Hikaye vakti...
Ey insanlar söylesenize!
Neyin pişmanlığını yaşarsınız,
Ne için ağlarsınız söylesenize kardeşinize!
Nerede gözyaşı döktüğünüz dünya nimetleri gecenizi gündüzünüzü verdiğiniz malınız
Nerede kalplerine dünyayı sokup Rabbinizi anlatamadığınız evlatlarınız,
Ey insanlar söylesenize neden bu kadar yalnızsınız!
Kulağım bu sözleri işitmişti. Nereden geldiğine bakarken üstü başı perişan yüzü temiz bir amca dikkatimi çekmişti. Mezar taşlarının başına geçmiş bunları tekrarlıyordu. Ne yaptığını sorduğumda yaşayan yüreklerle muhabbet ediyorum demişti. Deli galiba diyerek uzaklaşmak istedim.
Gittiğimi görünce seslendi. Sende git bakalım ölü yüreklerin arasına...
Ölü yürek? Merak etmiştim, yanına iyice yaklaştım. Yaşayan nasıl bu toprak altındakiler oluyor da ölenler yaşayan insanlar oluyor diye sorunca ders niteliğindeki şu cevabı almıştım:
'' Senin yaşayan sandığın insanlar günde 5 vakit Allah'ı hatırlatan ezanı işitir ama huzura gidemezler.
Dünya koşuşturmasına dalıp ahiret hayatını unuturlar. Bu toprak altındakilerin pişman oldukları şeyleri yapar dururlarda hallerine bir dakika olsun bakmazlar. Söylesene şimdi yaşayan onlar mı yoksa bu toprak altındakiler mi?..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gencin Kaleminden La Rahate Fid-Dünya
Poesia İnsan dünyada kaybedince ilk önce Rabbi'nin huzuruna gidiyorsa ahirette kazanacağı çok şey vardır... Bu hayatta hastalık olmasa sağlığın, Ayrılık olmasa vuslatın, Yaşlılık olmasa gençliğin, Ölüm olmasaydı zamanın ve yaşamın kıymeti olur muyd...