1.Bölüm

48 1 3
                                    

6.Sefer sayılı İstanbul-San Francisco uçağımız şu an havaalanımıza giriş yapmış bulunmaktadır.Tüm yolcularımız ve konuklarımıza iyi günler dileriz...

Bavulumu almak için beklediğim sıra uçağımızın indiğini bildiren anons kulaklarımıza doldu ve ben bunun üzerine oldukça derin bir nefes alıp trilyonuncu kez kendimi sakinleştirmeye sakinleştirmeye çalıştım.Ardından küçük bavulum birkaç büyük bavulun arkasından gözüktü ve saniyeler içinde olduğum yere geldi.Hızlıca bavulu aldığım da ise minik bir damla ter alnımdan yavaşça aktı.Bunun yanında her adımda kalbim iki kat fazla hızlanıp vücudum biraz daha sıcaklamaya başladı.Dudaklarımın çıkışa birkaç adım kala kupkuru olduğunu  hissettiğimde ise sertçe yutkunmuştum.Kapı açılıp içeriye oranla daha soğuk olan hava bedenime işlediğin de hafifçe titredim ve anında olduğum yerde durdum.

Bunu yapabilecek miydim bilmiyordum ama yapmak zorunda bırakıldığımı biliyordum.Annem bir hafta önce ölmüştü ama daha annemin cesedi soğumadan buraya taşınmıştım.Şimdi de geri kalan kişisel eşyalarımla birlikte tam olarak buraya yerleşmek için birkaç adım atmam gerekiyordu ama yapamadım.Dolmuş gözlerimden yaşlar yavaşça süzülürken anılar yavaşça zihnimde canlandı.

Türkçe öğretmenimiz eski dönemde ki şiirlerden birini incelememizi söylediğin de tüm sınıfta bir süre uğultu oluşmuştu ama öğretmenimizin aşırı otoriter sesi hepimizin yeniden susmasını neden olmuştu.Bir kaç dakika sonra ise sınıfımızın kapısı ısrarcı bir tavırla çalınmış ve rehber öğretmenimiz sınıfa hızlıca girmişti.Benimle birlikte tüm sınıf merakla ve ayrıca anın şokuyla sıraların önünde ki kitaplarını bırakmışlardı.Sınıfta elle tutulur bir sessizlik olduğunda ise rehber öğretmenimiz gözleri tek tek sınıfta gezdirip en sonunda bizim olduğumuz tarafta durmuştu ve göz göze geldiğimizde yüzü huzursuz bir ifade almıştı.Ben ise tedirginlikle oturduğum sırada hafifçe doğrulmuş ve yavaşça derin bir nefes almıştım.

Sonunda ise "Sen İnci Eraslan.Benimle odama gelmen gerekiyor." demişti Rehber Öğretmenimiz ve bende anında sıradan kalkıp kapıya doğru yürümeye başlamıştım.Rehberlik odasına geldiğim de ise hâlâ üzerimden tedirginliğimi atamamıştım.Rehber öğretmenimiz tam karşıma oturduğundaysa kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.Neden böyle davrandığımı ya da beni odasına çağırmasının nedenini bilmiyordum ama bu sabah uyandığımdan beri içimde kötü bir his dolanıp duruyordu.

"Seninle böyle bir konuyu hiç ama hiç konuşmak istemezdim ama zorundayım İncicim.Hayat bu bize istemediğimiz ama zorunda bırakıldığımız şeyler yaptırır ve bizde buna uymak zorunda bırakılırız ve ayrıca-"

"Lütfen bana neler olduğunu söyler misiniz?" Rehber öğretmenimiz hızlıca sözünü kestiğim de anlık şokla kaşlarını çatmasına neden olmuştum ama saniyesinde yüzünü huzursuz ifadesini kullanmıştı.Ben ise sözlerinin ne kadar kötü olabileceğini düşünmeye başlamıştım bile.'

"Ş-ş-şey İnci." diye kekeledikten sonra hızlıca nefesini vermiş ve bana doğru dönüp tam gözlerimin içine bakmıştı.

"Annenin işyerine yakın bir hastane bizi aradı ve annenin büyük bir kaza geçirdiğini söylediler.Ellerinden gelen herşeyi yapmışlar ama malesef ki anneni kurtarmayı başaramamışlar.Başın sağolsun İnci." Son sözleri beynimde yankılanıp tüm vücudumun titremesine neden olduğun da nefes alış verişlerim hızlanmış,kalbim büyük bir gümbürtüyle atmaya başlamıştı.Rehber öğretmenimiz sözleri bedenime ultra soğuk suyun başımdan aşağıya dökülmüş gibi hissetmemi sağlamıştı.Bir el omzuma dokunduğun da kaskatı vücudum sanki bir buz kütlesinin parçalanması gibi anında çökmüştü.

"Gitmemiz gerek İnci.Artık burada yaşamazsın." Başımı kaldırdığım da onu görmem üzerine heyecanla oturduğum yerden hızlıca kalkmıştım.O,beni küçükken terk eden biyolojik babamın en yakın arkadaşıydı.Şimdi de beni o kendini babam zanneden adamın yanına götürmek için gelmişti.

"Hayırrr!"diye ona karşı bağırdığım da gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı.

"Beni o her zaman, her istediğini yapabileceği sanan adamın yanına götüremezsin." diye çıkışmıştım.Bunun yanında görüşümü engelleyen gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum.

"İnci,lütfen şimdi seni babanın yanına götürmeme izin ver ki sana olanları baştan sona anlatabileyim." dediğinde bana doğru gelmeye başlamıştı ama ben onu durdurup birkaç saniye önce masanın üzerinde fark ettiğim makası hızlıca elime almıştım.

"Sakın! Sakın bana dokunmaya kalkışma!" diye bağırıp elimde ki makası ona doğru uzatmıştım.

"Sana asla zarar vermem İnci! Lütfen elindekini bırak ve sana yardım etmeme izin ver."diyerek bana elini uzatmıştı ama makası almak için atak yapmadan beni beklemişti.Ben de bunun üzerine daha fazla uzatmak istemediğim için makası yerine bırakıp kapıyı doğru yürümeye başlamıştım.

"İnci" Birisinin adımı seslenmesi üzerine düşüncelerimden sıyrılıp başımı karşıya doğru çevirdim ve anında onunla göz göze geldim.

DANGEROUS / CAMERON DALLAS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin