Londra

14 1 0
                                    

            Merhaba sevgili günlüğüm.
   Şuan seninle Londra'dan konuşuyorum. Peki ben buraya nasıl geldim? Hemen anlatıyorum. Lise 1 bitti sonunda. Tabi seninle pek konuşamadık. En son Burağın bıçaklanma olayını anlatmıştım. O olaydan sonra zaten pek de önemli bir şey yaşamadım. Yani pek bir şey kaçırmadın korkma. Ben şuan lise 2 ye gidiyorum. Biraz büyüdüm senle konuşmayalı. Londra'da okumak benim fikrimde. Ailem ile konuştum ve onlarda düşüncemi onayladı. Sonra bizim kalfayla buluştuk bir gün. Kafede oturuyorduk. Ben pat diye söyleyiverdim. Arkadaşlarım çok üzüldü. Burak da tabi. Burak beni o kadar çok seviyormuş ki. Eve gider gitmez ailesine Londra ya gitmek istediğini söylemiş. Ailesi onaylamış. Burağın ailesi ve benim ailem çok yakınlar,ve birbirlerini yakından tanıyorlar. Ailelerimiz konuştu ve bizi aynı yurta vermeye karar verdiler. Burak erkek bölümünde, ben kız tarafında kalıyorum. Bizim yurtlar öyle senin bildiğin gibi değil günlükçüm. Apart şeklinde. Yani herkesin küçük bir evi var kendine ait. Benim odam çok tatlı bir oda. Küçük,sıcak,samimi. Küçük bir mutfağı, küçük bir banyosu ve orta büyüklükte bir oda var. Bu oda hem oturma odası,hem de yatak odası. Yani duvara sabitlenmiş bir plazma küçük bir televizyon,iki kişilik geniş bir yatak,bir de duvara sabitlenmiş küçük bir masa ve sandalye var. Çok tatlı bir oda. Tabi eski odama pek benzemiyor. Eski odamdan kat kat küçük ama olsun. Yine de ben çok memnunum. Burağın da benim odam gibi. Oda planlarımız aynı. Çünkü zaten aynı apartmanda kalıyoruz. O benim yan tarafımda olan evde kalıyor. Ben ve Burak aynı uçakla geldik buraya. Hem sadece biz değil ailelerimiz de geldi. Biz annemle evi temizledik,babam ise Burağın babasıyla dışarı gitmişlerdi. Temel ihtiyaçlarımızı aldılar. Babam gelinceye kadar biz çoktan evi tertemiz yapmıştık. Babam geldi ve aldıklarını mini buzdolabına ve mini dolaplara yerleştirdim. Annemler aynı gün içinde geri döndüler. Bir düzen oluşturduk ve temel ihtiyaçlarımı karşıladılar ve Burağın annesi ve babasıyla Türkiye'ye geri döndüler. Babam bana her ay 2 bin yollayacağını söyledi. Ve gitmeden önce de bana 3 bin verdi. Diğer ısır zıvırları sen alırdın dedi. Ben burağı aradım ve babasının ona para bırakıp bırakmadığını sordum. Omunda babası 3 bin bırakmıştı ve onunda  babası her ay ona 2 bin yollayacakmış. Herhalde babalarımız alışverişteyken konuşup anlaşmışlardı. Burak'la birlikte babamları havaalanına götürdük. Uçaklarına binip gittiler hepsi. Ben de Burak'la eve döndüm. Tam kapını önündeydik ve yollarımız ayrılıyordu. Burağa:" Burak bir saat sonra buluşalım burda ve dışarı gidelim. Londra'yı biraz gezelim,hem tanımış oluruz burayı hem de dışardan diğer ihtiyaçlarımızı alırız. Aaa bi de dışarıda yemek yeriz. Evde yemek yapamayız daha ocağı açtırmadık. Ne gaz var,ne su,ne de elektrik var." Dedim. Burak:"olur tamam çıkarız ama gaz da,su da,elektrik de var canım. Babamlar burayı kiralarken herşeyi açtırmışlar."dedi. Sonra aklıma annemle temizlik yaparken suyu açıp elimdeki bezi ıslattığım aklıma geldi. Burak'la anlaştık ve ben eve girdim. Duş aldım hemen,çünkü annemle temizlik yapmış terlemiştim ama duş alamamıştım. Duş aldıktan sonra kırmızı diz kapaklarıma gelen puantiyeli askılı elbisemi giydim. Altına beyaz esem giydim ve çanta olarak beyaz küçük yandan askılı çanta aldım. Saçımı ise balıksırtı ördüm. Tam bu sırada Burak zili çaldı, kapıyı açtım ve Burak beni bir süzmeye başladı. Tam o an aklımdan yine kıskançlık yapacak diye geçirdim ama düşündüğüm olmadı. Burak:" Güzel olmuşsun ama üstüne bir ceket mont gibi bir şey al hava serin. Üşürsün." Dedi. Burağa:" ee annemleri havaalanına bıraktığımızda hava sıcaktı."dedim. Burak:" akşam oldu nerdeyse. O yüzden serin hava. Ama tabi sen bilirsin. İstersen alma ama baştan söyleyim ben ceketimi vermem. Bu benim en sevdiğim deri ceketim. Ona göre. " dedi. Ben inat yaptım tabi, yapmadan durur muyum hiç? Durmam tabi ve almadım üstüme bir şey. Dışarı çıktık ve hafif bir titreme geldi ama yine de geri vites yapmadım. İlk önce alışveriş yaptık. Biraz zor oldu. Neden mi? İletişimde bir sorun yaşadık. Ne ben ne de Burak ingilizceyi düzgün konuşabiliyorduk. Ama zor da olsa bir şekilde anlaştık biz çeviriye diyeceğimizi yazıp İngilizceye çeviriyor sonra da telefonu kasiyere uzatıyorduk. Çok da alışveriş yapmadık ben de 4 poşet,Burak'ta ise 6 poşet vardı. Burak'taki 6 poşetten 2'si benimdi yani Benin aslında 6;Burağın 4 tane poşeti vardı ama poşetler ben de ki 2 poşeti Burak aldı. Sonra poşetleri odalarımıza çıkardık. Gelişi güzel attık ve geri çıktık dışarı. Burak yine uyardı beni:"üstüne bir şey al."dedi ama ben inata devam ettim. Dışarı çıktık. Bir lokantaya girdik ve yine zar zor sipariş verdik. Yemeklerimizi yedik ve hesabı ödeyip ayrıldık lokantadan. Dışarda yürümeye başladık. Eve varmamıza 10 dakika varken birden yağmur yağmaya başladı. Burak bana bakıp kahkaha atmaya başladı. Tabi ben de kahkaha atmaya başladım. Burak ceketini çıkarıp bana verdi. Ve sonra yürümeye devam ettik. Yolumuzun üstünde şemsiye satan bir mağaza bulduk. Şemsiye aldık ve şemsiyenin altında birbirimize sarılarak yürümeye devam ettik. Eve vardığımızda hala gülüyorduk. Ben ceketi Burağa geri verdim ve  teşekkür edip eve girdim. Burak da kendi evine girdi. Eve girergirmez hemen duşa girdim. Çünkü yağmur suyu saçımı kirletmişti. Duştan sonra üstüne geceliğimi giyecektim ki telefonum çaldı ve bornozlu bir şekilde kalakaldım. Annem arıyordu. Cevap verdim. Annemle uzun uzun konuştuk. Bugün onlar gittikten sonra başıma neler geldiğini bir bir anlattım. Annem de güldü bana. Londra'nın genelde serin olduğunu,yağışlı olduğunu söyledi. Gecede serin olduğunu bu yüzden geceliğimi giymememi, uzun pijamam ve kısa kollu pijama üstünü giymemi söyledi. Ben bir kahkaha patlatıverdim. Geceliğe bakarak gülüyordum. Anneme neye güldüğümü anlattım ve annemde gülmeye başladı." Sen hala akıllanmadın mı?" Diye sordu. Bir süre güldük ve sonunda telefonu kapattık. Ama ben hala içimden gülmeye devam ediyordum. Geceliğimi dolaba koyup pijamalarımı giydim. Saçımı kuruttum ve tepede bir topuz yaptım. Sonra Burak'la aldığımız şeyleri yerleştirme başladım. Gerçekten çok güzel,tatlı şeyler aldık. Hem ihtiyaçlar hem de istekler. Atıştırmalar da aldık dekorlar da aldık. En sonunda herşey bitti ve kendimi yatağa bırakıverdim. Dolaptan cips aldım ve televizyonu açtım. Biraz televizyon izledim. Sonra aklıma sen geldin. Bi konuşayım dedim. Seni yanıma almayı ihmal etmedim tabi ki de. Neyse ya saat 2'ye geliyor. Benim uykumda geliyor. Bugün çok yorucu bir gündü. Ama her şeye rağmen çok mutluyum. İyiki  burdayım. Neyse çoook uykum var günlükçüm. İyi geceler. 😴

       Merhaba arkadaşlar. Yeni bölüm geldi. Bu bölümde 990 kelime civarında oldu. Arkadaşlar eğer uzun olmasını istemiyorsanız canınız sıkılıyor, okumak istemiyorsanız kısa kısa da yazabilirim. Yorum bırakmanız yeterli. Sizleri seviyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bakalım Londra'da Kayra yı neler bekliyor. Yeni bir seriven başlıyor. 👍🏻💋❤️💋

Genç kızın günlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin