2.Bölüm

352 10 1
                                    

"Daesung hyung?"
Suratına kot ceketinin dikişlerinin izi çıkan çocuk yanan gözlerini zorlukla açıp başını kaldırdı.
"Efendim Soo? Her sabah gelip uykumu bölmene ve her dersin arasında birlikte olmamıza rağmen bana şu 1 saatlik uykuyu çok görmenin nedeni nedir?"
Kyung Soo kaşlarını çattığında (Satansoo ksdkdksksk) Daesung fazla sert çıkıştığını fark etti.
"Önemi yok,sadece dünden beri biraz mutsuz görünüyordun. İyi olup olmadığını merak etmiştim."
Daesung kot ceketinin cebinden çıkarttığı gofreti kısa boylu çocuğun önüne bıraktığında olumsuz bir yanıt aldı.
"Artık böyle şeyler yemiyorum hyung,Jongin o kadar erkeksiyken ben yanında bir çocuk gibi görünüyorum. Vücut çalışmaya başladım."
Kyung Soo ceketini çıkartıp hafif kaslı beyaz kolunu Daesung'a gösterdi.
Büyük olan gülmemek için dudaklarını dişledi.
"İstersen ağırlıklarımı sana verebilirim,artık onlara ihtiyacım yok."
Daesung övünerek kot ceketinden bile belli olan pazularını sıktığında küçük olanın yüzü düşmüştü.
"Pft... Asabiyetinin öğle yemeğine kadar azalmasını umuyorum. Bu öğlen Jongin ve arkadaşlarıyla pizza yemeye gideceğiz ve sende ge-le-cek-sin hyung."
Daesung itiraz edemeden küçük adam (üzgünüm Soo ahsjsjsjs) hızlı adımlarla sınıfı terk etmişti.
___________________

Dağınık kumral saçları,üzerine oturan siyah t-shirtü,kot ceketiyle ve imzası haline gelen yırtık siyah kot pantolonuyla (şşşt yavru alıyım mı seni diyordu yazar hanım) oldukça iyi görünüyordu Kang Daesung. Ancak bir türlü kurtulamadığı endişe ve korku yüzüne yerleşmiş,kaşları çatılmış,küçük olan gözleri daha da küçülmüştü. Üç çocuğuyla gece vakti kapınım önüne bırakılmış bir kadın ki gibiydi yüz ifadesi.
"Hyung,hadi gidelim."
Kyung Soo yanında Jongin ile sınıf kapısında bekliyordu.
Kyung Soo mavi ceketinin ipleriyle oynuyor ve Jongin'e kaçamak bakışlar atıyordu,kızıla çalan yanaklarıda bakışların karşılıksız olmadığını anlatıyor gibiydi.
Daesung sınıftan çıkabildiğinde önden ileriyordu.
"Ü-üzgünüm."
Kyung Soo yürürken Jongin'in eline çarpan eliyle duraksamıştı,sonra hızla kendine gelip bir adım sola kayarken Jongin,küçük eli,kendi büyük ve kemikli elinin içine hapsetmişti.
Kyung Soo gerilemeye çalışsa da faydası yoktu,Jongin fazla güçlüydü.
"Benden korkuyor musun?"
Kyung Soo sorulan soru karşısında donup kalmıştı.
"H-hayır."
Kyung Soo büyük bir cesaret sergileyerek baş parmağıyla Jongin'in avucunu okşamıştı.
Jongin'in yüzüne yayılan büyük gülümsemeyle, Kyung Soo,ona bir kez daha hayran kalmıştı biraz önce elini tutan çocuk vahşi bir kurtken şimdi gülümseyen kişi köpek yavrusundan farksızdı.
_________
"Ben bir margarita istiyorum,hyung sen ne istiyorsun?"
Daesung kuruyan boğazından rahatsız olup öksürmüştü.
"Ben kahve istiyorum. Sütsüz,tek şekerli."
Geldikleri pizzacı küçük ve havasızdı.
11 kişilik masada Daesung tanıdığı tek kişi olan Kyung Soo ile konuşmaya başlamıştı. Başlarda Jongin konusunda biraz tereddüt etsede Kyung Soo'dan hoşlandığı belli oluyordu,sık sık göz teması kuruyordu ayrıca bacaklarını Kyung Soo'nun bacaklarına değdirmek isteyen Jongin'in yanlışlıkla kendi bacaklarına değdiğini hissettiğine yemin edebilirdi.
Jongin,Daesung'ın bacağına değidiğini fark ettiğinde başını öne eğip dudaklarını kemirdiğinde Daesung ona sıcak bir gülümsemeyle karşılık verince,biraz önce Kyung Soo'nun gördüğü yavru köpeği görmüştü.
"Bence... Okul asmalıyız. Sehun sizede uyar mı?"
Sarı saçlı çocuk çarpık bir gülümsemeyle başını sallamıştı.
"Tamam! Monet'e gidebiliriz."
Jeonghan elindeki pizzayı ağızına götürüp bir ısırık aldıktan sonra merakla konuştu.
"Monet ne?"
Kyung Soo ellerini sildiği peçeteyi masaya bıraktıktan sonra yerinden kalktı.
"Daesung hyung ve benim en sevdiğimiz kafe,yer bulabilmek için gitmemiz gerek."
Daesung kahvesini içmeye devam ederken küçük adam (sorry again Soo sjssk) Daesung'a baktı.
"Hadi gidelim hyung."
__________________
Daesung zor da olsa Kyung Soo'yu ikna edebilmiş ve okul dönmüştü.
Karanlık ve akıtan borulardan dolayı nem kokan soyunma odasında kıyafetlerini çıkartmış futbol antremanı için yanında getirdiği şortu giyinebilmek için ayağa kalkmıştı. Bir süre kendi dışında kimsenin olmadığına emin olduğu soyunma odasında,birinin onu izlediğini hissetti. Hızla şortunu giyinmeye çalışırken kamera sesiyle sırtını duvara verdi ve seri şekilde arkasını döndü.
"Kim var orada?"
Nefesi sıklaşmıştı,kalbi o kadar hızlı atıyordu ki üzerinde ki t-shirtün aşağı yukarı hareketi belli oluyordu.
"Lanet olsun! Kim var orada?"
Sesin geldiği tarafa doğru giderken,başının arkasına çarpan basketbol topu ile yere düştü ve fotoğrafını çeken kişinin hızlı ayak seslerini duydu,ancak çarpan kapı ile çoktan kaçtığını anladı.
"Hay sikeyim!"
Beton zemine çarpan yumruğu ile yüzünü acı ile buruşturup yerden kalktı.
_______________
Önünde duran soğumuş kahveye bakan Daesung dişlerini sıkıp cebinde ki telefonunu çıkarttı.
"Alo,Kyung Soo."
Kyung Soo masanın altında ki beyaz elini esmer çocuğun elinden çekip telefonu açtı
"Efendim hyung?"
Daesung titrek bir nefes bıraktı.
"Monet'de misiniz? Kaç kişisiniz?"
Kyung Soo'nun sesi neşeliydi.
"Ah,evet hyung. Gelecek misin?"
"Hayır,hayır. Sadece yer bulabildiniz mi merak ettim. Kaç kişisiniz?"
"Ben dahil 10 kişiyiz hyung."
Daesung çemberin daraldığını hissetti,mesaj atan sapık Kyung Soo'nun yanında ki 9 kişiden biri değildi. Geriye sadece 6 kişi kalıyordu. Daesung fotoğrafını çeken kişiyle mesaj atan kişini aynı olduğundan emindi.
"Tamamdır,iyi eğlenceler. Kapatıyorum Soo."
______________
"Lanet olsun!"
Daesung elinden fırlayan telefonuna ulaşıp,ona uzatıldan eli tutup yerden kalktı.
"Üzgünüm,iyi misin?"
"İyiyim,lütfen biraz dikkatli ol."
Daesung kendinden uzun olanın suratına baktı.
"Değişim öğrencisi misin?"
Korece sorduğu soruya yanıt beklerken yanlarına kızıl saçlı bir kız geldi.
"Evet."
Kızıl saçlı konuştu.
"Oppa hadi gidelim."
Daesung'a çarpan uzun siyah paltolu başıyla hafifçe selam verip kapıya doğru yürüdü.
"Sen Kang Daesung mısın?"
Daesung kalbinin teklediğini hissetti,garip tarzlı çocuğa döndü.
"E-evet. Adımı nereden biliyorsun?"
"Ben Kwon Jiyong. Kai senden bahsetmişti,sen Kai'nin erkek arkadaşı Kyung Soo ile arkadaştın değil mi?"
Daesung çocuğun yüzünü incelerken başını sallamakla yetindi.
"Daha sonra görüşürüz Daesung-ah."
________________
@nameless:Peşimi bırak seni piç!
Daesung'ın parmakların klavyeye hiç olmadığı kadar sert basıyordu.
@xxctrv:Daesungiee! Seni görmek ne güzel. Hehehe.
@nameless: Attığım videolar mastürbasyonun için yetersiz mi geliyor?
@xxctrv: Daesungiee,sakin olmaya ve önce merhaba demeye ne dersin?
@nameless:Lanet olasıca fotoğraf makinesini kıçına sokup iç organlarının güzel bir fotoğrafını çekmeme ne dersin?
Daesung sinirle parmaklarını saçlarının arasından geçirip sertçe açık kahve buklelerini çekiştirdi.
@xxctrv:Vay,sert halini beğendim Daesung-ah seni yatakta hayal edince hep üstte benim olacağımı düşünürdüm ama seni biraz kızdırıp yatağa atarsak hiç de fena bir iş çıkartmayacağından eminim.Fotoğrafını çeken ben değilim ama o lanet herifi bulursan bana getir ki bebeğimi dikizlediği için babacık ona dersini versin.
@nameless
: Siktir git,kendini becer!
Daesung sinirle bilgisayarı kapatıp yerinden kalktı ve beyaz t-shirtünü ve deri ceketini alıp dışarıya çıktı.
"Alo,Pleasure'a gel içeceğiz."
"Alo,hyung sen misin? Jongin'de gelebilir mi?"
Daesung gaza basıp korna çaldığı için Kyung Soo'nun ne dediğini anlayamadı.
"Evet,evet. Hatta tüm erkek değişim öğrencileri gelsin. Kaynaşalım."
Daesung gaza basmaya devam ederken mırıldandı.
"Bu gece o lanet sapığı bulacağım."

Merhabalar! Bir bölümün daha sonuna geldik sayın okurlar. 10 kişi bile değiliz ama olsundu... Bölüm sorusu:Sizce sapık kim?
Aslında cevaptan tam olarak bende emin değilim ajasjsjsn ama biri var aklımda. Neyse uzatmayacağım çünkü sabahın 05:43'ü ve uykusuzum. Beğenmeyi unutmayın iyi okumalar!

pornblogHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin