Her şeyin farklı olması umuduyla gözlerimi pek de temmuz ayına yakışmayan bir güne açtığ...Yok artık bir dakika kar mı ? Tanrım şaka yapıyor olmalısın bişeyler değişsin derken bunu kastetmemiştim ben.
Aceleyle üzerimi giyinip aşağıya indim tabi ki benim harika (!) ailem sabahın altısında uyanık olmaya alışık olmadıkları için onlar uyanıncaya kadar özgür olduğum 2 saatim var. Bu iki saatte hemen evden çıkmam gerektiğinden aceleyle bişeyler yiyip uzun süre önce kaldırdığım kışlıklarımı çıkardım. Kalan bir saatimi hızlı değerlendirmek adına normlade hiç olmadığı kadar hızlı giyinip dışarıya çıktım. Evimiz şehir merkezine dolayısıyla okuluma da uzak bu yüzden bisikletle giderdim ama bu karlı havada bisiklete binmenin imkanı olmadığından mecburen otobüs durağına kadar yürümem gerekiyor. Aslında yürümeyi severim özellikle ıslık çalarak yürümek hobilerim arasındadır her ne kadar annem ıslık çalmanın şeytanları ve cinleri çağırdığını söylese de böyle bir şey olsaydı şimdiye çoktan bende onlardan biri olurdum. Hafif bir şekilde yağan kar yerini fırtınaya bırakırken boynumda hissettiğim nefesle az kalsın altıma yapıyordum.
"Shin Haneul"
Hani filmlerde falan böyle anlarda önce insan hareket edemez sonra bok varmış gibi arkasını döner ya işte bende aynı boku yedim. Sanki bedenim aklımdan ayrılmış gibi kendiliğinden hareket ediyor ne yaparsam yapayım ona engel olamıyordum. Arkamı döndüğümde şimdiye kadar gördüğüm en harika insanla göz göze geldim. Betimlemek isterdim ama onun gibi biri kelimelerle betimlenemeyecek kadar harika. Benden yaklaşık 6-7cm uzun kumral tenli karamel saçlı sert görünümlü bir yüzü vardı . Bir anda yine aklımdan bağımsız bir şekilde konuşmaya başladım.
"E-vet?"
"Sabahın bu saatinde bir kız için tek başına yürümek tehlikeli değil mi ?"
"Şey..ben okula gidiyorum da.."
Nedense ona açıklama yapma ihtiyacı duymuştum aslında kezbanlaşıp sana ne be salak derdim ama o kadar güzel bir ses tonu var ki sabaha kadar konuşsa dinlerim yani.
"S-siz kimsiniz ?" en sonunda bu soruyu sorabildiğim için kendimi tebrik ediyorum. Nerden geldiğini anlamadığım bir kağıdı bana uzattı.
"Senin dileğini gerçekleştirmek için geldim."
"Dilek mi ?"
"Evet,bu anlaşmayı kabul etmen koşuluyla sana hayatını kendi istediğin gibi şekillendirme şansını veriyorum. Bi bakıma on sekizinci yaş günü hediyen olarak kabul edebilirsin."
Hassiktir. Annem her zaman Tanrının bir görünüşe sahip olmadığını söylerdi. Ama şuan da tam karşımda durduğuna inanamıyorum.
"Tanrım..b-bu gerçekten sen misin?"
Kurguda bana çok yardımı dokunan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum..
kookiesizjam demilet
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story
FanfictionTanrım biliyorum hayatımızla ilgili kararları sen veriyorsun ve buna karışmak çok yanlış ama lütfen sana yalvarıyorum kendi hayatıma yön vermeme izin ver ya da en azindan onu daha katlanılabilir yapmama yardım et AMEN! 5 yıl boyunca her gece olduğu...