Yüzüme düşen bir damla ile gözlerimi açtım dün akşam burdamı uyumuştum cidden uçurumun kenarında. Oturdugum yerden ayağı kalktım burdan biran önce gitmeliydim. Arabaya doğru hızlıca ilerdim. Telefonuma baktığımda hiç kimseden ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Benim hayatım böyleydi işte yanlız. Ölsem kimsenin ruhunun duymayacağına bahse girerim. Orta gelirli bir ailenin tek çocuguydum ben annemle babamın beni pek sevdikleri soylenemez. Neler yaşadığımın farkında bile degıllerdir. İnsan evladını hiç mi merak etmezdi anlamıyorum. Arabayı evin otoparkına parkettikten sonra hızlı adımlara eve gittim. Bugün bu iş biticekti kararımı vermiştim. Asla vazgeçmicektim. Onsuz yaşamanın ne anlamı vardı ki neyin uğruna yada kimin uğruna yasamalıydım hiç kimsem yoktu arkamdan uzulecek tek bir insan bile yoktu. Kendime acımalımıydım? Dipsiz bir kuyunun içinde gibiydim ve beni kimsenin ordan çıkarmaya gücünün yeteceğine dahi inancım kalmamıştı . Terk edilmekten sürekli güçlü kalmaktan acı çekmekten sabır etmekten herseyden tamamiyle bıkmıstım. Anlamı kalmamıştı artık kelimelerin. Biticekti herşey... Buğraya ne ara bu kadar çok sevmiştim. Nasıl bu kadar içime işleyebilmişti. Sevmek ne demekti iyi birşeymiydi yoksa kötü birşey miydi bilmiyordum ama artık hiç birşeyin önemi kalmadı. Çok sevdim gitti hala sevmeye devam ettim onsuz olmuyor şimdi, yapamıyorum. Sevmek kötü birşey demiyorum sevin hemde o kadar çok sevin ki iliklerinize kadar hissedin tüm bu sevgiyi onu kaybetmekten korkarcasına hergün dahada çok sevin onun tüm hatalarını affedicek kadar onun için tüm kalbinizi paramparça edecek kadar sevin. Ozluyosunuz hemde oyle bir ozluyorsunuz ki kalbiniz yaniyor onu her dusundugunuzde nefessiz kaliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz kalbiniz karincalasiyor tamam diyosunuz bu sefer bitti. Ama bitmiyor, hiç bir zaman acısı . Eve girdikten sonra hemen banyoya girdim kısa bir duş aldıktan sonra dolabımın önünde durdum ne giyeceğime hemen karar vermiştim beyaz elbisemi giyecektim kolları uzun ince hafif çiçekli motifleri vardı dizlerimin bir karış üstünde bitiyordu. Saçımı güzelce kuruttum. Sanki biraz sonra ölecek olan ben degilmisim gibi. Ölücek birisin göre fazla mutluydum. Artık kavuşucaktım sevdiğim adama nasıl mutlu olmayayım. Son olarak Buğranın en sevdiği parfumude sıktım. Kokumun onu hep rahatlattığını söylerdi. Kendime aynada son bir kez daha baktım beyazlar içinde masum görünüyordum. Uzun hafif dalgalı kumral saçlarım belime kadar geliyordu. Dolgun dudaklarıma Çilekli parlatıcımıda sürdüm evime son bir kez daha baktım ve çıktım .Yaklaşık yarım saat sonra burdaydım işte uçurumun kenarında. Kazanın olduğu yerde Buğranın beni bıraktığı yerde fısıldadım az kaldı sevgilim birazdan herşey biticek. Gözümden bir damla yaş düştü. Gözlerimi kapadım. Sanki Buğranın kollarına kavuşucam gibi hissediyordum. Kollarımı açtım ve kendimi bıraktım. Aniden bana sarılan kollarla neye uğradımı şaşırdım. Yoksa kavusmusmuydum Buğraya peki bedenimde neden hiç bir acı hissetmiyordum. Olamazdı dimi ölmeyi becerememiş olamazdım. Kendime geldigimde, beni saran kolları tüm kuvvetimle ittim. Ve karşımda ki adama nefret dolu gözlerle bağırmaya başladım. O ise hiç bir şey demeden bana bakıyordu. Beni taşıyamayan ayaklarım yere dusmemi sağladı. Hıckırarak ağlamaya başlamıştım
Yine olmamıştı yine kavuşamamıştık. Gözlerimden yaşlar ardı ardına düşerken. Bana acıyan gözlerle baktiğının farkındaydım. Dayanamayıp ayağa kalktım ve yüzüne sert bir tokat yapıstırdım. Aptal adam nasıl böyle bişey yapardı. Siyah gözlerini öfkeyle bana dikmiş bakarken. Aniden kolumu tutup suruklenmeye başlamıştı bile... Gözlerim bana inatla kapanmaya çalışıyor gibiydi. Yenik düşüp bıraktım kendimi. Son hatırladığım şey bana telaşla bakan yabancı gozlerdi.