-|4. Bölüm: Bedel Ödemek|-

202 12 1
                                    

Adı: Özledim (보고싶었어)

Yazar: Minny

-|4. Bölüm: Bedel Ödemek|-

-5 Yıl Sonra-

Baekhyun, elindeki evrakları düzenleyip masasından kalkmadan önce telefon çaldı ve hemen cevapladı. “Merhaba, burası başkanlık ofisi. Ben Başkanın sekreteri Byun Baekhyun, size nasıl yardımcı olabilirim. Ah~ Bay Kim, nasılsınız? Mesajınızı dün Başkanımıza ilettim, yarın sizinle görüşebileceğini söyledi. Peki, efendim. İletirim. İyi günler.” Telefonu kapatıp hızla doğruldu yerinden ve birkaç adımda Başkan’ın odasının önüne geldi. Kapıyı tıklattı ve içeriden “Girin.” diyen sesi duyduktan sonra kapıyı açarak içeriye girdi.

Saygı değer patronu, yüzünü arkasındaki komple cam olan duvara dönmüş dışarıyı oturduğu koltuktan izlerken onun masasına doğru yaklaştı Baekhyun. Hafifçe öksürerek “Başkanım, imzalamanız gereken evrakları getirdim.” dedi.

Patronu oturduğu koltuğu çevirerek üzgün bakan suratıyla konuştu. “Baekhyunnie, kaç kez söylemeliyim? Ben senin erkek arkadaşınım, başkanın değil!” Baekhyun ciddi ifadesini sürdürüp konuştu. “Aynı zamanda patronumsunuz Başkan Park ve burası iş yeri.” Chanyeol itiraz ederek “Ama şuan yalnızız! Sadece ikimiz varız! Bana Yeollie de, her zamanki gibi.” dedi. Baekhyun dayanamayıp kıkırdadı. Çünkü Chanyeol’un suratındaki yavru köpek ifadesi fazlasıyla şirindi.

Baekhyun, ciddi ifadesine geri dönerek, elindeki evrakları masanın üzerine bırakmak için eğildi. O eğildiği sırada Chanyeol yüzünü ona yaklaştırıp sırıttı. “Hadi bana bir öpücük ver bebeğim.” Chanyeol gözleri kapalı bir şekilde dudaklarını öne çıkardığında Baekhyun onu geri itti. “Olmaz! Burası iş yeri. Şirkette böyle şeyler yapmayacağımıza söz verdik.” Chanyeol yüzünü hayal kırıklığıyla buruşturarak geri çekilirken söylendi. “Aman ne söz, ne söz!”

Chanyeol homurdanmaya devam ederken eline bir kalem aldı ve evrakları imzalamaya başladı. Bu sırada Baekhyun rapor vermeye başladı. “Başkanım, yarın öğle yemeğinde Bay Kim’le bir görüşmeniz var. Ayrıca kendisi biraz önce arayıp görüşmeyi kabul ettiğiniz için teşekkürlerini sundu ve kızıyla tanışmanızı istedi.” Son cümleyi duyduğunda Chanyeol homurdanmıştı.

Chanyeol imzalamaya devam ederken Baekhyun da devam etti. “Bugün öğleden sonra, ortaklık imzalayacağınız Japon iş adamlarıyla bir toplantınız var. Ve iki gün sonra da, piyasaya sürmeye hazırlandığımız yeni kozmetik markasının ön konferansı gerçekleşecek.” Chanyeol bunları dinlerken sıkılmış görünüyordu ve nihayet imzalamayı bitirdiğinde Baekhyun da raporunu sonlandırdı.

Baekhyun, onu izlemeye devam ederken ne kadar şirin olduğunu düşünerek bir kaçamak yapmaya karar verdi ve yavaşça eğilip yanağından öptü. Chanyeol artık homurdanmayı bırakıp duraksamıştı. Yüzü seyirdi. Sonra Baekhyun’a dönerek “Sen…” dedi muzurca bir bakış gönderip. Ardından sinsi bir gülümsemeyle Baekhyun’un yakasını kavradı. “Sakın bana ‘iş yerindeyiz, olmaz’ demeye kalkma çünkü sen başlattın!”

Baekhyun, Chanyeol’u duyduğunda herhangi bir karşı tepki vermemiş hatta istekli bir şekilde gülümsemişti. Karşı koyacağa benzemiyordu, bu yüzden Chanyeol memnun bir tebessüm yollayıp onu kendine iyice çekti. Tam dudaklarını onunkilerle buluşturacakken kapı tıklandı ve dışarıdaki kişi izin verilmeden hemen içeriye daldı. Haliyle BaekYeol’un eli ayağına dolaşmıştı.

“Efendim, densizliğimi affedin ama acil bir mesele söz konusu.” dedi, içeriye giren adam hızlı hızlı konuşarak. Baekhyun o sırada evrakları toplayıp odadan çıkmak için geri adım attı, başını eğip arkasını döndüğünde diğer adam açıklamalarına başlamıştı.

İçerideki konunun kendisini ilgilendirmediğini anlayan Baekhyun, ağır adımlarla kendi yerine dönmüştü. Elindekileri masaya bırakıp çekmecesini açtığında gözüne bir zarf ilişti. Onu burada saklamak pek iyi fikir değildi ama bir türlü alıp eve geri götürmeyi beceremiyor, her seferinde unutuyordu.

Baekhyun, biraz eskimiş görünen zarfı buruk bir gülümsemeyle eline aldı. Zarfı açıp içindeki üçe katlanmış mektubu çıkardı ve okumaya başladı.

“”Baekhyunnie’ye…

Baekhyun-ah, üzgünüm. Lütfen affet beni. Ne yaptıysam seni korumak için yaptım. Her şeyi anlattığımda bana hak vereceğine inanıyorum. Seni koruyabilmek için bunu yapmalıyım. Ve üzgünüm, ama bir süre görüşemeyeceğiz……

-5 Yıl Önce, Bay Park’ın Şahsi Ofisinde-

Chanyeol, yanaklarını ıslatan yaşları silerek babasına doğru ilerledi. Onun sağında durup ona bakarken titreyen sesiyle söyledi. “Kararımı verdim.” Bay Park gülümsemeye hazırlanıyordu, oğlunun doğru olanı seçeceğini sanmıştı. Ancak Chanyeol, onun hiç beklemediği bir şey yaptı. Dizlerinin üzerine çöktü.

Chanyeol, bakışlarını yerde sabitleyerek diz çöktü babasının önünde. Ona yalvaracaktı, hiç istemese bile. Baekhyun’un hayatını bağışlaması için, onu yaşatabilmek için yalvaracaktı babasına. İki dizide yere değerken ellerini de dizlerinin önüne getirerek yerle buluşturdu ve daha fazla eğilerek söyledi. “Lütfen onun hayatını bağışla! Yaşamasına izin ver. Baba.”

Bay Park sinirlenerek paniklemişti. Anlamı olmayan birkaç hece çıktı ağzından ve sonunda doğru kelimeleri bulup konuştu. “Bu ne cüret?!” Chanyeol başını kaldırmadan devam etti. “Baba, yalvarırım izin ver. Yaşasın. Karşılığında bir bedel ödemem gerekiyorsa bunu yapacağım. Lütfen onun hayatını bağışla!”

Bay Park duyduklarıyla biraz sakinleşti ve sordu. “Nasıl?” Chanyeol bakışlarını yerden kaldırıp babasının yüzüne bakmadan konuştu. “Eğer onu serbest bırakırsan… Onun yaşamasına izin verirsen… Onu bir daha görmeyeceğim. Ama benden onu unutmamı ya da başka biriyle, hele de hiç tanımadığım bir kadınla evlenmemi bekleme!” Bay Park pek tatmin olmadığı için sesi çıkmıyordu. Biraz bekledikten sonra umursamaz bir sesle “Emin değilim…” dedi. Chanyeol saniyesinde bakışlarını babasının yüzüne çevirip söyledi. “Şirket yönetimini de devralacağım. Eskisi gibi kaçmayacağım. Sen de o çok heveslendiğin ‘emeklilik’ hayatını yaşamaya başlayabilirsin.”

Bay Park etkilenmişti. Bu sözler onu tatmin edince kafasında iyice tarttı ve bir karara vardı. “Pekâlâ. Arkadaşının hayatını bağışlayacağım. Ama benim de bir şartım var.”

-|4. Bölümün Sonu|-

Özledim~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin