Medyayı Bulut olarak düşünün(Çınar'a attığı bakış:)) ).İyi okumalar:))
Kapı açılınca içeri uzun boylu bir erkek girdi.
"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim."
"Gel Tuğrul."
Çocuk sınıfın ortasına kadar ilerlemişti.
"Hocam Sırma'yı Müdire hanım çağırıyorda."
"Öyle mi?"
Adımı duymamla gözlerimi Aslı'ya çevirdim o da 'hayırdır' bakışları atıyordu. Sonra çocuk tekrar konuşmaya başladı.
"Hocam birde Çınar'ı da bekliyor."
Ne dönüyor burada. Çınara baktığımda umursamaz bir şekilde önüne bakıyordu ben mi çok endişelendim yoksa Çınar mı anlamadı acaba?
"Evet çocuklar çıkabilirsiniz."
Hocadan aldığım komutla yerimden kalkmıştım Çınar'da bana uyarak yerinden kalktı Tuğrul denen çocuğu takip edip sınıftan çıktık. Bi üst kata çıktığımızda başka bir sınıfa girdi 10/C'ye. Bu sınıf beraber bir şeyler yapacağımız sınıftı ne alaka şimdi? Çınar'a baktığımda hala o umursamaz havadaydı ne oldu benim neşe kaynağıma? Onu böyle soğuk görünce ağzımı bile açamadım neden çağrıldığımızı biliyordu kesin ben neden bilmiyorum peki? Tuğrul içeri girince onu beklemeye başladık. O kapıdan çıkınca yanında Bulut'ta vardı. Jeton yeni düştü sabahki olayı biri yumurtaladı kesin.
"Vay vay kepçükle Sırma'da burdaymış."
"Senin ben var ya."
"Ne o kızdın mı?"
"Kes artık Bulut abi. Sıktı gerçekten."
Abi diyince yüz ifadesi değişti. Çınar'da bana döndü. Ne oldu da şimdi 32 diş sırıtıyor bu.Tuğrul'un sesiyle herkes ona döndü.
"Didişmeyi kesinde gidelim."
Haklı şimdi. Çınar kolunu omzuma koyarak yürümeye başladı. Normalde kimse böyle bir hareketi yapamaz Aslı hariç ama Çınar da istisna o benim olmayan kardeşim...
Müdire hanımın odasının önüne gelince Tuğrul kapıyı çalıp 'gel' komutunu duyunca içeri girdi tabi arkasından bizde.
"Gelin bakalım. Tuğrulcum sen çıkabilirsin."
Tuğrul çıkınca konuşmaya başladı.
"Sabahki olayı kim açıklamak ister?"
Hepimiz susmuştuk.
"Sırma senden başlayalım istersen. Bu ilk vukuatın bursunun yanmasını mı istiyorsun?"
"Hocam büyük birşey değilki. Sadece..."
"Benim hatam."
"Anlamadım Bulut."
"Benim hatam hocam ikisininde bir suçu yok. İlk başlatan bendim."
"Öyle mi? Sen sessiz sakindin oğlum ne olduda böyle bir durumla karşıma çıktın."
"Artık eski ben yok hocam."
"Biliyorum oğlum anneni kaybettikten sonra çıkmaza girdin fakat Bulutcum kendini toparlamalısın annen böyle şeylerle uğraştığını görse çok üzülürdü."
"Haklısınız hocam."
Bulut annesini mi kaybetmişti. Çok özür dilerim...
"Tamam şimdi sınıflarınıza gidebilirsiniz. Bir daha böyle şeylerle gelmeyin karşıma sakın."
"Peki hocam."
Odadan çıktığımızda Bulut'a birşey söylemek istiyordum ama ne?.. Çınar benden önce davrandı.
"Başın sağolsun."
"Sağol."
"Başın sağolsun Bulut abi."
"Sağol Sırma. Bundan sonra bana abi deme hatta adımı bile kullanma gerektiğince."
"Ama..."
"Yorum yapma olur mu."
Ama şimdi ne dedim ki ben. Neden böyle bir tepki verdi ki. Ah kahretsin kalbini kırdım onun. Onu en iyi benim anlamam gerekirken ben hiç anlamadım lanet olsun bana. Yanımızdan uzaklaşırken arkasından bakabildim sadece....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırma Ve Bulut #Wattys2017
Teen FictionGölgelere devrilmiş kediler, sararan otlar, bunaltıcı bir sıcak hava dalgası... Yeniden hayat verecek bir yağmuru bekleyen insanlar ve günyüzüne çıkmak için sabırsızlanan gerçekler...