni"
Annesinin lafının bitirmesini beklemeden kapıyı kapatıp arabaya bindi.
"Kendini Nasıl hissediyorsun?"
Babası yüzünde hafif bir tebessümle sordu
"Şey... Aslında biraz heyecan var gibi"
"Tatlı heyecan iyidir boşver. Al bugünlük harçlığın"
"Teşekkür ederim baba"
"Hadi gidelim,yoksa geç kalıcaz" 
Aman yarrabi bu ne kadar büyük bir şehirdi. Çiğdem' in gözü korkmuştu. Arabanın camından dışarı bakarken biraz tırstı. Binalar büyük, arabalar hızlı,herkes bir telaş içinde. Neden bu kargaşa? Neden bu acele, bu koşuşturma? Sanki herkes hiç ölmeyecekmiş, hayatları hiç bitmeyecekmiş gibi bu çaba. İlginç geliyordu.
"Hadi umarım ilk günün iyi geçer"
"Sağol babacım"
Arabanın kapısını kapatıp okula doğru yürüdü. Eski okulundan çok çok daha büyüktü.
BAAMMM
"Ahhh! Önüne neden bakmıyosun arkadaşım?"
"Kusura bakma ama sende okula öyle saf saf bakmasaydın beni görebilirdin."
Karşısında son derece çekici , esmer, kemikli bir suratı olan, kirli sakallı, yeşil gözlü bir erkek vardı. Çiğdem içinden "ukala bişey olmasa çok şirin aslında" dedi.
"Her neyse, kalkmana yardım edebilir miyim?"
"Hayır teşekkür ederim, gerek yok"
Çiğdem kalktı ve üstünü temizledi. Tam giderken
"Dövmen, çok güzelmiş" dedi çocuk
Çiğdem ise imalı bir şekilde
"sağol" dedi.
Koşar adımlarla sınıfına doğru gitti. Boş bulduğu sıraya oturdu. Yanında bir erkek oturuyordu.
"Merhaba tatlım, adım Erdem"
"Me.. Merhaba ben Çiğdem memnun oldum"
"Rahat ol ayol bura podyum değil sınıf"
Çiğdem güldü bu sene eğlenceli geçeceğe benziyordu. Bir anda sınıfa çarpıştığı çocuk girdi. Çiğdem'e bakarak tebessüm etti. Çiğdem hemen kafasını çevirdi. Hemen ardından hoca girdi
"Evet arkadaşlar, bu son senemizde gene beraberiz. Beni tanımayanlar için söylüyorum ben sizin Matematik hocanızım umarım hepiniz için verimli ve güzel bir sene olur. Evettt artık yoklamamızı alalım Erdem Çiçek?"
"Burda"
"Burak Çelik?"
"Burda"
"Demir Yılmaz"
Demir Yılmaz? Bu Demir' di. En eski aşkı Demir. kalbi Güm güm attı. Demir kimdi?
"Burda"
"Demir mi?"
"Evet , çarpışıp çemkirdiğin kişi"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 10, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yusufcuk Kalbi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin