"Ben eşcinselim" dedi sessizce, benden başka her yere bakarak.
Tamam bu sürpriz olmuştu ama onu bırakıp gidecek bir şey değildi.
"Zaten sen her zaman biraz feminendin." kaşlarını çatarak bana ters bir bakış attı.
"Değildim!" diye karşı çıkınca gülümsedim.
"Alış Harry. Bütün çiçek çeşitlerine takıntılıydın. Annen bize çiçeklerini mahvettiğimiz için neden bağırıyordu sanıyorsun?" dedim ve güldü.
"Bu biraz komikti." deyince kıkırdadım ve koluna vurdum.
"Ow! Bu niyeydi şimdi?" diye sızlandı, sırıttım.
"Bu seni terk edeceğimi düşündüğün içindi."
Bu sefer gerçekten mutlu bir şekilde gülümsedi.
"Yani etrafında olmamdan iğrenmiyorsun?" diye sorunca gözlerimi devirdim.
"Lütfen. Sence iğreniyor gibi mi görünüyorum? Sence kaçacak gibi mi görünüyorum?" yavaşça kafasını sallayınca gülümsedim.
"Gördün mü, üzülecek bir şey yok." dedim. Duvara karşı uzun bir süre oturduk. Malzemeler masanın üzerinde unutulmuştu. Kapı yumuşakça çalındı ve açıldığında Anne nefesini tuttu.
"Harry! Louis'ye ne yaptın?"
Anne masadakileri görüp bizi yerde oturuyor görünce bağırdı.
"Hiçbir şey." dedi Harry kocaman gözlerle.
"Sana inanmıyorum." deyince Anne, ayağa kalktım.
"Tamam, sakin olun. Anne, bana hiç birşey yapmadı. Yapacağı şeyi durdurdum ve yerde sadece konuşuyorduk." diye açıkladım ve beni dikkatle süzdü.
"Anne, Louis bir şey yapmamıştır. İğnelerden korkuyor. İğne gerek olduğunda onu 5 doktorun tutması gerekiyor."! Annem Anne'in arkasından konuşunca iç çektim.
Harry hala ellerine bakarak yerde oturuyordu. Anne hala ona sertçe bakıyordu.Anneme onu götürmesi için bir bakış attım. Tanrıya şükür çıktılar ve yalnız kaldık. Harry hızla ayağa kalktı ve masaya gitti. İğneyi alıp şırıngayı hazırlarken elleri titriyordu. Ona doğru yürüyüp nazikçe kolunu tuttum.
"Yapma..", o elime bakarken fısıldadım.
"Lütfen bırak." dedi sessizce.
"Onu bırakana kadar hayır..." dedim elindeki iğneye yutkunarak.
Annem yalan söylemiyordu. İğnelerden nefret ediyorum, en son iğne gerektiğinde beni tutmak için 5 doktor gerekmişti. Onlar bile zorlanmıştı.
"Buna ihtiyacım var." deyince yutkundum.
"Hayır yok. Hadi yürüyüşe gidelim Haz. Bir süreliğine evden ayrılalım. Alış-veriş merkezine ne dersin? Ya da parka gideriz ve dondurma alırız.. Lütfen..."
Ellerinin titrediğini görünce yalvardım. İğneye bakınca kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Gözlerinin gözlerimle bağlantısını kesmeden iğneyi masaya koydu. Derince nefes aldı ve ona gülümseyip odadan çıkarak aşağı indirdim. Annemler aşağıda oturuyordu ve duyar duymaz bize baktılar.
"Uh biz dondurma almaya ve biraz yürüyüşe gidiyoruz." deyince başlarını salladılar. Anneme gidip sarılarak kulağına fısıldadım.
"Masasını temizleyin.. Onu durdurdum ama akşam görürse kullanabilir." geri çekildim ve hafifçe kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Different Worlds
FanfictionLouis ve Harry çocukluk arkadaşıydı. Kendilerini bildiklerinden beri en iyi arkadaştılar. 12 yaşında Harry'nin taşınmak zorunda kalması ve gittikçe büyümeleri aralarındaki iletişimi kesti. Louis futbol takımı kaptanı, öğrenci topluluğu başkanı ve t...