Elisa

234 21 5
                                    



Üniversiteden yolu geçen herkes şu sözü duymuştur : Üniversitede aşklar otogarda başlar otogarda biter. Doğruluğu tartışmalı olsa da benim sanki biraz öyle olmuştu. 5 yıl önce Isparta'dan İstanbul'a yaşlıların tabiriyle okul okumak için gelmiştim. Bir yandan aileden ayrılmanın üzüntüsü diğer taraftan özgür yaşama heyecanı kafalar karışık şekilde düştük yollara. Yollarda salya sümük ağlayıp titreyen otobüs camında muavinin dağıttığı kahve eşliğinde hayaller kurarak başladı İstanbul maceram. Acaba yurtta oda arkadaşlarım kimler olacaktı? O büyülü aşkı yaşayabilecek miydim ? Evleneceğim adamı burada mı tanıyacaktım ?

Sabah 9 civarında otogara varmıştık ve benim gibi bir çok öğrenci arkadaş valizlerimizi almak için yarışıyorduk. Tahmin ediyorum ki bu acele firmanın servisine önce binip yer bulabilmek içindi. Diğer peronlara da otobüsler yanaşmıştı ve yolcular ağırlıklı olarak öğrenci kesimdi. Ben etrafı incelerken yurda nasıl gideceğimi hatırlamaya çalışırken ellerinde broşür öğrenci yurt ve apartı tanıtan kişiler belirdi. Kalacak yerini daha önce ayarlamamış öğrencileri kapan gidiyordu. Bende aval aval bakınınca kalacak yerimi ayarlamadığımı düşünen çalışanlardan bir tanesi bana doğru geldi. Gayet sıcak bir gülümsemeyle '' Hoş geldin,üniversite için mi ?''. Evet diye karşılık verdim bende kibarca.

- Kalacak yer ayarladın mı? İstersen yardımcı olabilirim. Bir çok yurt ve apart broşürü var elimde.

- Kayıt sırasında ayarladım teşekkür ederim ama nasıl gideceğimi hatırlayamıyorum.

Yurdun adını söyleyince '' aaa ben orayı biliyorum benim evime de çok yakın gel seni arabamla geçerken bırakayım''. Oha ! Nasıl ya? İstanbul adamı yutar dikkat et dediler de bu kadar çabuk mu ? Yüzüm acayip bir şekile girmiş olacak ki çocuk hemen toparlamaya çalıştı.

- Çok pardon direkt ev falan diyince hoş olmadı tabi. Ben evime gideceğim işim bitti. Senin gideceğin yerde yolumun üzeri seni bırakabilirim zaten fazla uzak değil.

Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemedim elim ayağım birbirine girdi. İyi niyetli mi kötü niyetli mi anlayamıyorum ki. Gerçi yüzünde biraz şerefsizlik görüyorum ama insanları pek kolay tanıdığım söylenemez. Umarım yanılıyorumdur derken kendimi onun arabasının bagajına bavullarımı koyarken buldum. İstanbul'un kalabalık asfaltlarında Allah'a emanet nereye gittiğimi bilmeden gidiyorduk.

- Bu arada ben Ufuk,senin ismin nedir bana bağışlar mısın ?

Aman yarabbi ya bıyık altından çapkın çapkın gülüyordu kesin kaçırıyordu beni. Yarın sabah kadın programlarında annem beni aramaya çıkacaktı. Cesedimi de birkaç gün sonra ormanlık alanda bulurlardı. Üniversite hayatım bu kadar çabuk bitmesin ne olur !

- Zor bir şey mi sordum ? Hazırlanmadığın yerden mi geldi ?

- Anlamadım?

- Adını diyorum bilmiyor musun ?

- Ha pardon şeyyy dalmışım, ismim Elisa.

- Ne kadar güzel ve değişik bir adın var anlamı ne ?

Aha ! başladı yavşamaya. Yalan yok yakışıklı ve karizmatik bir çocuk ama her beğendiğimize de yapışacak halimiz yok ya. Bir de dediğim gibi zibidiye benziyor işim gücüm yok bunun peşinde kim ile ne haltlar karıştırıyor diye mi dolaşcam durcam. Çirkin olsun benim olsun arkadaş.

- Elisa cennetteki meleklerin bir tanesinin ismiymiş.

Kırmızı ışıkta durduk ve bana bakarak ağzını yamulta yamulta '' Yeryüzüne inmiş olmalısın'' dedi.

E yuh yani ! Utancımdan koltuğa iyice gömüldüm. Ben utandıkça hoşuna gidiyordu herhalde bunun. Kendime gelerek gayet kendimden emin bir tavırla ''ne zaman varırız?'' dedim. Sert yapınca ciddiyetimi anlar sandım lakin tabi ki anlamadı. '' Ne acelemiz var küçük hanım tanışıyoruz işte'' dedi vites değiştirip göz ucuyla bana bakarak.

- Yeter ya ne yapacaksan yap artık! Kesecek misin boğacak mısın ormana mı atacaksın hadi hazırım!

Arabayı kenarıya çekip haykıra haykıra gülmeye başladı. '' Elisa deli misin kızım ben seni neden keseyim?'' gülmekten zor konuşuyordu. '' Bak geldik şurası senin yurdun,kesme falan yok''. Keşke kesseydin de şu an şu rezilliği yaşamasaydım.

Ufuk valizleri bagajdan çıkarır çıkarmaz kısaca teşekkür edip yurda doğru yürüdüm. Kapıdan girmeden hemen önce arkamı döndüm ve hala bana bakıyordu. Bizim Ufuk ile olan beş yıllık maceramız böylece başlamıştı.

Otogarda tohumları ekilen aşkımız şu an Atatürk Havaalanında bitmek üzereydi. Hani o yüzünde ilk gün gördüğüm şerefsizlik var ya onu şu anda görebiliyordum ancak bu sefer emindim. Ufuk'a arkamı dönmem ile birlikte yeni bir hayata başlıyordum. Ailem Isparta'da yaşıyordu ve baba evine dönmem gerekirdi. Ancak ben özgürlüğüme bir kere kavuşmuştum ve bir daha asla özgürlüğümden vazgeçmeye niyetim yoktu. Onlara üniversiteden bir hocamın aracılığı ile yüksek maaşlı iş bulduğumu söyledim ve İzmir'de hayat kurmaya karar verdim. İzmir'de eski oda arkadaşım Filiz yaşıyordu. Gerçekten bir iş bulana kadar onun evinde misafir olacaktım. Isparta'dan İstanbul'a giderken ne kadar heyecanlıysam şu an da o kadar heyecanlıyım.

Elisa'nın DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin