Dişe Diş..

4 0 0
                                    

Renk'le Yekta sessizce yürüyorlardı. Renk'in yanakları kızarmıştı ağlamaktan -gerçi doğal hali de kızarıktı ya- mahcup bir şekilde yanyana yürüyorlardı Yekta'ya. Yekta gülümsüyor yanyan Renk'e bakıyordu. Renk bunun farkındaydı ve ona mahcup olduğu için bakamıyordu suratına. İçinden "Yine aynı şey oldu! Neden her zaman o haklı çıkıyor ya? Neden mahcup olan ben oluyorum hep?..Ona karşı hala bir şeyler hissediyor olabilir miyim ki? Yok artık daha neler! Saçmalama Renk! Sen onu bitireli çok oldu unuttun mu bunu? Onu geçtim bu çocuk seni ne kadar üzdü..." ." Renk!" diye seslendi Yekta. Yerinden sıçradı Renk. "Dünyamıza geri dön" dedi Yekta bir yandan da gülerek. "Dalmışım pardon" dedi Renk. 'İçimden konuşuyordum da' diyemezdi ya sonuçta. "İyisin değil mi artık?" diye sordu Yekta. "İyiyim evet.." dedi sadece Renk. "Sorun değil.." dedi Yekta gayet anlayışlı bir ses tonuyla. "Oyunculuk senin hayalin biliyorum ve bu uğurda ne kadar çabaladığını da biliyorum. Bugünkü tepkin de gayet normaldi. Senin yerinde kim olsa aynı şekilde davranırdı. Yani.. Sıkma canını." ve ekledi gülümseyerek ".. ve bundan utanma da..". "Utanmıyorum" dedi Renk. "Utanıyorsun" dedi Yekta. "Utanmıyorum" dedi Renk tekrardan. "Utanıyorsun çünkü hala yüzüme bakamıyorsun " dedi Yekta. Renk'in bu utangaçlığına bayılıyordu. Onu etkileyen şeylerden biri de bu özelliğiydi. Hala çocuklar gibi utanabilmesiydi. Renk yüzüne baktı ve "Utanmıyorum" dedi ve Yekta'nın yüzüne bakar bakmaz yine kızardı. Kafasını çevirdi hemen. Gülmemek için zor tuttu kendini çünkü kızarmıştı yine.
Yolu neredeyse yarılamışlardı."Telefonlarıma bu yüzden mi cevap vermedin?" dedi Yekta. "O kadar telaşla çıktım ki evde unutmuşum telefonumu."dedi Renk. Sonra Yekta'ya dönüp yastık yığınının içinde." dedi yarı kızgın bir edayla. Yekta durdu "Telefonunu yastık yığınına atman da benim suçum değil herhalde." dedi. Renk gözünün içine içine baktı. 'Sence?' der gibi. Yekta baktı baktı "Ahh gece evet" dedi gözlerini kapadı o geceyi hatırladı birden. "Bu konuyu uzatmasak artık?..Bence uzatmayalım yani." dedi. "Yoo uzatmıyorum sadece telefonumun neden orada olduğunun açıklamasını yapıyorum" dedi Renk. Güldü "Evleniyorduk ve düğünümüzde sen vuruluyordun.. Ahh çok kötüydü Renk çok kötüydü.." diye taklidini yaptı. "Saçmalık.." dedi etrafına bakarak. Yekta sinirlenmişti. "Ne güzel uzatmıyorsun sen öyle." dedi Renk'e bakarak. "Hayatın için endişe etmem mi saçmalık?"dedi Yekta. Eve varmışlardı. Renk Yekta'dan bisikleti aldı ve eve doğru devam etti. "Sana bir şey sordum." dedi Yekta. "Hayır, beni sevmen saçmalık." dedi Renk ve arkasını dönüp gitti. Yekta kalakaldı. Canı acımıştı. Renk eve girene kadar baktı arkasından. Başını kaldırıp üst kattaki odasına baktı Renk'in. Uzunca bir iç çekişten sonra devam etti yoluna..
Ona ulaşamıyordu. Sevgisine inandıramıyordu. Rüyasında ölecek diye korkarken, ona yaptıklarıyla sevgisini öldürmüştü. Ne yapabilir bilmiyordu. Üzerine titredikçe uzaklaşıyordu ondan. Sevgisini gösterdikçe çekiyordu kendisini. 'Şimdiye kadar başka bir kız için bu kadar uğraşsam şimdiye ohooo' dedi içinden. Sonra durdu. 'Gerizekalı' dedi kendi kendine. 'İşte bu yüzden çekiyor ya kendini senden' dedi. 'Bana kız mı yok havasında olduğun sürece olmaz' dedi. "Bırakmayacağım seni Renk" dedi sonra, "Bu sefer sıra bende" dedi.
"Abi kendini aşmışsın kendi kendine konuşmalar hayırdır?" dedi bir ses gülerek, sağ tarafındaki marketten çıkan arkadaşı Serkan'dı bu. "Yalnızlıktan abi napacaksın?" dedi Yekta gülerek. "Naber abi?" dedi Serkan el sıkışıp sarılarak. "İyidir nolsun senden naber?" dedi Yekta da. "Ne olsun bildiğin gibi işte. Duru ile alışverişe çıkalım dedik de, çıkışta bir arkadaşıyla karşılaştı. Ben de seni görünce yanına geleyim dedim." dedi. Yekta arkadaşının bomboş ellerine bakarak "Baya alışveriş yapmışsınız gerçekten" dedi gülerek. Serkan da gülerek " Ya alışveriş dediğime bakma bir kaç bir şey alacaktık da biraz tuzluydu fiyatlar ondan çıkalım dedik." dedi. "İyi bakalım" dedi Yekta gülümseyerek. Duru'nun yaklaştığını gördü sonra. "Yektaa" dedi Duru Yekta'nın sevmediği abartılı selamıyla. Bu kıza hiç ısınamıyor ve nedenini bilmiyordu. Konuşması ona... Gevşekçe.. Evet kelimenin tam anlamıyla gevşekçe geliyordu. Bir de Renk için 'Juliet' diye alay eder gibi bahsetmesi ayrı bir sinirine dokunuyordu. Sanırım.. En çok da buna sinir oluyordu. Bir insan ismiyle bu kadar zıt olabilirdi ona göre. "Nabeer?" diye geldi otuz iki diş moduyla Yekta'nın yanına."İyidir senden naber?" dedi Yekta da. "İyidiir" dedi Duru da, yüzünde anlamlı anlamlı bir sırıtış vardı. Yekta görmemezliğe geldi.Tam 'hadi bana müsaade' deyip gitmeyi düşünürken Duru'nun "Yekta olayı duydun muu?" demesiyle durmak zorunda kaldı. Sırıtışının nedeni şimdi belliydi. "Ne olayı?" dedi Yekta. 'Bu kız yine hangi dedikoduyu anlatacak acaba' diyordu içinden. Garip bir şekilde merak da ediyordu doğrusu. "Renk varya, ona talip var." dedi ve kahkaha attı. Yekta sinirlenmişti. Hem Duru'nun kahkahasına hem de.. "Ne talibi? Ayrıca bunda komik olan ne?" dedi sinirlendiğini anlamıştı Duru ve Serkan. "Renk diyorum Renk" dedi ve tekrardan güldü. "Bizim Juliet'imiz varya hani" tekrardan güldü. Yekta giderek öfkeleniyordu Duru'ya. "Çocuk da kim biliyor musun? Gerçekten inanamayacaksın. Ben şahsen ilk duyduğumda şok olmuştum. Ne alaka diye düşündüm. Ne ara yani diye ama sonra-", " Kim bu diyecek misin artık?" dedi Yekta, Duru'nun sözünü keserek. "Gölgee" dedi ve bastı kahkahayı. "Gölge kim be?" dedi Yekta. Duru pişkin pişkin gülerek "Tanımadın mı yoksa tanımamazlıktan mı geliyorsun? Sizin yeni basketbol kaptanınızdan bahsediyorum." dedi Duru. Kaptan kelimesini de; iki eliyle tırnak işareti yaparak söylemişti. Yekta şok olmuştu. "Kaptanımız ya" dedi sinirle. Sinirden gülerek " Renk'i nereden görmüş pardon da? Onun Renk'le ne alakası olabilir. Hayır yani takıldığı yerler bile farklı. Nerden gördü, ne ara yani?" dedi. "Senin yanında görmüş sanırım" dedi Duru o anda. Yekta'nın gözleri açıldı öfkeyle. "Benim yanımda mı..?" dedi. Duru'yu her an dövecek gibiydi. O sırada Serkan, Yekta'yı sakinleştirircesine " Abi sakin ol, ne abartıyorsun ya, Renk'ten hoşlanmış sen niye bu kadar gerildin ki?" dedi. Duru "Harbiden ya" dedi gülmüyordu artık aksine sinirlenmişti o da. Yekta Duru'yu takmadan Serkan'a " Abi tanımıyorsunuz o çocuğu. Piçin önde gidenidir. Ceren varya hani, ondan hoşlanıyordu bu. Onunla bir şeyler yaşadık ya ordan bilendi bana. Kaptanlığı elimden aldığı zaman 'Gölgene yetişebildiğin zaman yetişirsin bana da' demişti gerizekalı. Herif bana uyuz ve benimle uğraşmaya doymayacaktır. Renk'e de bu yüzden yanaşıyordur eminim." Yekta ne yapacağını bilemez haldeydi. İki eliyle saçlarını sert bir şekilde geriye attı sinirle. "Hadi görüşürüz." dedi ve bir hışım ayrıldı yanlarından. Renk ona bu kadar uzakken onu nasıl koruyacağını bilemiyordu. O pisliğin ona dokunmasına değil, onunla gözgöze gelmesine bile izin vermeyecekti...

Belki de..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin