Büyük kırmızı şemsiyenin altında kahakaha atan genç gruba yaklaştık. Hepsi yazın tadını çıkaran klasik ergen tiplemesindeydi. Tam Atlas nefes alıp konuşmaya başyacaklen bir 'sürtükozorus' "Aşkıaağmm!" diye çığırarak bizimkinin aralık dudaklarına yapıştı. Son hatırladığım şey önümde dalganan sahte sarı saçlardı doktor bey!
Sonunda kız, çocukcağazın öpülmekten moraran dudaklarından ayrıldığında, Atlas'ın geldiğini gören siyah saçlı uzun bir çocuk çevik hareketlerle döndü ve şu karmakarışık erkek tokalaşmalarından birini yaptılar.
"Oo, koç geldin demek!" derken çikolata rengi gözleri bize kaydı, "Kimleri görüyorum?" derken Atlas ensesine bir şaplak atıp bize döndü. "Millet, bunlar Güneş ve Masal. Komşularım olurlar kendileri, bi süre hayvanlığınızdan uzaklaşıp kibar olun ki sizden korkmasınlar." derken herkesin gözleri bize kaydı.
İlk olarak siyah saçlı çocuk saçlarını karıştırıp el salladı, "Selam, Genç ben!" dediğinde kaşlarımı kaldırdım, "Genç yani bildiğimiz Genç. Naber genj gibi genç?" dediğimde kahkaha atıp onaylarcasına başını salladı. "Aynen.."
Kızların tarafına baktığımda Atlas sırayla isimleri saymaya başladı, az önce Atlas dudaklarını vakumlayan sürtükozorus'u parmağıyla işaret etti "Sarışın olan Dora, onun yanındaki kıvırcık marul, Özgü" dediğinde, kısa kıvırcık saçlı kız Atlas'ın kafasına turuncu havluyu fırlatırken herkes gülüyordu.
"Şu güneşlenen Arya, yanındaki de biricik bitanecik aşkısı, Tunay. Son olarak şurda futbol konuşan salak ikili de Sarp ve Deniz." derken iki sarışın çocuğu gösteriyordu. Masal'la omuz silkip kızların yanına oturduk. Özgü çok tatlı bir kızdı ama yanındaki sarışın Dora denen kız pek içime sinmemişti sanki. Bi kere o bikini sana çok küçük kızım, dört yaşındaki kuzenime versem giymez onu, n'olcak biç.
Arya denen kız tam bir esmer güzeliydi, yanındaki Tunay denen açık tenli, kumral çocukla mükemmel çifti oluşturuyorlardı. Deniz ve Sarp da tam ergenlerdi, saçma şeylerden iddiaya tutuşuyor ve her saniye futboldan konuşuyorlardı. Yine de arkadaş grubundan sanli etrafa pozitif bir enerji yayılıyordu.w
Özgü Masal'ın sıkı sıkı ördüğü turuncu saçlarını tuttu ve incelemeye başladı, "Saçlarının rengi çok güzelmiş gerçekten!" dediğinde Masal teşekkür edercesine gülümsedi. Şimdiye kadar biz yokmuş gibi davranmakta ısrar eden Dora devasa güneş gözlüklerini alnına kaydırdı ve kıpkırmızı rujlu dudaklarını -plajda bile niye makyaj yapıyosa, sürtüq işte- büzdü, "Boyadır o boya.." Yapıp ojeli tırnaklarını incelemeye geri döndü.
Gözlerimi devirdim, nasıl bir tür kaltaksın sen yavrum ya? Kuin of dı biçız.
Genç yine saçlarını karıştırıp, "E hadi, Denize girmiyor muyuz?" diye bağırınca zavallı sarı kafa Deniz başını arkaya atıp "N'oluyo lan?" bakışı atamadan bütün öküz erkekler çocuğun üzerine çullandılar. Ah, ben sizin esprinize...
Şaka maka, herkes ayaklandı ve yarısı uyuşuk adımlarla yarısı koşarak denize doğru ilerlemeye başladılar. Tunay Arya'nın arkasından yaklaşarak kucağına aldı ve kız daha neşeyle çığlık atamadan onu denize doğru fırlattı. Böyle bir durumda kalma düşüncesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyordu. Keşke yüzme bilseydim.
İmrenerek denize yaklaştım ve elimde telefonumla dalgaların vurduğu kısma oturdum. Herkes çok huzurlu görünüyordu, sevdiğim şarkılardan birini açarak kulaklıklarımı taktım. Mutlulukla gözlerimi kapattım, fakat bu asla uzun sürmezdi, tüm bedenimde buz gibi damlaları hissetiğim anda çığlığı basmam bir oldu. Gözlerimi açmamla önce bana kaçamak bir bakış atan mavi-yeşil gözleri, sonrada kahkahalarının arasında tabanları yağlayan Atlas'ı gördüm.