~AURORA - I Went Too Far
•••••••Ağladığımı saklayan, yürüdüğüm ıssız sokağı daha da korkunç bir hale getiren yağmura kafamı yukarı kaldırarak tekrar baktım. İçimdeki yangını küle çevirebilmesini o kadar çok isterdim ki bunun için yapamayacağım şey belki de yoktur. Ağlama nedenimi bilmiyordum, bazen yağmur yağdığında içimdeki kargaşa ve fırtına kendisini dışarı atmak istiyordu. Bu sanırım genel olarak üzgün olmamdan kaynaklıydı. Gözyaşlarım kendilerine yaptıkları yoldan ilerlerken, gözlerim kaldırımdaydı. İlerde yanıp sönen sokak lambası içimi biraz daha daraltmıştı. Kötü hisler etrafımda bulut oluşturmuş gibi hissediyordum. Zaman zaman kulaklarıma ulaşan köpek sesleri tüylerimi diken diken yapmıştı. Etraftan gelen köpek seslerini daha sık duymaya başlayınca adımlarımı hızlandırarak bir sokak ötemdeki kutu gibi evime gitmeye devam ettim.
Ağlıyorum çünkü canım yine sıkılmış, duygularımı intihara teşvik etmişti. Gözyaşlarım arasında dile dökemediğim bütün öfkem ve sözlerim yatıyordu. Belli bir sebep ya da olay gözetmeksizin ağlıyordum.
Kulaklarıma ulaşan çığlık sesi bütün algılarımı yerimden oynatmaya yetmişti. Hareketlerim durgunlaştığı zaman, kulaklarım tüm dikkatini sese vermişti. Tekrardan aynı bağırışı duyduğumda kasılmıştım. Bulunduğum ortama pek uzak değildi, etrafa yardım isteyeceğim biri var mı diye baktım, ama kimse yoktu. Şaşırmadım. Adımlarım temkinli bir şekilde sese doğru, aklımda konumlandırdığım bölgeye ilerliyordu. İçimde filizlenmeye başlayan korkumu, kökünden kopartıp bana en uzak yere fırlattım. Şimdi sırası değildi. Adımlarımı hızlandırırken elimin tersiyle gözyaşlarımı ortadan kaldırdım. Duyduğum ses düşüncelerimi yok etse bile harabeden kalan izler kendiliğinden silinmiyordu.
Etrafa tekrardan bakındım, sonuç aynıydı. Derin bir nefes alarak hızlanan yağmura kaş çattım. Tüm hızıyla yağmaya devam ediyordu ama bu önemli değildi. Önemli olmamalıydı da zaten.
İçimden ne geçtiğini ya da neyle karşılaşabileceğimi bilmesem de fazla kurcalamadan yoluma devam ettim, önüme çıkan duvarı siper almış bir şekilde ileriye bakmayı hedefliyorken o tiz sesi tekrar duydum, korkum avuçlarıma sığamayacak bir konum alınca geri dönmek ve kalmak arasında sıkışmıştım. Korkumu kopartıp atmak bir işe yaramamıştı ama umursamadım. Bu üçüncü çığlığı olmuştu, acaba ben buralara gelmeden öncede çığlık atmış mıydı? "Atmıştır." Diye fısıldadım.
Çığlığın sebebini düşünürken aklıma tecavüz olayları gelince ürpermeme engel olamadım. Bir kadının başına böyle bir olay gelmesine hiçbir şekilde razı olamazdım. Bu, bu çok farklı ve ürkünç bir durumdan başka bir şey değildi. Düşüncemin ürkünçlüğüne dâhil olan gökyüzü bana hak vermiş olacak ki, kulaklarıma ulaşan gök gürültüsü beni korkutmaktan ziyade, özgüven vermişti. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım, yüzüme düşen damların arasında bende olmak isterdim. Kendime gelebilmek ve olaya odaklanmak için olmayan tırnaklarımı yumruk yapmış olduğum avuç içlerime batırdım, bu durum her zaman bana güç vermişti ve şimdi de verdiğini hissedebiliyordum. Her ne kadar pek yapılı bir vücudum olmasa da daha açık bir şekilde bir erkeğe gücümün yetmeyeceğini bilsem de dikkatini dağıtıp kızın kaçmasına yardımcı olabilirdim. Ona yardım etmek belki de benim için bir zorunluluktu. Yumruklarımı tekrardan sıkarak kendime kendimden güç istedim, başka şansım mı vardı? Yoktu. Damarlarımda dolanmaya başlayan adrenalin tüm vücuduma yayılmıştı artık. Ellerimin titrediğini fark edebilmem için bakmama gerek yoktu, bunun bilincindeydim. Duvara daha da yaklaştım, eğer olumlu bir sonuca varmak istiyorsam dikkatli ve atik olmam gerekiyordur herhalde. Kafamı çalıların arasından ilerden beni göremeyecekleri bir şekilde dışarı çıkartıp ortamı analiz etmeye başladım. Cılız bir ışık yayan sokak lambasının hemen altında bir ayakkabı vardı bu görüntü kaşlarımın havalanmasına neden olurken zihnimde ki düşünceler saniyeler ilerledikçe daha da ürkütücü olmaya başlıyordu. Etrafta kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ
Teen FictionOn yaşlarında bir kız düşünün; hayalleri yıkılmış, hayatın en kötü darbesini minik bedenine yemiş olan. Ruhu, nasıl ayakta kalabilirdi ki. Aile, o yaşlarda ki minik bedenin içine sığamayan ruhu için, en önemli birim değil midir? En azından onun iç...