Başlangıç

10 0 0
                                    

Alice'nin ve benim son dersimiz kimyaydı ve ikişerli olan masalardan birinde yerimizi almış, Bayan Smulder'ın gelmesini bekliyorduk.

" Dylan geleceğine çok sevindi, " dedi Alice. " İnan bana bu harika olacak."

Dylan... Tanıdığım bir yandan en nazik, en hazır cevap çocuklardan birisi. Dylan ile konuşurken kalbim hızlı atmıyor, heyecanlanmıyor, ona karşı duygular beslemiyordum ve onun da benim gibi hissettiğini umuyordum. Ancak onun, benim için önemli olmadığını savunamam. Ona Alice'den daha çok güvenirdim. Onunla daha çok sırrımı paylaşabilirdim.

Ne diyeceğimi bilemediğimden sadece kafamı sallamakla yetindim ve tam o sırada Bayan Smulder içeri girdiği için kendimi şanslı saydım.

Notlarım yüksekti ve yüksek tutmak için de oldukça çaba sarf ediyordum. Böyle şeyler benim için önem taşıyordu. Gelecek zamanlarda ise bazı şeylerin önemi benim için çok değişti. O gece her şeyi, hayatım yeni başlarmışcasına değiştirmişti.

Günün son zilinin çalmasıyla okuldan dışarı çıktık ve Dylan, James ve Layla'yı okul kapısında bekledik.

" İşte geliyorlar, " dedi Alice gülümseyerek.

Layla kısa boylu, ip gibi, siyah saçlı ve biraz da kendi kurallarıyla yaşayan bir tipti. Kendi istekleri önemli ve yerine getirilmeliydi. Şımarık ve oldukça da özgüveni yüksekti. Çok iyi anlaştığımız söylenemezdi. Çok zıt kişiliklere sahiptik ve neredeyse her hafta tartışmamız kaçınılmazdı. Beni, onun kadar kışkırtabilmeyi başaran henüz ikinci bir insan yoktu. Ağzımdan hiç çıkmayacak kelimelerin çıkmasına, asla sergilemeyeceğim tavırları sergilememe sebep olabiliyordu. Ancak diğerleri sayesinde hâlâ birlikte vakit geçiriyorduk. Layla'nın yanında açık kahveregi saçlarını yukarı taramış, açık yeşil gözlü James, üzerine yapışan siyah bir tişört giyinmişti ve çoğu kişi hemen hemen her gün tüm boş vaktini spor yaparak geçirdiğini bilirdi. Onun yanında ise Dylan vardı. Siyah, düz saçlarını özenle taramış, şekillendirmişti. Kırmızı dudakları ve büyük, beyaz dişleri en çok dikkat çeken yeriydi. Özellikle de gülümsediğinde...

" Bay Reyes gerçekten de çekilecek gibi değil, " dedi James.

James'in ağzından bu tür kelimeler duymak oldukça normaldi, çünkü tüm dersler onun için sıkıcı ve gereksizdi. Onun yerine kızlara umut verici bakışlar atma gibi bir hobisi vardı.

" Sorunun Bay Reyes de olduğunu sanmıyorum, " dedi Dylan gülümseyerek.

" Film başlamadan önce oraya varsak iyi olur, " dedi Alice. Konuyu değiştirmek için her zamanki gibi hızlı davranmıştı.

Oldukça yorucu bir günün ardından sinema fikri bir anda hiç de kötü görünmemeye başlamıştı. Belki de biraz dinlenebilir, hatta filmde gözlerimi birkaç dakikalığına yummak için fırsat bile bulabilirdim.

" Christine'nin kıyafetini gördünüz mü? " diye sordu Layla, yuvarlak gözlerini kocaman açarak. " Büyükannemin bile demode bulacağından eminim."

Christine'i ispanyolca sınıfından tanıyordum. Pek fazla konuşmazdık, ama öğretmenlerin hayran olduğu bir isimdi. Kıyafetlerine gelecek olursak, normal bir genç kızdı, ancak ben Layla'nın onu deli gibi kıskandığından çok emindim. Onun gibi hem zeki hem de çekici olmayı herkes isterdi.

" Ya ayakkabılarına ne demeli? " dedi Alice ona hak vererek.

Bu konuşmalardan kaçmak için adımlarımı yavaşlatmış, birkaç adım gerilerinde kalmıştım. Birlikte harika zamanlar geçirdiğimiz doğruydu, ancak bu tür şeylerde geride kalmayı daha doğru buluyordum.

SAVAŞÇIWhere stories live. Discover now