Jungkook yağmurluğunu üzerine geçirdikten sonra hızlı adımlarla evden çıkıp ormanın derinliklerine doğru koşuşturdu. Bir yandan da endişeyle etrafına bakınıyordu. Jimin'in başına bir şey gelmiş olma ihtimalinden çok korkuyordu.
"Hala nehirde olabilir mi? Hayır, öğleden sonra başka yere gidip oynuyor. Siktir!"
Jungkook nehrin kıyısına nefes nefese ulaştığında gördüğü tanıdık çocukla birlikte derin bir nefes vererek ona doğru seslendi.
"Jimin!"
Jimin nehrin tam ortasındaki kayalıkta oturup suya uzanmaya çalışırken büyük olan daha çok endişelenerek seslenmeye devam etti.
"Salak! Su çok yükselmiş. Çok tehlikeli, geri dön hadi!"
Küçük olan başını iki yana salladıktan sonra olduğu yerde beklemeye devam etti. Jungkook kaşlarını hafifçe çattıktan sonra pantolonun ıslanmasını umursamayarak kayalığa doğru adımladı.
"Sözümü dinlemeyeceksin yani! Başıma bu kadar iş açma, seni lanet velet!"
Büyük olan küçüğünün elini kavradıktan sonra kendisine doğru çekiştirdiği sırada tekrar söyledi.
"Geri dönüyoruz!"
"Olmaz!"
"Sen ne..."
"Çanta suya düştü ondan..."
"Çanta mı?"Jungkook elinin içindeki minik eli daha sıkı tutarak şaşkın bir biçimde olanları anlamaya çalışıyordu.
"Bentou koyduğum çantadan mı bahsediyorsun? Önemli değil, yarın başka çanta veririm sana"
"Ama daha bir lokma bile yemedim. Ve şimdi..."Jimin dudaklarını büzerek başını yere eğdiğinde büyük olan keşfettiği şeyle dudaklarının aralanmasına engel olamadı.
"Pirinç! Pirinç bu kadar önemli mi? Tanrım! Nasıl da fark edemedim? Senin her şeyi yediğini söylediler ama neyi sevdiğini söylemediler"
Jungkook gülümseyerek küçüğünün başını okşadıktan sonra minik bedeni kucaklayıp havaya kaldırdığında konuşmasını sürdürdü.
"O zaman biz de akşam yemeğinde pirinçli omlet yeriz. Hadi geri dönelim. Jung-Su çok korkunç malum"
Büyük olan Jimin'i sırtına atıp nehrin içinden tekrar kıyıya doğru ilerlemeye başladı.
"Jung-Su korkunç değil Jungkook! O iyi biri, beni yanına aldı"
"Eh bu doğru tabi. Keşke bana karşı da iyi olsa"Jungkook kıyıya ulaştığında küçüğünü yere indirip üzerindeki yağmurluğu çıkararak onu hiçbir yeri ıslanmayacak şekilde sıkıca sarmaladıktan sonra tekrar omzuna aldı. Jimin başını büyüğünün omzuna gömdüğünde çekinerek sordu.
"Jungkook?"
"Hım?"
"Kore'ye geri mi dönüyorsun?"Büyük olan sırtındaki çocuğun söyledikleriyle olduğu yerde durarak şaşkın bir şekilde konuştu.
"Ha? Duydun mu yoksa?"
Jimin, Jungkook'un boynuna sardığı ellerini yumruk yapıp sıktığında büyük olan olup bitenin farkına varmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Super Lovers ☤Jikook☤
FanfictionJungkook hayatına sadece küçük bir kardeş değil, kendini tamamlayacak birini almıştı. [Animesinden uyarlanmıştır]