1.bölüm ♧sessiz♧

64 6 30
                                    

Multimedya : Erdem Karakışla

Yürüyorum. Nereye bilmiyorum ama yürüyorum. Belki uçurum belki deniz belki de boş sokak. Yürüyorum. Sonunda ne olur onuda bilmiyorum.

Bir sessizlik hakim ortama.Uzun bir yoldayım. İki kenarımda da yüksek selvi ağaçları var. Sahi o selvi ağaçları mezarlarda olurdu değilmi? .
Neden birden aklıma geldiyse.
Yürümeye devam ettim.Rüzgar esiyordu.Uzun koyu kumral saçlarım yüzüme savruluyordu.
Üşüyordum. Ama sanki o anda hissetmişim gibi birden kollarımı sardım ince cılız ellerimle.
Bi dakika benim kollarım neden çıplaktı?
Hemde bu kış ayında, bu soğukta.

O anda durdum. Kafamı hafif aşağıya eğip üzerime baktım.

Yok artık.Üstümde neden bi şort ve askılı üstlü gecelik var?

Ve ben bu en sevdiğim yazlık pijama takımımı neden kemiklerimi uyuşturan soğukta giydim?

Birşeyler yanlıştı. Onu idrak edebilmiştim.
Gerçek değildi.
Olamazdı. Bu bir rüyaydı. Anlamıştım.
Anlamama önümde ki koca mezarlıkta katkıda bulunmuştu.
Yoksa asla gecenin yarısında bi mezarlığa gelmem.Gelemem.
Korkardım bi kere . Belki saçma ama benim mezarlığa karşı bir fobim vardı.Gece veya gündüz farketmiyor.
Zaten küçükken o geceyi yaşamamış olsaydım ne mezarlıktan ne de ondan korkmazdım.Ama yaşadım ve korkuyorum.

Bir sorun daha vardı. Ayaklarım çıplaktı. Üstelik garip olan yere temas halinde bulunan ayaklarım acımıyordu veya yerdeki her hangi bir şey batmıyordu.
Yürümeye devam ettim. Mezarlığın bir kapısı vardı. Eskiydi ama ihtişamı oldukça yerindeydi. Büyük demir kapının bir tarafında üstte bir baykuş vardı.
Umursamadım.
Ayaklarım beni bir tarafa yönlendiriyordu. Onlara uyum sağladım. Evet korkuyordum ama daha çok bir merak vardı içimde. O yüzden ses çıkarmadım.

Yürüdüm.
Yürüdükçe selvi ağaçları artıyordu. Ve tabiki ortalık ıssızlaşıyordu. Yanlarından geçtiğim mezarlar yavaş yavaş azalıyordu.

Bu gittikçe devam etti.Ortada bir korku filmi havası vardı. Ne oluyordu? Film falanmı çekiyorduk?

Ben kendi kendime bunları düşünürken birden ayağıma birşeyin battığını hissettim. Acı birdenbire vucuduma akın etmişti. Yüzümü buruşturdum.
Bir bu eksikti.
Yavaşça yere doğru eğildim. Tek ayağımın üstünde durarak diğerini kaldırdım ve altına baktım. Kanın o korkutan kırmızısını gördüm. Az değildi çoktu. Bir kez daha yüzümü buruşturdum. Ayağımı hâlâ tutarken gözlerimi biraz daha aşağıya indirdim ve cam parçaları gördüm. Yani bu hissettiğim acıyı ona borçluydum. Gözlerim cam parçalarını takip etti. Cam parçaları uzunca bir yol gibi devam ediyordu.

Bu yol nereye çıkıyordu?
Ya da daha önemlisi ben neden hâlâ bu yolu takip ediyorum?
Saçmalık..
Bu sadece bir rüya.
O zaman neden hala burdayım.
Artık uyanmalıydım.
İyice saçma olmaya başladı herşey.
Ahh hayır hala cam parçalarının üstünde yürüyordum.
Karanlık hepten bastırmıştı. Korkuyordum ama durmuyordum. Biraz daha yürüdüm. İlerde bişey vardı. Oval bi toprak birikintisi görüldü.
Mezar...
Bu bir mezardı..
Biraz daha yaklaştım. Ve gördüğüm şeyle olduğum yerde cam kırıklıklarının üzerinde kaldım. Kalbim sıkışmaya başladı. Tüm bedenim yay gibi gerildi. İçimde acı bir çığlık koptu. Bu çığlık içimde uyuyan acıları uyandırdı. Uyanan acılarım bilinçsizlikle kalbimde sağa sola koştular . Kimisi kalbime çarptı, kimisi göğüs kafesime... Ama şuna emindim ki çarptıkları yerler acıdan kavrulup tekrar bir çığlık koparıyordu. Kopan çığlıklar gömüp üstünü sıkı sıkı örttüğüm acıları daha da uyandırdı.
İçim acıyordu.
İçim yanıyordu.
Kalbim acıdan kasılıyordu..Bu....

MAZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin