-3-

50 4 0
                                    

Medya:Uraz Sonay

*Bölüm 3*

Çığlık atmak için ağzımı açtım fakat açmamla kapanması bir oldu.
"Şimdi elimi çekicem ve çığlık atmıycaksın tamam mı? " ağzım kapalı olduğu için başımla onayladım.
" Kimsin sen? "
" Kapıyı kilitle. " sinirli bir şekilde adama baktım.
" Bana emir verme ve sen kimsin? " adama cevap vermeden masama dogru ilerledi. Masanın üzerinde duran not defterinden yırttı. Ve üzerine bir şeyler yazmaya başladı.
" Git burdan. " adam omzunun üstünden bana baktı.
" Kim olduğumu öğrenmeden mi? "
Biraz düşündükten sonra cevap verdim.
" Kim olduğunu söyle... " işaret parmağımla açık olan balkonun kapısını işaret ettim.
" ve defol. " adam küçümserce bana baktı.
" Kim olduğumu öğrenmek istiyorsan yarın öğlenden sonra bu adreste olursun. " cevap vermemi beklemeden balkonun kapısına doğru ilerledi ve çıktı. Evimiz 2 katlı. Çiler ve benim odam, 2. katta. Adam nasıl indi o zaman. Koşarak balkona çıktım ama adam çoktan gitmişti.İçeri girince ne olur ne olmaz diye balkonun kapısını kilitledim. Masanın üstüne duran not kağıdını elime aldım ve gitmemi istediği yere baktım.Bir kafeydi. Bu gün çok düşündüğümü varsayarak pijamalarımı giyindim ve kendimi yataga fırlattım. Yok ya sadece yerdeki ayıcığıma takılmışım. Yataktan kalktım ve kucagıma ayıcığımı aldım.  Işığı kapatıp düzgün bir şekilde yatağıma yattım.

"Abla, ablaa, ablaaaa"
"Çiler git başımdan. "
" Abla uyan artık yeter ya!"
"Çiler kolumu deşmeyi bırak. "
" Üff tamam ya. " yakından gelen seslerden Çiler'in odamdan çıkmadığımı anladım.
" Abla burda bir not var. "demesiyle yataktan kalkıp Çiler'in karşısında durmam bir oldu.
" Çiler onu bana ver. "elindeki kağıdı havaya kaldırdı.
" Babamdan alırsın . "
"Çileeerr."
"Peki ablacım anlaşma anlaşma yapalım. " istemesemde mecbur kabul ettim.
" Tamam. "
" Hani geçen gün bir elbise göstermiştim. Azcık! pahalıydı. Onu istiyorum. "
" Tamam şimdi bana onu ver ve babama hiçbir şeyden bahsetme. "
Kağıdı bana uzatır uzatmaz aldım ve buruşturdum. Nasıl olsa adres aklımda.
" Abla o kağıtta ne yazıyodu? "
" Çok meraklısın Çiler. "
" Abla? "
" Efendim."
"Kötü bir şey yok demi? "
"Yok. Sadece özel bir şeydi."

Çiler'i zar zor odamdan çıkardıktan sonra üzerimi giyinmeye başladım. Koyu yeşil t-şhort siyah kot pantolonu ve beyaz ayakkabılarımı giyerek aşağıya indim.

Aşağıya indiğimde babam ve Çiler kahvaltıya başlamışlardı. Bende fazla vakit kaybetmeden masaya oturdum.
Tabağıma bir kaç bir şeyler alarak oynamaya başladım.
"İzel yemekle oynamak yerine yesen olmaz mı? "
" Hı? " babam hafif tebessüm ederek sahte bir sinirlekonuşmaya başladı.
" Yemeğini ye! "bende tebessüm ederek babama baktım.
"Aç değilim ." babamın  yüzündeki tebessüm yavaşça giderken dünki konuyu açacagını anladığım için konuşmaya başladım.
"Baba dünki konuyu açmamak üzere kapatalım çünkü sadece arkadaşımla kavga ettim. Lütfen. " babam birkaç saniye öylece bana baktı. Sonra boğazını öksürerek temizleyip konuştu.
" Peki. "

Kahvaltımız devam ederken kimseden ses  çıkmadı. Yine sessizliği  bozmak ve  babamdan izin  almak adına konuşmaya başladım.
" Baba? "
" Evet?? "
" Dışarı çıkıcam sorun  olur mu? " olumsuz anlamda kafasını salladı.
" Hayır, ama dikkatli ol." ayağa kalkarak odama gittim.

Siyah  kalın olmyan deri ceketimi üzerime geçirdim. Dolapta olan siyah deri çantamı alarak içine telefonumu ve gerekli birkaç şey  koydum en son arabamın anahtarını alarak odamdan çıktım.

Çiler'e istediği bir şey olup olmadığını sorunca işaret parmağıyla ona yaklaşmam için garip şekillere soktu. Bu haline göz devirerek ona yaklaştım.
"Çikolata alırmısın ablacım? "  ibneye bak ablacım mış? Kaşlarımı indirip kaldırdığımda bozulmuş bir şekilde konuşmaya başladı.
" Görüşürüz ablacım. " bu haline acıdığım için çikolata almaya karar verdim. Ama tabiki bunu ona söylemiycem. Bozulsun azıcık, şebek.
" Görüşürüz. "

Garaja gidip biricik  Audi TT' me
-siyah- binip yola koyuldum.

Geldiğim kafeye bakınca oldukça güzel bir yerdi. Her yerde kahve rengi  masalara ve etrafında renkli sandalyeler vardı. Kafeyi incelemeyi bırakıp dünki adamı görmek umuduyla kafeyi süzdüm. Adamı göremeyince  boş bir masaya oturdum.
"Gelmezsin diye düşünmüştüm. "
Arkamda duyduğum tanıdık sesle ufak çaplı bir şok geçirdim. Umursamaz olmaya çalışarak konuşmaya başladım.
" Ne işin var burda? "
" İzel ben-" tabi ya aklıma gelen şeyle Uraz'ın sözünü kestim.
"Dün odamdaki kişi senin adamındı demi? " onaylar şekilde kafasını salladı ve karşıma oturdu.
" İzel ben özür di- " sinirli bir şekilde tısladım.
" Sakın... Sakın özür dileyim deme. "
" İzel her şeyi çok yanlış anlamışım. "
İşte bardağı taşıran, son şey.
" Yeter!" ani çıkışım karşısında şaşırmıştı.
"Hep sen haklısın  demi. Her konuda üstünsün ya!"
"İzel sakin olur musun? Herkes bize bakıyor. " Uraz' a küçümseyen ama bir o kadar da acı barındıran bir bakış attım.
" En azından tokat atmadım. " demem ile yüzü düştü.
" Yapmak istemedim. "
" Ama yaptın. "
" Sinirlenmiştim. "
" Bana sormak yerine o kıza inanmayı  tercih ettin. Çantamı alarak kalkıtığım sırada kolumu tutarak durdurdu.
"İzel özür di-" cümlesini tamamlaması a  izin vermedem tokat attım.
"Şimdi ödeştik Uraz Sonay. " kolumu hızka çekerek çantamı düzelttim. Kafeden çıktığım anda hıçkırarak ağlamaya başladım.

Daha ödeşmedik Uraz Sonay.
Bunların hesabını ödeyeceksin.






DOLUNAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin