KAZASIZ BELASIZ 26 DAKİKA SONRA
Yaklaşık yarım saattir yürüyoruz. Aylakları hiç görmedik. Ormanın içinde gitmek daha mantıklı olduğundan ormanın içinden gitmiştik. Ağaçların arasından ikimiz de golü girebiliyorduk fakat aylaklar golün etrafındaydılar. Oğuzhan bana "Oraya gitmek iyi bir fikir değil. Onlar bizi fark etmeden geri dönelim. " dedi. Sanırım haklıydı. Bende "Haklısın, bizi fark etmeden dönelim " diye ekledim.
Sonunda geri dönmeye karar verdik. Kondisyonumuz tamdı. Mola vere vere gelmiştik. Ama bi hiç uğruna imiş. Böyle olacağını kim bilebilirdi ki ? Zaten ölü beden gibi dolaş dolaş ayaklarımızı hissetmemeye başlamıştık. Birde bu eksikti. Ahh- bunu nasıl düşünemedik ki ? Lanet olsun.
Şimdi yola koyulalım. Ama bu sefer ana yoldan gidelim. Daha az yoruluruz. Ormanın içi hiçte güvenli değil. 2 metre önümüzü göremiyoruz..
"Hadi Tarık, daha ne düşünüyorsun? " Oğuzhan'ın sesiyle düşüncelerime adeta bir çalım attım ve şimdi yola koyulmaya başlamamız gerekiyordu. Ve yola koyulduk.
Anayolun sağ ve sol tarafı orman olduğundan çok gergin ve sessiz bir ortam vardı. En ufak bir patırtı bile duyulabiliyordu. Dümdüz yolda birbirimizden başka hiç kimse gözükmüyor idi. Ormanın içinden çıtırtı sesleri gelmeye başladı. Korktum, Oğuzhan da öyle.
"Oguzhan, sesi sende duydun mu?"
"Duymamak mümkün mü, Tarık tabii duydum "
"O zaman ne diye burada bekliyoruz?"
"Belkide yaşayan insanl-"
Oğuzhan'ın cümlesini bir kız sesi bozmuştu. Sesi çok inceydi. Büyük ihtimalle küçük bir kızdı. Ormanın içinden geliyordu. Dediği kelimeleri anlamak çok da zor olmuyordu.
"Sizi gördüm. Hey yoldakiler, size diyorum. Lütfen yardım edin. Onlar her yerdeler. "
Kızın bu konuşmasını duyduktan sonra konuşmaya başladık.
"Oğuzhan, yardım etmeliyiz. "
"Bencede , ses şu taraftan geldi, hadi."
Kıza yardım etmeye karar verdik ve yolu bırakıp hemen ormanın derinliklerine koştuk. Ormanın içinde ağaçların olmadığı bir küçük alan vardı. Ağaçların olmadığı alanda bir kız yerde oturuyordu. Çaresiz gibiydi. Arkası dönüktü. Tam kıza bağıracak iken Oğuzhan ağzımı kapattı ve "Aylakların gelmesini istemeyiz. " dedi.
Bizde kızın yanına yavaşça ilerleyip kıza seslendik.
"Hey, merak etme. Biz aylak değiliz küçük kız. Korkma bizden. "
Kız bu sesleri duyduktan sonra bize yüzünü döndü ve birde ne görelim! Kızın boynunda bir ısırık izi var ve ağlıyor.
Oğuzhan bana doğru fısıldadı.
"3 deyince yola doğru koşup uzaklaşıyoruz. Tamam mı? "
"Tamam "
"1 , 2 , 3, hadi , hadi, hadi!"
Koşmaya başlamıştık. Koşmaya başladığımız gibi aylaklar gölden buraya doğru gelmeye başladı. Sesler yükseliyordu. Adrenalini yüksek tuttuğumuz için duymak da zorlaşıyor idi. Koştuk, koştuk, koştuk...
Artık ormandan çıkmıştık fakat bu seferde bir çayırda idik. Lakin staminam tükenmişti. Oğuzhan'ın da öyle. Koşarken düzgün nefes alıp verebiliyorduk. Ama artık tükenmiştik.
Koştuğumuz yere kadar koştuk ve tükenmiştik. Vücudumuzu yere doğru, çimenlerin arasına doğru bıraktık.
Artık aylak sesi yoktu. Küçük kızın ağlama sesleri, korkunun sesi yoktu. Sadece nefesimi duyabiliyordum. Ve hiçbir zaman bi daha eskisi gibi olamayacağını biliyorum.
Hemen kafamı Oğuzhan'a çevirip onu kontrol ettim. Bugünlerde yanınızda bir arkadaşınız yoksa hayatta kalmanız biraz zor. Belkide hayatta kalmamın sebebi yanımdaki arkadaş...
"Oğuzhan, onlar buraya doğru geliyorlar. "
"Evet, hadi kalk ilerlememiz lazım! "
Kalktım ve doğruldum. Hemen arkamda beliren boğuk sesle irkildim. Ve kafamı arkaya döndürdüm.
"Hadi ama çocuklar. Boş boş bakmayın. Beni hepiniz tanıyacaksınız! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALGIN : Dünyanın Sonu
Teen FictionYine okula gitmek zorunda olmadığım bir sabah.. Yaz tatili hakkinda yapacak pek de birşey yoktu. Hep aynı seyler olacaktı. Taki sabah GÖRDÜĞÜM o acı dolu ve karanlık habere kadar.. #UYARI# Kitap olması halinde isim geçmesi zorunludur.