Medya: Zahir Cihan (Bu adam bir başka)Buraya her dinlediğinde kendini güçlü hissettiğin bir şarkı bırakabilirsin,,
₪
Taner, belki de Taner abi demeliyim. Kendisinde hiçbir zaman hissedemediği şefkati bize fazlasıyla hissettirmişti. Düşen kim olursa olsun, uzatılan ilk el onun eliydi. Koca cüssesi ve çatık kaşlarının altında asıl karakteri gizli olan bu adam, hasta olduğumuz zamanlar alnımıza sirkeli su koyup bekleyen adamdı. Yanlışı doğruyu her zaman bize o öğretmişti. Kızmadan, kırmadan incitmeden. O olmadan hiçbirimiz olmazdık. Bu yüzden Taner'in mahkemesinden çıkan kararlara her zaman saygı duyulurdu. Çünkü haklıyı haksızı şüphesiz en iyi bilen oydu.
Şimdi ben çıkmıştım karşısına. Hiçbirine benden bahsetmeyeceğini adım gibi biliyordum. Hem üzülmemeleri için hem de yaptıkları işi, stres uğruna tehlikeye sokmamak için. Beni görünce kızmıştı, öfkesini bana göstermemeye çalışsa da içinde kopan fırtınaların şiddetini gözlerinde görmüştüm ben. Göreceğim en yumuşak tepkinin de o olacağını adım gibi biliyordum çünkü aralarında en olgunu Taner'di.
Heyecanla geldiğim yolları şimdi buruk bir suratla dönerken, dolunayın ne zamandır semayı süslediğini fark etmemiştim. Elimi arka cebimde ki telefonuma götürüp saati kontrol ettiğim de rahat bir nefes verdim. Henüz gece yarısı olmamıştı ve benim bir sonra ki hamlem için hala vaktim vardı.
Bu izbe sokakları geçerken gram tedirgin değildim. Çoğuna göre tenha ve tehlikeli gelen bu sokaklar benim gönlümün en işlek yerinden daha canlıydı.
Yıllarımın geçtiği bu sokaklardan nasıl olur da ürperebilirdim ki? Üstelik bu sokakların yanında hiç de masum kalmayan ortamlarda defalarca bulunmuşken. Bazen tehlikenin en doruklarında gezmiş, bazen ölüme göz kırpmıştım. Belki de bu yüzden çekip giderek her şeyin düzeleceğini sanmıştım.
Adım seslerimin üstüne başka birinin adım sesleri eklenince bıkkınca göz devirdim. Umarım beni gece gece uğraştıracak bir dağ ayısı değildir zira enerjimi tüketmek istemiyor, geceye saklıyordum.
Ben hızlandıkça adım sesleri de hızlandığında çaktırmadan kafamı oynatarak kim olduğuna baktım. Bu tanıdık sima beni telaşlandırdığında adımlarımın rotasını değiştirip seri bir şekilde yürümeye başladım.
Bir zaman sonra mesele takip meselesi olmaktan çıkmış, adeta gizli bir kovalamacaya dönmüştü. Sanırım onu fark ettiğimi anlamıştı. Şehrin en kalabalık merkezine indiğim de amacım, kalabalığın arasına karışıp kendimi yok etmekti lakin ardımdaki adam, bunu yapacağımı zaten biliyormuş gibi şahin bakışlarını üzerimden çekmiyor, beni bir an bile gözden kaçırmıyordu. Sırtımda hissettiğim delice bakışlar beni oldukça geriyordu.
Az sonra köşe başında gördüğüm o şaşalı otellerden birine rastgele daldım. Biliyordum, burada kaldığıma inanırsa yerimi teyit ettiğini sanıp gidecekti.
Telaşla yürüdüğümden dolayı derin nefes alışverişlerim göğsüme şiddetle çarpıyordu. Son kez soluklarımı serbestçe verdikten sonra yüzüme her zaman ki soğukkanlı ifademi takınıp her şey normalmiş gibi asansöre bindim. Her seferinde ilerleyen cam asansörden onun aşağıda kalan bilmiş suratını görebiliyordum. Yüzümü buruşturup önüme döndüm.
"Aptal adam."
₪
Yattığım yerden sağa doğru bedenimi çevirdiğim de ağzımdan küçük acı dolu bir inleme çıktı. Doğrulup koluma baktım. Kahretsin! Kolum kana bulanmaya başlamıştı. Hızlıca ayaklanıp küçük, karamsar ve banyo demeye bin şahit olan yere girdim. Üzerimde ki kazağı bir çırpıda çıkarıp, kirden yüzümün bile zar zor göründüğü aynaya kolumu öne uzatarak baktım. Yaramın üzerine uzandığım için patlayıp kanamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/112788675-288-k311175.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F E R D A
Aktuelle Literatur00.44 Tik tak! 00.45 Yalnızca zihnimim içinde hissettiğim çan sesleri kiliseyi aratmayan korkunç bir gürültüyle çaldı. Balo bitti ve maskeler düştü. Şehrin ışıkları bir bir söndü. Az önce Eşbah olan bu sokaklar şimdi bir cenaze evi havasında yoğun...