Geçmiş

3 0 0
                                    


Sabahın erken saatlerinde Isabel'in yastığı kafama indirip " Aç gözlerini uykucu, " demesiyle aniden uyandım.

Gözlerimi birkaç dakikalığına yummuş olmalıydım ve şimdi de uyku ihtiyacımı karşılayamadan kalkmam gerekiyordu. Gözlerimi zorlukla açtım ve ayılmak için ovaladım.

Görünen oydu ki, yataktan bir tek kalkmayı başarabilen Isabel olmuştu, çünkü perdeleri açıp içeri ışık girmesini sağladığında pencere tarafındaki yatakta yatan Leonard'ın inlediğini duymuştum.

" Al bakalım, " dedi Isabel, üzerime birkaç parça kıyafet fırlatarak. " Lavabonun altındaki ufak dolapta da aradıklarını bulabilirsin. "

Bir yanım uyumak isterken diğer yanım ise bugün neler göreceğimin merakı ile kalkmak istiyordu.

Derin bir nefes alıp güç toplayıp yataktan kalktım ve Isabel'in bana fırlatmış olduğu kot pantolonu ve basit siyah tişörtü de yanıma alıp tuvalete girdim.

Alttaki dolapta henüz paketinden çıkarılmamış diş fırçasını alıp hızla hazırlanmaya koyuldum.

Aynada kendime bakmaya korkuyordum. Dalgalı saçlarım birbirine karışmış, taranmayı bekliyordu. Gözlerimin altı uykusuzluk ve yorgunluktan mosmordu ve beyaz tenim solmuş, sarıya dönmüştü.

Sıcak bir duşun ardından daha iyi görünmek için uzun bir süre uğraşmam gerekmişti. En azından sonunda saçlarımı şekle sokabildiğime sevinmiştim. Çünkü yüzümü kaplayan solgunluğa karşı çaresizdim.

Jack ve Leonard da hazırlandıktan sonra yeniden asanöre binip bir şeyler atıştırmak için yemekhaneye indik.

Sağ taraftaki büfede kahvaltı için ideal, basit yiyecekler yer almıştı. Ekmekler, kahvaltılıklar, gevrekler... Sıradaki herkes tepsilerine yiyeceklerini koyuyor, istedikleri dikdörtgen, beyaz masaya arkadaşlarıyla birlikte oturup sohbet ediyorlardı. Birkaç kişiyle gözgöze gelince sanki utanmam gereken bir şey varmış gibi bakışlarımı kaçırdım ve önümdeki Isabel'in arkasına saklandım. Kendimi bir an için birkaç yıl öncesindeki gibi hissettim. Psikolojik olarak sarsıldığım, özgüvenimin tamamını yitirdiğim günlerde. Neyse ki bu olayları geçmişime gömmeyi zaman alsa da başarmıştım. Sonunda normal bir hayata başladığımda ise Savaşçı Evi'ne gelmiştim ve normal hayat olarak adlandırdığım okula gitme, eve dönme, arkadaşlarımla buluşma monotonluğu yerini kaosa bırakmıştı.

Diğer çocukların bu bakışları ile nasıl başa çıkacağımdan emin olamıyordum. Umursamamazlıktan gelmenin en iyi çözüm yolu olduğuna kendime inandırmaya çalışıyordum. Oliver hata yapmış olabilirdi, ama benim bir suçum yoktu. Belki Oliver'ın bile suçu yoktu, kim bilir. Geçen gece Jack'in, bana verdiği kitabı yastığımın altına saklamıştım ve onu dikkatlice, hiç bir ayrıntıyı kaçırmadan okumayı düşünüyordum.

Bizim masamız diğer masalara göre çok daha sessizdi. Bunun sebebi muhtemelen benim varlığım ve abimin bana bıraktığı mektubu okuduğumdan beri yüzümdeki harap olmuş ifadeydi. Sessizliğin rahatsız edici olduğunu hepimiz aynı anda hissetmiş olmalıydık. Uzun süre oturmadan kalktık ve onları sınıfların bulunduğu kata takip ettim.

Henüz dün yeni tanışmış olduğum ve Isabel, Jack ve Leonard ile de iyi anlaşan June'un koridorun karşısında bize doğru geldiğini gördüm ve şu ana dek bana tehlikeli bakmayan dördüncü kişiyi gördüğüme sevinmiştim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 30, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SAVAŞÇIWhere stories live. Discover now