☁ 24 🌌

3.6K 356 49
                                    


Cloud:

Baekhyun

Sen çok yaralısın

Çok yaralısın

Lanet olsun yaraların iyileşsin!

Sky:

Chanyeol gecenin iki buçuğu kapımdan defol git

Cloud:

Baekhyun!..

Sky:

Chanyeol sen ağlıyor musun?

Ve sarhoş musun?!

Herneyse umrumda değil

Defol git kapımdan

Cloud:

Baekhyun!..

Seni görmek istiyorum!..

Chanyeol oturup sırtını yasladığı kapıya kafasıyla vurdu. Telefonu elinden düştü ve mermer zemin üzerinden kayıp çimenlerle buluştu. O ise farkında olmadan ağlıyor ve sarhoşluğun getirdiği rahatlıkla birşeyler geveliyip arada bağırıyordu.

"Baekhyun!.. Seni görmek istiyorum!.. İki gündür yoksun -hıçkırır- yoksun zaten!"

Baekhyun kapının öbür tarafında elini kapının kulbuna koyup kafasını kapıya yaslamış, diğer elindeyse telefonunu sıkıyordu.
Chanyeol ne derse çok net bir şekilde duyabiliyordu ve onun ağlarkenki içli halini, hıçkırıklarınıda duyuyordu tabiki.

Chanyeol her sızlandığında içinde birşeyler ölüyordu.

Uzun boylu adam yaklaşık yarım saat aynı yerde, aynı pozisyonda durdu. Kapının arka tarafındaki kısa boylu adamda böyle. Ama en sonunda Baekhyun dayanamadı ve kapıyı açtı. Chanyeol, yaslandığı kapının açılmasıyla, sarhoşluğun verdiği kafası güzellikle arkaya düştü. Yaşlı gözlerle, tepesinde dikilen Baekhyun'a bakıyordu.

Baekhyun onun kızaran gözlerini ve yanaklarını izledi. Ardından ifadesizce ayağıyla omzunu dürttü.

"Ayağa kalk ve eve git artık." stabil bir ses tonuyla söylemişti. Chanyeol kocaman sırıttı ve yayvan yayvan konuştu.

"Sesinde çok güzelmiş~" kıkırdarken ellerini Baekhyun'a uzatmıştı. Baekhyun kaşlarını çattı ve onun önüne geçerek, kendisininkine oranla oldukça büyük olan elleri kavrayıp onu doğrulttu. Chanyeol ayaktaydı. Ama onun ellerini bırakmadı.

"Ellerinde ufacıkmış~" dedi kalın sesine oranla tatlı bir şekilde. Baekhyun ellerini sertçe çekti. Chanyeol ne kadar sıkı sıkıya tutsada sarhoşluğun etkisiyle dayanamadı. Baekhyun bir adım geriye gitti, ikiside kafalarını kaldırıp birbirlerine baktılar ve iki yoğun kahverengi birbiriyle buluştu.

Taaki Chanyeol tekrar ağlamaya başlayıncaya kadar.

"Baekkie~! Seni çok üzmüşler! Çok üzüldün değil mi?! Özür dilerim!"

Chanyeol salya sümük ağlarken uzun bacaklarıyla bir adımda Baekhyun'un dibinde bitip kollarını ona sardı. Bir yandan hala komik bir biçimde ağlıyor ve hıçkırıyor, baekhyun diye mırıldanıyordu.

Baekhyun'un bedeni tensel temasla kilitlenip kalmıştı. Her bir hücresi gerilmiş diken diken olmuştu. Çok geçmeden kendine geldi ve sertçe uzun olanı ittirdi.
Chanyeol'ün adımları birbirine karıştı ve sırt üstü çimenlere düştü. Ama bu sefer ağlamayı kesmiş kıkırdıyordu.

"Bedeninde ne kadar zayıf ve ne kadarda küçükmüş~"

Baekhyun sinirle kaşlarını olabildiğince çattı ve onun bacağına zayıf bir tekme geçirdi. Kafasındaki şeytanlar onu burada bırakmasını söylesede, tekrar dönüp baktığında içi burkuldu.
O, Baekhyun için içmişti ve onun için ağlıyordu.

"Lanet olsun kalk!" Baekhyun Chanyeol'un kolunu tutarak onu doğrultmaya çalıştı. Doğrulduktan ve evinin anahtarını bulduktan sonra Baekhyun, Chanyeol'un evine zar zor gitti ve evinin kapısını açar açmaz onu içeriye itti, düşmesini umursamadı. Anahtarınıda içeriye atıp kapıyı sertçe çekti ve koşarak kendi evine girdi. Chanyeol düştüğü sert parkeyi yumuşacık bir yastık zannederek uyumaya başlamıştı bile...

Cloud And Sky // Chanbaek Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin