Ω Four

631 55 52
                                    

--
Kalabalık dağıldığında herkes derin bir nefes vermişti ve Steve de kendini sandalyeye bırakmıştı. Yüzündeki bunalmış ve bıkkın ifade beni istemsizce gülümsetti.

"Yorucu bir rutin olmalı." dediğimde bakışlarını kaldırarak maviliklerini bana dikti. Hafifçe yutkunup buraya geliş sebebimi kendime hatırlattım. Ama o... Zaman ne olursa olsun benim için ışıldıyordu.

"Artık alıştım sanırım, normalmiş gibi geliyor. "

Üzerindeki üniformaya bakıp gülmemek için kendimi kastım.  Giydikleriyle ortalıkta şaklaban gibi gezmesi normal olmamalıydı.

"Anlıyorum, Yüzbaşı. İşiniz biterse bana haber verin lütfen. "

Yerimden kalkarken bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bunun düşüncesi bile sıcaklatıyordu. O an kalmak istedim,  her şeyden uzakta onunla mutlu olmak istedim.

Ama sikeyim.Cidden siktir; Steve'i kendisiyle aldatmış hissetmem ne sikimdi?

Bu kadar çok küfürü onun yüzüne de söylemek isterdim. Zaten böyle hissetmem mantıklı değildi. Adam beni aldatmışken hiç değildi.

"Bay Stark?"

Adımın seslenilmesiyle birlikte arkamı döndüm ve tanıdık yüzle yerime çakıldım. Tepki veremeden öylece bakıyordum. Elini selamlaşmak için uzattığında bile gerçekliğe dönemedim.

"Soyadınızı duyunca tanışmak istedim. Ben Howard, Howard Stark. Akrabalık derecemizi merak ettim. "

Senin oğlunum ama neredeyse aynı yaşta olmamız durumu zorlaştırıyor.

Zorlukla elimi uzatıp boğazımı temizldim. Onu yeniden hayatta ve yanımda görmek o kadar güzeldi ki. Belki evrenin düzenine karşı geliyordum ama ben iflah olmaz bir anarşisttim. Kuralları ve düzeni sevmedim hiçbir zaman.

"Tony Stark ve tanıştığıma memnun oldum. Muhtemelen yakınlığımız vardır fakat bu konuda bilgim gerçekten yok. "

Babama yeniden yalan söylemek bile hoşuma gidiyordu. Lise yıllarımda doğrunun yolunu unutmuş birisi olarak geçmişimle övünmeyi tercih etmezdim.

"Anlıyorum, şimdi gitmem gerekiyor.Umarım yeniden sohbet etme şansımız olur;  iyi günler bay Stark. "

Onun uzaklaşmasını izlerken burukça fısıldadım. "Görüşürüz baba. "

Howard Stark gibi asla  olamayacaktım. Eğer onun gibi olsaydım belki yalnız kalmazdım. Herkesi kaybetmezdim.

--
Günün geri kalanını Steve'i beklemekle geçirmiştim ve göze batmamak için aptal dönem kıyafetini giyerek. Cidden kendimi sirke düşmüş gibi hissediyordum.

Ama sonunda çabalarım sonuç vermiş ve onunla yemeğe oturabilmiştim. Baş başa olmamız içimi bir hoş yapıyordu.

"Benimle konuşacak şeyleriniz olduğunu söylemiştiniz, bay Stark. "

Kulağımı okşayan sesiyle birlikte bakışlarımı yemekten kaldırdım. İrisleri mavinin en güzel tonuyla çalkalanıp duruyordu.

Hafifçe gülümseyerek elimdeki su bardağını bıraktım.  "Birini arıyorum  Yüzbaşı. Oldukça tehlikeli ve yıkımlara yol açacak birini. "

Eğer hesaplarım doğruysa - ki asla yanlış olmazdı- Bucky Barnes ile daha tanışmamıştı.

Steve kaşlarını çatarak masada öne doğru eğildi. Bu işin hoşuna gitmediğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

"Neden bana geldiniz? Bu iş için bana gelmeniz tuhaf. "

Sesindeki soğukluk canımı sıkmıştı. Aksiliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olmasını görmek ne hoştu ama... Hâlâ sonunu dinlemeden önyargılı yaklaşıyordu. Aslında olumsuz yaklaşmakta haklıydı fakat konu bu değildi.

WARZONE || StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin