10.Bölüm

90 29 6
                                    

İyi okumalar:)))

Sabah kaltığımda rutin işlerimi halledip üzerimi değiştirdim. Siyah bir bluz ve altıma siyah bir şort giydim. Saçımıda at kuyruğu yaptım. Emily e baktığımda hala uyuyordu. Hemen Emily i uyandırmaya gittim. Emily i birkaç kez dürttüm ama uyanmadı. Defalarca ismini söyledim ama gene kalkmadı. Sonradan aklıma buzdolabında ki soğuk su aklıma geldi. Hemen mutfağa gidip dolaptan soğuk suyu aldım. Bunu geçen akşam Emily kendi elleriyle koymuştu. Normalde kendisi hiçbir zaman iş yapmaz ama bu sefer kendi isteğiyle koydu. bunu başından aşağıya döktüğümde acaba bana ne diyecek. Artık laf mı atar yoksa baska birşey yapar orasını bilemem. Buz gibi olsun diye birde içine yirmi tane buz koymuş. Hayır anlamıyorum içini bu kadar yakacak ne yaptı? Mutfaktan çıkıp odaya gittim. Emiy hala uyuyordu. Umarım bunu yaptıktan sonra haberlerde ölüm haberim verilmez. Suyu Emily nin başından aşagıya döktüğümde yataktan fırladı. Yatağın kenarında yattığı için yataktan aşağıya düştü. Ardından bir bağırış koptu. Ben Emily nin bu haline gülerken Emily bana düşmanca bakıyordu. Ben gülmeye devam ederken kafama yastığı yememle neye uğradığımı şaşırdım.

Ardından Emily kendi kendine sinirinden konuşuyordu.Emily de hazırlandıktan sonra kahvaltı hazırlayıp yedik. Ben etrafı toplarken Emily bugün sabah başından aşağıya döktüğüm sürahiyi tekrar doldurup dolaba koyuyordu.

Emily arkasına, bana döndükten sonra

"Umarım bu doldurduğum suyu da başımdan aşağıya dökmezsin. Yoksa ben de bu suyu alıp buzluğa koyarım sonra gelir senin başından aşağıya dökerim anlastık mı?"

elini uzattığında elini tutup

"Anlaştık. Sanırım "

kendimi gülmemek için zor tutuyordum.

"Sanırım derken ne demek istedin acaba benim canım arkadaşım Marry"

"Sende beni zor durumda bırakmayıp uyansaydın bende bunları yapmayacaktım. Umarım yarın sabah kalkarsın benim camın arkadaşım Emily"

birbirimize bakıp gülmeye başladık.

"Sen merak etme senden önce kalkarsam o zaman görürsün "

Daha fazla oyalanmadan çantalarımızı alıp kapıdan tam çıkacak zaman telefonuma mesaj geldi. Gelen mesaja baktığımda Zack dendi.

Zack: Nerdesin?

Marry: Şimdi çıkıyorum. Birşey mi oldu?

Zack: Birşey olması mı gerek sevgilimi merak ettim. Kafeteryaya gelsene. Seni orada bekliyorum.

Marry: Tamam hemen geliyorum.

Telefonu cebime koyup odadan çıktık. Emily sınıfa bende kafeteryaya gittim. Kafeteryaya girdiğimde fazla kişi yoktu. Zack kenarda bir yere oturmuştu. Hemen yanına gidip oturdum.

"Naber"

"İyi. Sen nasılsın "

"Bende iyiyim. "

"Marry... Şeyden haberin var mı?"

"Neyden?"

"... Kamptan"

"Hayır yoktu. Ne zaman gidilecek?"

" Heralde iki gün sonra gidilecek diye biliyorum. Sen  gelecek misin?"

"Tabikide giderim. Marie ye de söylerim. Sen gelecek misin?"

"Sen gidersen bende giderim. Hadi kalkalım. "

"Tamam hadi. Sen sınava çalıştın mı?"

hem sınıfa gidiyorduk hem konuşuyorduk.

"Hayır çalışmadım. Sadece matematiğe çalıştım. Diğerine çalışmadım. Zaten hoca bana kıyak geçecektir. " 

Sınıfa gidip yerlerimize geçtik. Yanımıza Thomas ile Marie geldi.

"Gençler kampa geliyor musunuz? Çok eğleneceğiz mutlaka sizde gelin. Bizim gruptan herkes gelecek sizde gelin. "

"Ever bizde geleceğiz. "

"Tamam o zaman sonra görüşürüz. "

diyip gittiler. Sınavlara ve derslere girip çıktıktan sonra dinlenmek için odama gittim. Kapının anahtarını alıp açtığımda kapıya sıkıştırılmış bir kağıt vardı. Yerden alıp baktığımda üzerinde yazı yazıyordu. 

Yazıyı alıp okumamla gözlerim fal taşı gibi açıldı, nefes alış verişim hızlandı, nefes almakta zorlanmaya başladım, bacaklarım titremeye başladı. Yüzümün rengi soldu. İçimde kötü seyler, seneryolar, olaylar dönmeye başladı. Kapıyı açıp içeri girdim. Yatağıma uzanıp uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu ister istemez aklım o kağıtta yazana gidiyordu. Acaba diğerlerine de söylemeli miyim? Yataktan kalkıp bizimkilerin yanına kafeteryaya indim. Herkes oradaydı. Umarım rengim bembeyaz olmamıştır. Eğer onlara da söylersem onlarda tehlike altında kalıcaklar. Ama söylemezsem de çok korkuyorum. Ama onları da tehlikeye atamam. O yüzden onlara söylemeyeceğim. Yanlariona gittiğimde kamptan konuşuyorlardı. Bende yanlarına oturduğumda Emily kinuşmaya başladı

"Marry ne bu halin hayırdır rengin solmuş kötü birşey mi oldu?"

"Yoo birşey olmadı. "  

Zack elimi tuttuğunda

"Elin neden titriyor ve buz gibi" 

hemen elimi çektim.

"Birşeyim yok tamam beni boşverin siz ne yapıyordunuz. "

Thomas

"Kamp hakkında konuşuyorduk. " 

Acaba kampa gitsem iyi olur mu? Neyse zaten benim kötü bir düşmanım yoktu. Heralde bizimkiler şaka yapmışlardır. O yuzden fazla kafaya takmadım. Biraz daha konuştuktan sonra Emily ile odamıza çıktık. Kapının önune geldiğimizde kapı açıktı.

"Neden kapı açık"

"Bilmem ben en son çıkarken kapıyı kapatıp kitlemiştim. " 

  İçeri girdiğimizde Emily ile odaya şaşkın şaşkın bakıyorduk. Odada ki bütün eşyalar yerle bir olmuştu.

Benim değerli okurlarım😘😘 bu bölüm kısa oldu çünkü biran önce yayınlamak için kısa yazdım. Hatalarım varsa özür dilerim yorumlarda belirtebilirsiniz. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve oyladınızı bekliyorum.
Bu bölüm hakkında düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim.

Sizce diğer bölümde ne olur?????

Bu bölümü _ezgi_sihmanoglu_ ithaf ediyorum. Kendiside bir kitap yazıyor. Okumanızı tavsiye ederim çok güzel bir kitap.

Vampir KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin