Oturduğum sandalyede kendimi belli etmek istercesine kımıldanıp ses çıkardım sabır dilenircesine önce kafasını yukarı kaldırdı sonra yavaşca eğdi gitmemi istercesine baktığında kırılmadım değil inatla gözlerinin
içine bakıp hafifçe tebessüm ettim"Buraaaaak" dedim
Son on dakikadır tekrar ettiğim gibi artık kalkıp beni dövme olasılığı çok yüksekti bıktığını belli etmek amaçlı derin bir nefes verdi
"Olmaz diyorum Sezin olmaz gelemem niye ısrar ediyorsun"
Umutlarım tükenmek üzereydi ama ne olursa olsun gelmesini istiyordum ne var yani insan sevdiğiyle zaman geçirmek mutlu olduğu anlar biriktirmek isteyemezmi tekrar yavru köpek bakışlarımı devreye sokup hayır derse ağlayacakmışım gibi bir hava yarattım
"N'olursun ya bir saat bir dakika fazlasında gözüm yok hem işin varmı diye sorduğum da hayır dedin gelsen bir yerlerin eksilmez ya yemem seni merak etme !"
En sonunda sesimi bir miktar yükseltmem gözlerini büyütmesine yol açarken benim sinirlerim alt üst olmuştu alt tarafı bir saat benimle bir yerlere gitmesini istemiştim ben kendimi sevdirmeye çalıştıkça benden kaçmasından yorulsamda belli etmedim bu sevdada ölmek var dönmek yok çünkü...
Gözlerim son kez gri hareleriyle buluştu tekrar hayır derse artık itiraz etmeyecektim umutla baktığım gözlerini benden çekip masaya odakladı kafasını olumsuz anlamda iki yana salladığında şeytana uyup kafasını masaya çarpmamak için kendimi zor tuttuğumu söylemek istiyorum derince bir nefes aldım kendimi sakinleştirmek adına sonuç olarak herhangi bir şey söylemeye hakkım yoktu çünkü ben onun kimsesi değildim.
Benim bile zor duyduğum her harfinden kırgınlık akan "Peki" çıktı içim kıyamet yeriyken beynim milyonlarca kelime türetirken ağzımdan bir tek peki kelimesinin çıkması beni şaşırtırken daha fazla yanında kalıp rahatsız etmek istemedim ilk önce lavoboya sonra sınıfa gidip hafiften uyku moduna geçmeye başladım.
Son dersin son 5 dakikasındaydık eşyalarımı çantama koyup fermuarını kapattım ceketimi giyip hazır ola geçtim son iki dakika kalmıştı zil çaldığında ağır ergenlik yapıp sınıfın kapısından ilk ben çıkacaktım sınıftaki hocanın arkamdan kınayan bakışlar atabileceğinin şimdiden garantisini verebilirdim Asya'nın yanına gidip zil çalar çalmaz çıkacağımı söylerken zilin çalmasıyla okulda ki kimsenin çıkmasına izin vermeden kapıya koşturdum bu arada Asya'ya görüşürüz demeyide ihmal etmedim merdivenlere insan müsveddeleri doluşmadan koşarak yukarı çıktım Burakların sınıfının karşı duvarına geçip çıkmasını bekledim baya hızlıydım kollarımı birbirine doladım Burak çıkana kadar neler diyeceğimi düşünmeye başladım en olmadı kolundan tutar zorla götürürdüm.
Kafamı sınıfın kapısına çevirdim gözlerim kapıdan çıkan gri harelerle buluştuğunda hafif tebessüm ettim yeminle ağır sülüktüm ben.
İki büyük adımda yanına varıp ellerimi önümde birleştirdim senden kurtuluş yok dercesine bakan Burağa kahkaha atmamak için yanaklarımın içini kemirmeye başladım kafamı duvarlara sürtebilirdi şükürler olsun ki yapmadı.
"Yürü" dedi
Sesi ürkütücü veya emir verircesine çıkmamıştı başka şansı kalmamış kapana kısılmış bir tondaydı gülümsedim seke seke gitmemeye dikkat ederek tam bir hanımefendi gibi yürümeye çalıştım sonuçta yanımda yakışıklı düküm vardı.
Kasım ayındaydık hava serindi okulun kapısından çıkar çıkmaz sert rüzgar yüzüme çarpınca ellerimi ceketimin ceplerine sokuşturdum tek kelime etmedim.
Yanımdaydı birlikte okula yakın bir parka gelip banka oturduk çok mutlu olmam gerekiyordu ama bir şeyler eksikti işte herşeyin yolunda olması gerekiyordu sırtmam gerekiyordu uğruna gözümü kırpmadan canımı verebileceğim insan yanımdaydı ama birşeyler eksikti canımı yakan gözlerimi dolduran koca bir gerçek vardı.
"Hiç şansım yok değil mi?"
Sokaktaki kediler kadar değerim yoktu gözünde.
Gözlerini parkata oynayan çocuklardan hiç ayırmadı bana gözünün ucuyla bile bakmadı baksaydı tükendiğimi görürdü sırf beni mutlu etmek adına kendi isteklerinden vazgeçerdi. Ne kendinden vazgeçmesini nede beni yıkık dökük harabeler gibi bırakmasını istemiyordum tercih yapmak zordu. Ben bu sevdayı yüreğimde büyütürken kendimden vazgeçmiştim zaten tek sorun şuandı kalkıp gitmek zordu.
Koca bir yumru oturdu boğazıma gözlerim doldu tek kelime söyleyecek halim kalmamıştı ya kalkıp gitsin yada sarılsın omzunda ağlayayım istedim. Ne kalkıp gidecek kadar vicdansızdı nede sarılıp kalacak kadar vefakardı olmuyordu işte içimde ki umut yansın kül olsun istedim kendimi uçsuz bucaksız bir uçurumdan atlamış gibi hissettim bir sonu yoktu.
"Yapamam Sezin başkasını severken senin yanın da kalamam ne sana nede kendime bunu yapamam niye analamamakta ısrar ediyorsun vazgeç artık"
Vazgeçmek kolay mıydı be yüreğinde taşıdığın insanı söküp atmak kolay mıydı ?!
Benim canımı vereceğim insan geçmiş karşıma başkası derken bu mücadeleden sağlam çıkmam imkansızdı yine kendimden bir parçayı kaybedip yenilgiyi kabullenerek kendi köşeme çekilecektim. Buydum işte ben bu kadardım yine başaramayan taraftım.
Yüzüme acı bir tebessüm yerleşti içimdeki kaburgalar kırılmışta kalbime batıyormuş hissi oluştu içim burkuldu.
Sokakta bulduğu yavru kediyi sahiplenen yüreğine alan insan bir beni sığdıramamıştı dünyasına suçlu kimdi onu seven ben mi beni sevemeyen Burak mı ?
"Sen vazgeçtin mi?"
O haklıydı yanımda olmasını isteyecek kadar bencil olmamalıydım insan mutlu olduğu yere ait olur o bana ait değil di benimle hiç bir zaman mutlu olmayacaktı mücadelenin sonuna gelmiştim.
Yavaşça ayağa kalktım sorduğum soruya cevap vermemesi beni daha fazla kırmamak adınaydı.
Kıyımsızdı, sevdiği insanları ölümüne korurdu, sempatikti, okulun gözdesi değildi belki ama benim en değerlilerim arasındaydı kötü biri degildi kimseyle durduk yere tartışmazdı iyi biriydi beni kıracak hiçbir şey yapmamıştı bugüne kadar.
"Umarım hep mutlu olursun yüzünden gülüşün eksik olmaz."
Arkamı döndüm yıkmışlardı beni de hayallerimide parça pinçik etmişlerdi. Alışıksın sen toparlarsın diyen iç sesime kulak veridim toparlamayıp ne yapacaktım ki.
Ne nefret edebileceğim bir özelliği nede kızabileceğim kötü söz çıktı ağzından tek taraflı çıkmazlarda kalmıştım ben ne kendimi sevdirebildim ne onu sevmekten vazgeçebildim.
Yüreğimde taşıdığım yar bana yara olmaktan başka bir şey yapmamıştı sen istedin böyle olmasını diyen içmdeki ses sonuna kadar haklıydı ben istemiştim severken herşeyi göze almıştım onun sevgisi başkasına aitti bana ondan kalan tek şey koca bir hayal kırıklığı ve acıydı ondan gelen herşeyi kabullenen yüreğim bu ikiliyi benimsemişti bile.
Yakılan gemiyi bildiğin halde limanda beklemekti umut etmek tükenmek bilmeyen ihtimallerdi bir gün gelir belki derken mantığım herşeyi kabullenmişti bile.