Bölüm 1: "Benim suratıma sadece ben telefon kapatabilirim."

402 33 11
                                    

"Eylüğül! Kalk kız çabuk! Öğlen oldu sen hâlâ yatıyorsun. Bak kalk diyorum, getirtme beni oraya! Eylüğğll! "
Annemin kulakları kanatan 'böğürmesi' ile zihnim yavaş yavaş açılmaya başladı. Zihnim açıldı açılmasına da, göz kapaklarım pek açılmış gibi gözükmüyordu. Ta ki annemin söylediği o cümleye dek.
"Gratis'te indirim varmış kız. Kalksana."
Hızla gözlerimi açıp yatakta doğruldum. Koşar adımlarla lavaboya gidip ellerimle yüzüme hızlı bir şekilde su çarptıktan sonra yine koşa koşa odama geri döndüm. Pembe ayıcıklı pijamalarım, dağınık ev topuzum ve pembe pontiflerim ile cidden harika (!) görünüyordum. Ve evet yanlış okumadınız, pontif diyorum. Kısa bir süre aynada kendimi böyle boş boş süzdükten sonra dolabımın karşısına geçip elimi dolaba rastgele soktum ve elime gelen ilk şeyi yani kot şortumu giydim. Üstüme de kırmızı-siyah kareli gömleğimi giydikten sonra saçlarımı tarayıp hafif bir salaş örgü yaptım. Telefonumu da şortumun arka cebine koyduktan sonra mutfağa indim. Anneme kısaca günaydın deyip yanağını öptüm. Annem ben yerim diye kahvaltı masasını toplamamıştı. Tam kendime çay koyup masaya geçmiştim ki mutfakta Kerimcan Durmaz -Vur Bana çalmaya başlayınca annem bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Ve aynı anda götüm de titremeye başlayınca hızla telefonumu arka cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım. Orangutan çükü. Uras arıyordu. Evet onu orangutan çükü diye kaydetmiştim. Çünkü kendisi tam bir orangutan çüküydü. Telefonu hemen açmayıp biraz beklettim. Bunu neden yaptım bilmiyorum ama yaptım işte. Tam o kapatacakken açtığımda tabikide küfür yemedim. Nerden çıkarıyorsunuz.
Uras "Lan senin götünü okşaya okşaya döverim seni. Ne diye açmıyorsun telefonu gerizekalı!" diye böğürdüğünde "Ne böğürüyorsun hıyar!" diyerek bende ona böğürdüm.
"Sana ne lan, canım böğürmek istedi ve bende böğürdüm." dediğinde gözlerimi devirmeden edemedim. Tam bende ona böğürmek için hazırlanıyorken yaptığımız şeyin çok saçma olduğunu fark ettim ve Uras'a beni neden aradığını sordum. Evet bu daha yeni aklıma geliyordu, susar mısınız?
"Kanka evden kaçtım, Ka-" derken bağırarak cümlesini kestim.
"Ne demek evden kaçtım Uras?!"
"Sözümü kesmeseydin şu an öğrenmiş olacaktın, bilmem farkında mısın?" diye ters bi şekilde cevap verdiğinde gözlerimi devirdim ve göremediğini bildiğim için "Şu an gözlerimi deviriyorum, bil istedim." dedim. Ne ama, boşuna devirmiyorum ben o gözleri. Neyse asıl konuya odaklanalım.
"Peki devam et. Niye evden kaçtın acaba benim sayın salak arkadaşım?" dediğimde aldığım cevap şuydu.
"Sana ne."
Yavaş yavaş sinirlenmeye başladığımı hissetsem de alttan alacaktım çünkü Uras normalde bu kadar ters biri değildi. Yani en azından bana karşı değildi. Değildi, değil mi?
"Ne bokuna arıyorsun oğlum o zaman beni?" dediğimde sorumu duymazdan gelerek "Karanlık Cafe'ye gel." dedi ve telefonu suratıma kapattı. Sinirle onu geri arayıp "Ulan eşşek başlı, orangutan çüklü, sıçmık beyinli herif. Sen kimsin de benim suratıma telefonu kapatıyorsun lan! Benim suratıma sadece ben telefon kapatabilirim tamam mı!" diyip telefonu suratına kapattım. Bekle sen orda oğlum, seni 4 saat bekletmezsem banada Eylül demesinler.

Hepinize selamlar. Arkadaşlar öncelikle bu kitap benim özenerek kaleme aldığım ilk kitap. Mutlaka acemilik yaptığım yerler olacaktır. Ben bu kitabı kendimi denemek, geliştirmek için yazıyorum aslen. Sizden ricam, acemi bulduğunuz yada beğenmediğiniz, kolaya kaçılmış gibi gelen yerleri bana bildirmeniz. Şimdiden teşekkürler. Bu arada kitaba isim bulmakta zorlanıyorum. İçinizde güzel fikirleri olan kişiler varsa, bana ulaşabilir mi. Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var. Birde ilk bölüm nasıldı? Yorumlarınızı bekliyorum. Ha unutmadan bölüm kısa olduğu için üzgünüm, kusuruma bakmayın. Elimden anca bu kadarı geldi. Şimdiden seviliyorsunuz. 💕

22 Şubat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin