/1/ Seni Sonsuza Kadar Koruyacağım

71 12 5
                                    

DÜZENLENECEK...

' "Ne istiyorsunuz benden?" dedim cesurca. Cesaretim boyumun iki katıydı maşallah!

"Kızım sen ne hakla bizim topumuzu alırsın? Dövelim mi seni ha?!" Çevremi benden oldukça büyük beş kişi sarmıştı.

"Ben size beraber oynayalım demiştim bir kere!" yaşıma göre oldukça bilmiştim.

"Kim görmüş kızların futbol oynadığını?" aralarındaki en uzun çocuktan başkası değildi bu. Biraz tırsmadım değil. Biraz mı? Ne kadar korksam da belli etmiyordum, cesur görünecektim ya!

"Kızı rahat bırakın!" diye bir ses geldi arkadan. Tanımıyordum, daha öncede hiç görmemiştim. Yavaş yavaş yanıma yaklaştı ve elimdeki topu alıp ileri doğru fırlattı. "Dağılın şimdi." dedi sakince. Herkes topun peşinden koşturmaya başladı. Yavaşça ona döndüm.

"Niye topu verdin ki?! Hem ben kendimi koruyabiliyordum!" sinirlice ona baktım. Bir yandanda parmak sallamayı ihmal etmiyordum tabii. Çok seslice kahkaha attı. Onun bu haline gıcık olmuştum.

"Ne gülüyorsun be! Sırıtık!" Bu halime daha çok gülmeye başladı.

"Kızım ne kendini koruması? Tir tir titriyordun daha demin. Hem ben sana daha güzel toplar alırım, üzülme." Ukala!

"Aman kalsın!" arkama bakmadan yürümeye başlamıştım ki kolumdan tuttu ve kendine çevirdi.

"Kızım bunu kafana sok, seni sonsuza kadar ben koruyacağım." Yüzündeki sırıtma genişledi. Bense ukalaca ona döndüm.

"Sonsuz diye bir şey yoktur sırıtık, boş hayaller kurma." Diyerek oradan uzaklaştım. '

Kan ve ter içinde yattığım yerden sıçrayarak uyandım. Hadi ama! Yine aynı çocuk, yine onun olduğu rüyalardan biri. Kaza gününden beri her gün rüyama giriyordu. Tahminen 6-7 yaşlarımdı. O da benden pek fazla büyük sayılmazdı. Sürekli onun olduğu rüyalar görüyordum. Kimdi bu çocuk? Bu rüyalar gerçek miydi?

Elimi uzatıp telefonumun saatine baktım. Lanet olsun! Bugün bir iş görüşmem vardı ve başlamasına yarım saat kalmıştı. Kendimi hızlıca yataktan atarken yeri boylamıştım. Ah, bir bu eksikti.

Hızlıca günlük işerimi yapıp siyah dar paçamı, gömleğimi ve ceketimi üzerime geçirdim. Klasik iş görüşmesine giden kadın tipi! Topuklularımıda giydim mi tamamdım. Annemin yanağına sulu bir öpücük bırakıp hızlıca merdivenlerden aşağıya indim. Hiçbir taksimi boş olmazdı? Bıkkınca nefes verdim. Belediye otobüsüne binsem hayatta yetişemezdim. Yanıma yanaşan siyah arabaya baktım.

"Pişt, güzelim seni istediğin yere götüreyim mi?" Hangi devirdeydik biz? Terbiyesiz!

"İstemez!" çemkirince kulaklarını tıkadı.

"Çok eğleniriz ama." Pişmiş kelle gibi sırıtıyordu.

"İstemez dedik! Hemen git polis çağırırım bak. Birde seninle uğraşmayayım sabah sabah." Cık cıkladı.

"Sanki farklı boksun. Namuslu kız ayaklarına yatmada gel yanıma." Bu yaptığı fazla olmuştu artık! Çığırmaya başladım.

"Sen nasıl bir insansın ya! Ablan, kardeşin yok mu hiç? Bas git yoksa fena olacak!" öpücük atıp gaza bastı. Densiz! Arkasından her ne kadar isabet etmeyeceğini bilsem de ayakkabımı fırlattım. Şuan görüşmede olmam gerekiyorken neler ile uğraşıyordum!

Ceylan gibi seke seke ayakkabımı almaya gittim. Hay aksi! Topuğu kırılmıştı! Allah'ım bugün beni neler ile sınıyorsun? Ama hata bende. Kendi düşen ağlamaz. Hangi akla hizmet saati kurmayı unuttuysam! Üstelik değmeyecek birinin arkasından topuklu ayakkabımı fırlattıysam! Ya sabır.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonsuz AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin