yurda geldiğinde kendini yatağa atmıştı. Beli tüm bu yorgunluğa dayanamayacak gibiydi. yorganı açmadan üzerine uzandı. Uyumak istiyordu ama yapamıyordu. Düşünceler onu rahat bırakmıyor her defasında ölüm gibi gelen güzel hatıraları hatırlıyordu. Evet güzel hatıralar, çünkü onların kötü olduğunu hiçbir zaman düşünmemişti. Belki o hatıralar olmasa şuan bu durumda olmazdı ama yine de o hatıralar güzeldi işte .
Flashback
Yine her zaman olduğu gibi Yoonginin peşine takılmıştım. En çok onunla mutlu hissediyordum çünkü annemle babamı kaybettiğimde o bana destek olmuştu. Kalbimin ritmini bozsa da seviyorum onu. Sanki karnımdaki kelebekler uçuyor gibi hissediyorum.
"Rin. Dondurma yiyelim mi ? " hemen kafamı evet anlamında salladım."Neli olsun ?"
"çilek ,çikolata" çünkü çilek ve çikolata ikilisi swag . kendi kendime içimden yaptığım espiriye güldüm. Birkaç dakika sonra elinde iki külahla gelmişti.
"yoongi sunbae, bana 2 yıl sonrada dondurma alırmısın? " sırıtarak olumlu anlamda kafasını salladı."10 yıl sonra ?" tekrar salladı. Gülümsemesi daha da genişledi "20 -30-40-50-100 yıl sonra ? hm.. ? " aegyo yaparak sormuştum. sevmediğini bilsemde.
"İstersen seni ölene kadar dondurmayla beslerim meleğim. Sen yanımda olursan..." hissediyorum tüm kan yanaklarıma toplanıyor. Dondurma olmayan elimi yanağıma koydum. sonra ona dönüp gülümsedim.
"Rin~. Ben ölünce beni gamzene göm tamam mı ? " kıkırdadım. Utana çekile kafamı omuzuna koydum. Bir ömür boyu burda aç susuz hayata tutunabilir gibi hissediyorum. Boşta olan ellerimizi birbirine kenetledik.
Ben biraz sıktığımda o daha fazla sıkıyordu. Çocuk gibiydik . Ancak biliyordum. Benim onu sevdiğim gibi oda beni seviyordu. Herşeyimle hissediyordum bunu.
"Hissediyorum. Kalbinin artık benim için attığını." diyip gülümsedim.
"Sen istemesende o zaten senin. 50 yıl 100 yıl geçsede senin." gülmüştük. Kalbimizin hızlanmasını önemsemeden.
Flashback end
Rin uyandiğinda herkes başına toplanmıştı.
"Lie iyi misin ? Çok korktum." Lie susuzlukla derince yutkundu. yatakta dik konuma geldi. Kafasını olumlu anlamda salladı.
"Merak etmeyin , sadece kabus." kabustu... Sadece kabus.
Herkes dağıldıktan sonra gidip duş aldı. Gördüğü rüyadan dolayı fazla terlemişti. Küvetin içini doldurup kendini bıraktı.
'O naeyeon ile çıkıyor, o nayeon ile çıkıyor , o nayeon ile çıkıyor...' diye geçirdi içinden. Gözünden akan yaşları fark etmeden.
'O senin şirketindeki unnin olan Nayeon ile çıkıyor. Twice daki Nayeon. Çok mutlular Rin kendine gel. Sende başarıyı yakala. Rin geri gelme , olurda geri gelirsen Lie sana karşı koyamaz. Lütfen seni gömdüğümüz yerden çıkıp gelme.'
Lie uzun saçlarını köpüklemeye başladı. Şampuanı nı bile değiştirmemişti, nasıl anlamamıştı yoongi hâlâ Rin'den kırıntılar taşıdığını.
'Demek ki gerçekten unutmuş. Sevgisi gerçekten sahteymiş.' diye geçirdi içinden Lie.
--------
"Lie . bugün SM gidiyorsun . Ordaki yapımcılara sunum yapıcaksın." Lie anlamamış ifadeyle menajerine baktı.
"Ne sunumu be ? Benim ne işim olur sunumla ?" Menajer gözlerini devirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lie //myg+sen
Short Story" Neden her hafta bir hayranınızı öldürdüğümü merak etmiyormusunuz ? Benim sevgili oppalarım." jungkook rahatsızca olduğu yerde kıpırdandı ve telefonu yoongiye uzattı "Kimsin sen ? Army'lerden ne istiyorsun? daha doğrusu bizden ? " kız histerik...